Metal Fabrikalarından Haberler Aralık 2020
“Metal Fabrikalarından Haberler” köşesinde, metal sektöründe çalışan işçi arkadaşlarımızın fabrikadaki deneyim ve mücadelelerini aktarmaya devam ediyoruz.
Mücadele etmekten başka şansımız yok -Tuzla Chen Solar’dan bir işçi
Yoldaşlar merhaba, öyle bir düzenin içinde yaşıyoruz ki patronlara anayasayı delmek de dahil her türlü hukuksuzluk serbestken işçiye anayasal haklarını kullanmak bile yasak. Bunu HSK, Baldur Süspansiyon ve Özer Elektrik işçilerine sadece anayasal haklarını kullanarak sendikalaştıkları için yapılan zulme bakarak görebiliyoruz. İşten atılan, ücretsiz izne çıkarılan yani sendikalaştıkları için açlığa mahkûm edilen arkadaşlarımız yine anayasal haklarını kullanarak Ankara’ya yürümek istediklerinde ise polis copu ve göz altılarla karşılaştılar.
İşçiye serbest olan tek bir şey var o da salgın koşullarında sokağa çıkma yasaklarında bile fabrikalara giderek çalışmak. Biz fabrikamızda geçtiğimiz günlerde bir arkadaşımızı Koronavirüs yüzünden kaybettik. Arkadaşımız kendini hasta hissetmesine rağmen parası kesilmesin diye işe gelmek zorunda kaldı. Hastaneye kaldırıldığında artık makinaya bağlı olmadan nefes alamaz durumdaydı. İşte biz işçilerin kaldığı ikilem bu. Ya fabrikalara gidip virüsten öleceğiz ya da gitmeyip aç kalacağız. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Bu ikilemden tek bir çıkış yolu var o da birlik olup mücadele etmek. Biz sendikalaştık. Her türlü bedeli ödemeyi göze aldık ve örgütlendik. Fabrikamızdaki düzen yavaş yavaş değişmeye başlıyor fakat bu sömürü düzeni devam ettiği sürece biz işçiler tam anlamıyla kurtulmuş olmayacağız. O zaman dalga dalga büyüyelim. Fabrikalarda, işyerlerinde örgütlenelim, birleşelim. Sonra da hep birlikte bu sömürü düzenine son verelim. Hayatta kalmak, geleceğimizi kurtarmak istiyorsak başka şansımız yok.
Ya hep beraber ya hiçbirimiz! -Tuzla HT Solar’dan bir işçi
HT Solar Fabrikasından Anayasal haklarını kullanarak sendikamıza üye olan Systemair Hsk, Özer Elektrik ve Baldur fabrikalarındaki işçi arkadaşlarımıza selam olsun. Bu kadar hukuksuzluk ve sömürü içinde örgütlenerek sendikamıza gelen CT otomotiv ve Chen Solar işçi arkadaşlarımın adına çok sevindim. Ülkemizdeki var olan salgınla başa çıkmaya çalışırken ölmeden evine ekmek götürmek isteyen biz işçiler her geçen gün kapitalist sistemin daha da ürkütücü sömürüsüne maruz kalıyoruz. Çalışmadan salgından korunsak açlıktan öleceğiz. Evimize ekmek götürmek, çocuklarımıza geleceklerini kurmak için gitsek virüsten öleceğiz.
HT Solar fabrikasında otomasyon kurulumu devam etmekte. Uzun bir süreç olacağı söylenmişti. Fakat bu süreçte fabrikada çalışanlara dönüşümlü olarak ücretli izin veriliyordu, ta ki yönetim tarafından esnek çalışma sistemine geçmek, pazar günü de fabrikayı tam kapasiteli çalışması için hazırlanan plana kadar. Sendikamız ilkelerinde esnek çalışmanın kabul edilemez olmasından kaynaklı sendikamız yapılan teklifi kabul etmedi. Bunun akabinde verilen idari izinler iptal edildi ve herkes fabrikaya çağrıldı. Şu anda fabrikada tam kapasite çalışıyoruz, işler yolunda üretim ilerliyor. Salgın ülkede arttığı gibi günden güne fabrikalar içerisinde de artıyor fabrikada alınan sosyal mesafe, dezenfektan gibi tüm önlemler bizde de uygulanıyor hem de sıkı bir şekilde ama yeterli mi değil!
