Polis şiddetine karşı ODTÜ’de ders boykotu
ODTÜ öğrencilerinin 10 Mayıs Cuma günü gerçekleştirmek istediği Onur Yürüyüşü, Rektörlük tarafından yasaklandı. Cuma günü yönetimin talebiyle kampüse giren polisse öğrencilere ve öğretim elemanlarına saldırarak 22 kişiyi gözaltına aldı. Polis saldırısı sırasında pek çok öğrenci ağır biçimde darp edildi, kampüs içinde plastik mermi ve biber gazı kullanıldı. Eğitim Sen üyesi bir araştırma görevlisi de polis şiddetine maruz kaldı ve gözaltına alındı.
Rektörlük ise olayın akabinde yüzsüzce bir açıklama yaptı. Açıklamada “…önlemlere rağmen maalesef dün yaşanan olaylarda bazı öğrencilerimiz ve mensuplarımız çıkan arbedede hırpalanmış ve gözaltına alınmıştır. Oluşan bu elim tablo, baştan beri önlenmek istenen bu tür olayların büyük boyutta gerçekleşeceğine dair öngörümüzü kanıtlar niteliktedir ve son derece üzücüdür.” İşin aslı ortada bir arbede falan yoktur, Rektör’ün davet ettiği polis, kampüsü basarak saatler boyunca terör estirmiştir. Safça düşünülürse rektörlüğün öngörüsünden değil, öngörüsüzlüğünden bahsedilebilir. Polis kampüste bulunmasa hiçbir olay yaşanacağı yoktur. Ancak mesele öngörü hatası değildir, polis kampüse bizzat rektör tarafından tam da yaptığı şeyi yapması için çağrılmıştır: ODTÜ’yü sindirmek.
Ayrıca aynı açıklamada riyakarca “Olaylar süresince ve sonrasında öğrencilerimize ve mensuplarımıza zarar gelmemesi, gözaltına alınanların serbest bırakılması için emniyet güçleri ve ilgili mercilerle görüşmeler yapılmış, yoğun çaba sarf edilmiştir.” ifadeleri dile getirilmiştir. Öğrencileri ve akademisyenleri polisin önüne atacaksınız, gözaltına aldıracaksınız sonra bir de onlara zarar gelmemesi ve salınmaları için çabaladığınızı söyleyeceksiniz. Yalanın daniskası diye buna denir.
Ancak Rektörlük, Valilik ve Emniyet amacına ulaşamadı. ODTÜ öğrencileri ve çalışanları sinmek bir yana tepkilerini daha da keskin biçimde dile getirir oldular. Şenliklerin intikamını almaya çalışan Rektörlük üzerindeki istifa baskısı da artmaya başladı. Hafta sonu mezunlar derneğinde ODTÜ bileşenlerinin ortak bir forumu gerçekleştirildi. Bu minvalde önce Pazartesi günü büyük bir protesto eylemi düzenlendi. Ardından gün boyunca öğrenciler Salı günü için boykot çağrısı yaptılar. Öğretim elemanları ve sendika üyeleri de kendi tepkilerini nasıl ortaya koyacaklarını tartıştıkları toplantılar düzenlediler.
Rektörlük ise baskı altında nafile biçimde polisin orantısız güç kullanmasını eleştiren bir açıklama yaparak ODTÜ bileşenleri ile diyalog içinde olmak istediği yönünde beyanda bulundu. Üniversite Senatosu ve Yönetim Kurulu, Rektörlük tarafından acil bir ortak görüşmeye çağrıldı ve konuyla ilgili yapılacaklar tartışıldı. Yönetim Kurulu ve Senato içinde de Rektörlüğe ciddi bir tepki olduğu biliniyor.
Salı günü boykot kararı uyarınca pek çok bölümde hocaların da destek vermesiyle dersler yapılmadı. Öğrenciler kantinlerde bir araya gelip Rektörlük önünde gerçekleştirilecek eylem için pankart, döviz vb. hazırlıklarını yaptılar. Sabah erkenden Hazırlık’tan başlayarak bölüm bölüm gezilen bir yürüyüş gerçekleştirildi. Öğle saatlerinden itibaren yüzlerce öğrenci Rektörlük önünde saatler süren bir eylem yaptılar. “Verşan Kök ODTÜ’ye rektör olamaz” sloganının öne çıktığı eyleme cüppeleriyle hocalar ve sendika önlükleriyle Eğitim Sen üyeleri de destek verdiler. Yine aynı gün 300’den fazla öğretim elemanının imzasıyla polis şiddetini kınayan bir basın bildirisi yayınlandı.
Son birkaç ayda yaşananlar istibdad rejiminin ODTÜ üzerinde Rektörlük eli ve polis marifetiyle kurmak istediği baskının kolay kolay sonuç vermeyeceğini, hatta daha önce olduğu gibi ters tepebileceğini gösteriyor. Boykot sırasında sık sık atılan sloganda olduğu gibi: “Bu daha başlangıç mücadeleye devam!”