Başlangıcının 19. yılında İkinci İntifada’nın ruhunu kavramak
Yıl 1918. Şerif Hüseyin komutasındaki Arap birlikleri, Osmanlı ordusunu Anadolu’ya kadar sürükleyerek kesin bir zafer kazandılar. Osmanlı’ya karşı İngilizleri müttefik seçme hatasını yapmıştı ve çok geçmeden İngilizlerin Balfour Deklarasyonu’nu yayınlamasının ardından, emperyalistlerce kandırıldığını anladı. Fakat hiçbir şey yapmadı. Üstelik bir yıl sonra oğlu Faysal emperyalistlerle anlaştı ve Siyonistlerin Filistin’e dair projelerine onay verdi!
Yıl 1936. Filistin halkı emperyalist manda idaresine ve Siyonistlere karşı vergi boykotu ve genel grevlerle desteklenen bir ayaklanma başlattı. 1939’a kadar süren ayaklanma, emperyalist İngiltere ve Siyonist çetelerce kanlı bir biçimde bastırıldı.
Yıl 1977. Arapların kurtuluş için umut bağladığı isimlerden Mısır lideri Enver Sedat, büyük bir rezalete imza atarak gayrimeşru İsrail’in meclisi Knesset’te bir konuşma yaparak sadece Gazze ve Batı Şeria’nın Filistinlilere yeteceğini söyledi. Sedat’ın yaptıkları bununla bitmedi. Bir yıl sonra da Camp David’de emperyalist ABD’nin Başkanı Jimmy Carter ve İsrail Başbakanı Begin ile bir “mutabakat” imzaladı. 1979’da ise gayrimeşru İsrail devletini tanıdı!
Yıl 1987. Filistin halkı, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) gibi silahlı direniş örgütlerinin bir süredir devam ettirdiği mücadeleyi, tepeden tırnağa zırhlı ve silahlı Siyonist işgalciye taşlarla saldırarak taçlandırdı. Bu ayaklanma tarihe Birinci İntifada olarak geçecekti. 1991’de İsrail, diplomatik görüşmelerin bir sonucu olarak değil, fakat bu intifadanın şiddetinin doruğa ulaşması sonucunda ilk kez geri adım attı, Gazze ve Batı Şeria’dan çekileceğini söyledi.
Yıl 1988. Yasir Arafat, henüz Filistin halkı sokaklardayken “iki devletli çözümü” kabul ederek gayrimeşru İsrail devletini fiilen tanımış oldu! 1993’te ise Oslo süreci ihaneti başladı. İsrail, FHKC’nin itirazlarına karşın Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından tanındı. Filistin Ulusal Yönetimi adı altında, kısa süre içinde emperyalistlerin ve Siyonist İsrail’in Filistin’deki pis işlerini yapmaya başlayacak olan yapı kuruldu.
Yıl 2000. Filistin halkının sorunlarını emperyalizm ve Siyonizme yaltaklanarak çözececeğini sanan sefil önderliklerin girişimlerinin bir işe yaramadığı, geri dönüş dahil pek çok tarihsel hakkın elde edilmesinde bir ilerleme yaşanmadığı, Camp David’deki yeni bir müzakere şarlatanlığının fiyaskoyla sonuçlandığı, dahası Filistinlilerin kendi topraklarında sistematik ayrımcı uygulamalara maruz kalmaya başladığı bir ortamda, gayrimeşru İsrail’in lideri Ariel Şaron’un El Aksa’ya silahlı askerler eşliğinde girme provokasyonu Filistinliler için bardağı taşıran damla oldu. Filistin halkı, bu yılın Eylül ayında Filistin direniş örgütlerinin önderliğinde muazzam bir başkaldırıya yöneldi. Askerî biçimler alan eylemlerle işgal altındaki topraklar Siyonistlere deyim yerindeyse dar edildi! Beş yıl süren bu büyük kalkışmayı bugün İkinci İntifada olarak anıyoruz.
Buraya kadar saydıklarımız, var olma dürtüsüne ve geri dönüş inancına sahip bir halkın emperyalistlere ve Siyonistlere gösterdiği refleksleri ve buna karşı tutarsız önderliklerin Siyonizm ve emperyalizm karşısındaki sefaletini gösteriyor.
Bu ay 19. yıldönümünü yaşadığımız İkinci İntifada, Filistin halkının kitlesel başkaldırılarının en sonuncusuydu. Sonrasında bu halkın sindiğini ya da mücadele azmini yitirdiğini söylemek doğru olmaz. Bu başkaldırı sırasında inisiyatif büyük oranda Filistinlilerin elindeydi ve İsrail, diplomatik alandaki “başarılarının” ardından zor bir durumda kalmıştı. İlk birkaç gününde Siyonist işgalcilerin Filistinlilere 1,3 milyon mermi sıktığı göz önüne alınırsa, ayaklanmanın boyutu daha rahat anlaşılabilir. Beş yıl süren bu başkaldırıda 1000 Siyonist ve 3000 Filistinli öldü. İsrail ordusu Filistinlilere roketler ve helikopterlerle saldırdı, uçaklarından bombalar yağdırdı. Fakat Filistinliler yılmadılar. Ta ki Mahmud Abbas yönetimi onları tekrar “görüşmelere” sürükleyene, Siyonistlerin çıkarları doğrultusunda Batı Şeria’yı “silahlardan arındırana” ve Siyonistlerle bir “güvenlik işbirliği” başlatana dek! Abbas’ın teslimiyet politikalarını, İsrail’in 2006 yılında Lübnan’ın güneyinde Hizbullah’a karşı aldığı ağır yenilgi veya Gazze’nin Siyonistlerce defalarca bombalanması dahi değiştiremedi. Geçen 13 yıl boyunca AB emperyalizminin teşvikiyle, Siyonistlere ve emperyalistlere yaltaklanmayı sürdürdü.
Şimdi, ABD emperyalizmi ve İsrail Siyonizmi el ele vererek Filistin halkına “Yüzyılın Antlaşması” adını verdikleri bir planla yeni bir saldırıya girişmek üzereler. Filistin halkının buna nasıl karşılık vereceğini İkinci İntifada sürecinde verdiği yanıttan okumak olanaklı. Zaten bir süredir devam eden Büyük Geri Dönüş Yürüyüşü eylemlerinde kadın-erkek, genç-yaşlı binlerce Filistinli göğüslerini keskin nişancıların ateşine kahramanca siper ediyor. Sonbaharda, emperyalistlerin ve Siyonist İsrail’in, Filistinlilerin tarihsel haklarını tamamen ortadan kaldıracak bu girişimi başlatması, Filistin halkını yeni bir intifadaya dahi sürükleyebilir. İşte bu durumda, FHKC başta olmak üzere, Siyonizm ile uzlaşmaz bir hattı savunan direniş örgütlerine çok büyük iş düşüyor. Zira Mahmud Abbas önderliğinin bu durumda ne tür bir ihanet içerisine gireceğini kestirmek zor değil.
Bu yazı Gerçek gazetesinin Eylül 2019 tarihli 120. sayısında yayınlanmıştır.