Devlet kesin ve eşit herkesi koruyacak önlemler almalı, biz işçileri patronların iki dudağının arasına bırakmamalıdır. İşsiz kalmaktan, aç kalmaktan korkmadan salgınla mücadele etmeliyiz. İşçilerin sağlığını ve işini koruyan kollayan kanunlar çıkarılmalı. Biz HT Solar işçileri biliyoruz ki her zaman işçinin dostu yine işçidir derdini paylaşan sıkıntısına ortak olan ekmeğini bölüşen. Her koşulda yan yana birlik olmaktan ve mücadele etmekten gayrı başka yolumuz yok. Ya hep beraber ya hiçbirimiz.
İşçi kardeşim tanı bunları: “Bunlar engerekler ve çiyanlardır, bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır…” -Bursa SCM’den bir işçi
Yıl 2010 Anayasa referandumunda bir fabrikada iki sendika olabilecek deniyor. Ne güzel değil mi? Yıl 2020 Gebze’de bir fabrikada işçiler sendikalaştı diye işten atmalar, ücretsiz izne çıkarmalar, baskılar, göz altılar…Bırakın iki sendikayı, bir sendikayı dahi engellemek için her türlü hukuksuzluk yapılıyor, hem de iki sendika olabilir diyenlerin talimatları ile! Yüz dokuz işçi gözaltına alınıyor. İstedikleri sadece ekmeklerini büyütmek olan emekçilere zulmediliyor. Şairinde dediği gibi, “Bunlar engerekler. Ve çıyanlardır. Bunlar aşımıza ekmeğimize göz koyanlardır, tanı bunları. Tanı da büyü.” Nedir bu insanlardaki doymak bilmeyen kazanma ve kâr etme hırsı, biz hakkımız olanın sadece küçük bir parçasını isteyince bizler ekmek veren eli ısıran vatan hainleri “terörist” ve “bölücüler” oluruz, onlar ise bu vatanın bütün zenginliklerini ve değerlerini sömürünce milli varlıkları talan edince, ormanlarımızı kesip yer altı sularımızı zehirleyince, “vatansever” oluyor. Artık bizi birbirimize düşürmelerine izin vermeyelim, her türlü hukuksuzluğa ve adaletsizliğe karşı birleşelim mücadele edelim. Bursa’dan Gebze’de direnen işçi kardeşlerimize selam olsun! Örgütlü işçiler asla yenilmez işçilerin birliği sermayeye diz çöktürecek!
Tekrar saldıracaklar, bu sefer bütün işçi sınıfını karşılarında görecekler! -Bilecik AccurideWheels’ten bir işçi
Patronların ricalarını geri çeviremeyen hükümet torba yasa saldırısına geçmişti. Kıdem tazminatı hakkımızı da, iş güvencemizi de bir torbaya koyup çöpe atmak istedi. Bütün Türkiye’de olduğu gibi biz de Bilecik’te fabrikalarımızda iş yavaşlatma, iş bırakma eylemlerimizle buna müsaade etmeyeceğimizi gösterdik. Hem de bu sefer sadece DİSK’e bağlı işçiler olarak değil diğer sendikalarla birlikte harekete geçtik, ayrı gayrı demeden hakkımız için savaşmanın ne demek olduğunu herkese gösterdik. Yarım saat iş bıraktığımızda mesaimizden keseceğini söyleyen patronumuza ertesi gün yarım gün iş bırakarak cevap verdik! Biz birlik olursak bu saldırılar bize işlemez. Bu sefer hükümet geri adım atmak zorunda kaldı ama tekrar saldıracaklar, bu sefer bütün işçi sınıfını karşılarında görecekler!
İşçi sınıfı kendi politik gücünü kullanmadığı sürece bu sistemde kimin başta oturduğunun bir önemi yok!- Bursa Tofaş’tan bir işçi
Birçok işyerinde olduğu gibi Tofaş'ta da vaka sayıları artmaya devam ediyor. Artan vaka sayılarına karşılık üretim de artmaya başladı. Koronavirüse yakalanan genç işçiler bu salgını atlatıyor. Ama son bir aydır her gün bir işçi arkadaşın ya annesinin ya babasının ya da yakın bir akrabasının vefat haberlerini sosyal medya üzerinden çok görüyoruz. Kendi sağlığımızdan çok evde bulunan eş, anne, baba çocuklara bulaşmasından endişe ediyoruz.
