Öğrencinin yemeğe, barınmaya ve ulaşıma verdiği her kuruş için borçlusunuz!
Ekonomik kriz derinleşiyor, krizin faturasını emekçi halka yüklemek isteyen hükümet hedef tahtasına öğrencileri de koyuyor. Erdoğan bir ay içerisinde üç kere, burs bekleyen öğrencileri hedef aldı. Önce Yıldız Teknik Üniversitesi'nde düzenlenen Türkiye Gençlik Zirvesi'nde konuştu. Burada burs bekleyen öğrencilere “Burs değil kredi alın, bedavacılığa alışmayın” diyerek seslenen Erdoğan, 6 Kasım günü de partisinin grup toplantısında aynı konuyu tekrar dile getirdi. Ardından İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada bir kez daha aynı konuyu gündeme getirerek öğrencilere burs değil kredi alma çağrısında bulundu. Erdoğan'ın aynı konuyu tekrar tekrar gündeme getirmesi tesadüf değildir. “Burs değil kredi alın” politikası, ekonomik kriz karşısında öğrenciye kemer sıktıracak başka politikaların işareti olarak okunmalıdır.
Hayata borçla başlamak değil, ücretsiz eğitim, insanca yaşam istiyoruz!
Erdoğan'ın öğrencilere çizdiği yol öğrenciyi kredi ile borçlandırmak, hayata 1-0 geride başlatmaktır. Oysa öğrencilerin verecek tek bir kuruşu dahi yoktur. Aksine, parasız eğitimin doğal gereği olan ücretsiz beslenme, barınma ve ulaşım hakları karşılanmadıkça öğrencilerin alacakları vardır. Üniversite öğrencilerinin geçinebilmek için çalıştığı hatta çalışırken öldüğü, sokakları bir milyonu aşkın üniversite mezunu işsizle, açlık sınırının altında çalışan milyonlarca üniversite mezunu ile dolmuş bir ülkenin Cumhurbaşkanının öğrenciye burs değil kredi alın diyerek yüklenmesi kabul edilemez!
Bedavacı görmek istiyorsanız meclise bakın!
Bir yandan memlekette öğrenciler simitle, ekmekle doyuyor; okumak için şehir değiştiren binlerce öğrenci kalacak yer bulamıyor, gençlerin cebindeki para daha okula varmadan akbil turnikelerinde eriyor. Öbür yandan onlarca milletvekili, bakanlar ve kurulduğu günden bu yana bir tek olumlu gelişmenin sebebi olmayan YÖK’ün bürokratları zenginlik içinde yaşıyor. Bir taraftan öğrenciler henüz okurken en temel hakları için borçlanmak zorunda kalıyor. Öbür taraftan özel yurt sahipleri, üniversitelerin içinde öğrenciye fahiş fiyatlar dayatan özel işletme patronları kârlarına kâr katıyor. Bu da yetmiyor, TÜİK verilerine göre %20'ye dayanan işsizlik oranı gösteriyor ki üniversiteden borçla mezun olan öğrencileri işsizlik bekliyor. İşsizlik sayesinde ücretleri düşürmenin hesabını yapan patronlar ellerini ovuşturuyor. Memleketin sarayda oturan Cumhurbaşkanı da kalkmış öğrencilere bedavacılığa alışmayın diyor! Cumhurbaşkanı ne söylerse söylesin, gerçekler açıktır. Kıt kanaat geçinen öğrenciler değil, emekçi halkı sömürerek zenginleşen patronlar, patronların siyasetini icra etmek için emekçilerin vergisiyle lüks içinde yaşayan burjuva siyasetçileri bedavacıdır!
Parasız eğitim için mücadeleye!
Krizi öğrenciler yaratmadı, kamu kuruluşlarını birer birer öğrenciler özelleştirmedi, emperyalist para babalarına öğrenciler borçlanmadı. Öyleyse krizin faturasını da öğrenciler ödemeyecek. Sermayenin çıkarlarını öğrencilere dayatan, öğrenciye müşteri gözüyle bakan bu eğitim düzenini kabul etmiyoruz. Bu düzenin öğrenciye bedavacı diyen yöneticilerini de kabul etmiyoruz! Biz öğrenciler, insanca yaşamak, sağlıklı bir eğitim hayatı geçirmek için her yönüyle parasız eğitim talep ediyoruz. Gençliğin sesini kısmak için üniversitelerin üzerinde kurulan ablukayı dağıtacağız, okullarımızı sermayenin insafına bırakmayacağız. Taleplerimizin arkasında güçlü durduğumuzda yapabileceklerimizi de çok iyi biliyoruz. Üniversitelerimizin tarihi, aynı zamanda gençlik mücadelesinin tarihidir. Öyleyse bu sömürü düzenine, bu utanmazlığa karşı bütün öğrencileri tarihin çağrısına kulak vermeye, mücadele etmeye çağırıyoruz!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Aralık 2018 tarihli 111. sayısında yayınlanmıştır.