Geleceğimiz sınav sonuçlarıyla değil kapitalizme karşı verdiğimiz örgütlü mücadeleyle belirlenecek!
14 Haziran’da Milli Savunma Üniversitesi (MSÜ) sınavı, 20 Haziran’da Liselere Geçiş Sistemi (LGS) sınavı ve 27-28 Haziran’da Yükseköğretim Kurumları Sınavı (YKS), liselere ve üniversitelere girmeye çalışan milyonlarca öğrencinin katılımıyla gerçekleşti. Her sene zor koşullarda girilen sınavlar bu sene salgın sebebiyle daha da zorlaştı. Hatta durum öyle ki sınavlarda fenalaşan ve Covid-19 tanısı konulan öğrenciler oldu. Hâlihazırda tedavi görenler ise sanki her şey normalmiş gibi kâh hastanelerde kâh okullarda sınavlara sokuldular. Milyonlarca öğrencinin canı hiçe sayılarak sınavlar oldu bittiye getirildi.
YKS’den birkaç gün önce, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Cumhurbaşkanı’ndan sınav tarihinin erkene çekilmesini meşrulaştırma çabasıyla açıklamalar geldi. Fahrettin Koca, önlerini göremediklerini ve meçhul bir tarihtense bir an önce sınavları yapmanın daha iyi olacağını söylerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan da öğrencilerle alay eder gibi “Sınavı bir ay erkene çekerek öğrencilerin bir ay daha sınav stresi yaşamasının önüne geçtik” dedi. Bu kadar önünü göremeyen, pandemi sürecinin daha kötüye gidebileceğini düşünen bir hükümet, alınan önlemleri sıfıra indirmez ve hayatı yangından mal kaçırır gibi normalleştirmezdi. Diğer yandan, sınavın erken tarihe çekilmesi bırakın stresin önüne geçmeyi, bu stresi katlayarak arttırdı. Öğrenciler, sınavın bir ay erkene çekildiğini sınava iki aydan daha az bir süre kaldığında öğrendiler. Bunun öğrencileri daha fazla strese sokacağını anlamak için psikolog olmaya gerek yok!
Sınav boyunca alındığı iddia edilen önlemler ise tam anlamıyla fiyasko oldu. Öğrencilerin birçoğu sınav günü geldiğinde Sağlık Bakanı tarafından dillendirilen önlemlerin neredeyse hepsinin lafta kaldığını fark ettiler. Sınava girilen salonlarda sosyal mesafeyi korumak bile mümkün değildi. Sınavdan önce dezenfektan dağıtılacağı söylenmişse de sadece bir ıslak mendil dağıtılarak alınması gereken başka bir önlem daha geçiştirilmiş oldu. Velilerin okul bahçesine girmesi yasaklanmışsa bile sınav yapılacak okul ve salon sayısı yeterince arttırılmadığı için bu göstermelik önlem bina dışında oluşan kalabalığı engelleyemedi ve bulaşma riski artmış oldu.
İktidar bu dönemde inatla sınavları yaparak bütün bir halk sağlığını, öğrencilerin de emeğini ve geleceğini hiçe saymıştır. Pandeminin ekonomiye etkilerini azaltmak adına fatura gençlere, işçilere ve emekçilere kesilmekte. Bunlara cevap sınav sonuçlarıyla değil geleceğini kendi eline alacak iradeyi gösterecek öğrenci gençliğin kapitalizme karşı örgütlü mücadelesiyle verilebilir.