Fonlarda para kalmadığını Cumhurbaşkanın en son söylemlerinden anlıyoruz. 18 yıldır patronlara çalışan hükümet, işsizlik fonunu, deprem fonunu patronlara yedirdiler. Şimdi ise ekonomik krizden çıkmak için yine emekçiden fedakârlık bekliyorlar. Batmış bir ekonomi, olmayan adalet doğru dürüst işlemeyen bir devlet yapısı var. Hastanelerin durumu ortada daha da kötüye gidiyoruz. Gelecek ilk seçimde gidecek olan bir hükümetin geride harap olmuş bir ekonomi bırakacağı aşikar ama diğer partilerin ekonomi paketlerinin içinde de işçiye ve emekçiye rahat nefes aldıracak ne bir ücret ne bir sendikal hak ne bir özgürlükten bahsediliyor. Bu sistem devam ettiği sürece, AKP gitse de, kalsa da işçi ve emekçi kesim için çok da güzel olmayacaktır.
İşçi sınıfının yanında olan bir sendika yönetimine ihtiyacımız var! -Bursa Oyak-Renault’dan bir işçi
Fabrikada pozitif vaka sayısı artmaya devam ediyor. Vakaların artmasında dolayı her bölümde eleman eksikliği yaşanıyor. Eksikliği gidermek için neredeyse herkes mesaiye kalmak zorunda bırakılıyor. Eleman eksikliği olan yerlere de altı aylık sözleşmeli işçi alımı yapılmaya başlandı. Birçok arkadaşımız evde iken bazı semptomların oluştuğunu test yaptırmaya gideceğini söylediğinde UET şefleri tarafından “adam eksiğimiz var, yarın gidersin” denerek işe çağrılıyor. İnsan sağlığını önemsemiyorlar. İşçilerin sağlığını değil üretimi düşünüyorlar.
Fabrikada diğer gündem ise, Türk Metal Sendikası Emek Şubesi’nin 2. Olağan Genel Kurulu delege seçiminin yapılacağı tarih açıklandı. 2015 eyleminde en önemli taleplerimizden biri sendika içi demokrasinin ve sendika seçme özgürlüğünün olmasıydı. Birleşik Metal’e üyelik süreci tamamına ermeden bitti. Ama Türk Metal bünyesinde temsilciler seçimle belirlenmeye başladı. Bu da bir kazanımdı. İlk seçimimizi dört sene önce yaptık. İyisiyle, kötüsüyle bir dönemi bitirdik. Şimdi ise yeni bir döneme giriyoruz. Reno işçisi olarak istediğimiz sendikacı, temsilci, yönetici nasıl olmalı?
Öncelikle işçi ama öncü bir işçi olmalıdır. Gözlerden uzak, kapalı kapılar ardında, sendika binasındaki lüks odasında, kendine tahsis edilen arabasında, özel yemekli toplantılarda, kulis çalışmalarında değil; fabrikalarda, işyerlerinde işçilerle, onların dertlerini, sorunlarını dinlerken, çözümler üretirken görülmelidir. Sendikacı işçi önderi olmalıdır. Sınıf bilinciyle hareket edip sınıf sendikacılığına inanmalıdır. Temsil ettiği sınıfın çıkarları için mücadele etmelidir. Kendi çıkarı için değil, işçi sınıfının çıkarları için mücadele etmelidir. Sendikacılığı bir kazanç kapısı, bir meslek olarak görmemelidir. Önyargıdan uzak, eleştiriye açık olmalı, tabanın sesine kulak verebilmeli, hatalarını kabul edebilmelidir. Başarısız olduğunda çekip gitmeyi bilmelidir. İşçi sınıfını bekleyen tehlikeleri önceden görebilmeli ve ona göre mücadele yolları geliştirebilmelidir. Olaylar karşısında, bocalamadan anında çözüm üretebilmelidir. Kendi işkolundaki işçilerin sorunlarını ve çalışma koşullarını çok iyi bilmelidir. Sendikayı bir sıçrama tahtası olarak görmemelidir. Kariyerist olmamalıdır. Kariyerizm bir hastalıktır ve sonu yoktur. Güncel olayları takip edebilmelidir. Okumalı, okuduğunu anlamalı, olayları iyi kavrayabilmeli, olaylarla arasında ilişkiyi görebilmelidir.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2020 tarihli 135. sayısında yayınlanmıştır.