1968'in 50. yılında 6 Mayıs'ı Unutmadık: Devrimciler Ölür, Devrimler Sürer
6 Mayıs 1972 günü, askeri diktatörlük meclisteki burjuva partilerinin milletvekillerinin de oyunu alarak, tarihimizin üç yüz akı; Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan'ı idam etti. Deniz Gezmiş ve arkadaşları, 1968 öğrenci hareketinin başını çeken bu üç genç önder, arkalarında kısa ama her anı devrimci mücadeleye adanmış hayatlarını bırakarak idam sehpasına yürüdüler. Bıraktıkları mirasın değerini bilmek, bu topraklara “Kahrolsun Amerika” sloganlarını yazan, "sosyalist fikirlerin kökleşmesini sağlayan" 68 kuşağını anlamak bu gün her devrimcinin görevidir. Çünkü devrimciler ölürler, ancak devrimler sürer. Devrimleri başarıya ulaştırmak, sınırsız ve sınıfsız bir dünyayı kurmak ise ancak tarihten dersler çıkartmakla mümkündür.
50. yılında 1968'in derslerini çıkartmak, bu tarihi mirasa devrimci mücadeleyi yükselterek sahip çıkmanın yegâne yoludur. 1968'in ilk aylarına 31 Ocak'ta ABD işgaline karşı kahramanca savaşan Vietnam halkının Tet taaruzu damgasını vurmuş, Eylül ayına kadar Vietnam halkı hem ABD emperyalizmine ciddi kayıplar yaşatmış, hem de dünya genelinde savaş karşıtı hareketlerin güçlenmesini sağlamıştır. 68 Mayıs’ı ise Avrupa'nın göbeğinde Fransa'yı önce öğrenci boykotlarıyla, ardından Fransa tarihinin gördüğü en büyük genel grev hareketiyle sallamıştır.
Dünya çapında yayılan isyan dalgası, Türkiye'ye 68'in Haziran ayında geldi. 68 Haziran’ında başta İstanbul Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi olmak üzere Türkiye'nin üniversiteleri işgal ve boykot hareketleri ile sallandı. Ekim ayında ODTÜ'ye sıçrayan işgal ve boykot dalgası artık öğrenci hareketlerine yeni bir çehre kazandırıyordu. Talepleri için üniversitelerini terk etmeyen öğrenciler kitlesel forumlar örgütlüyor, “boykot ve işgal komiteleri” kurarak iş yapıyor ve bu komiteleri “boykot ve işgal komiteleri konseyi” şeklinde örgütleyerek merkezileştiriyordu. Öğrenciler böylece üniversitelerine ve geleceklerine sahip çıkıyor, memleketin geleceğine damga vuracak bir mücadelenin taşlarını döşüyorlardı. Üniversite öğrenci hareketlerine kazandırılan bu yeni çehre, günümüz öğrenci hareketlerine tutulmuş bir ışık, çizilmiş bir yoldur. İşte bugün de iktidarın bölünme tasarısına karşı fakültelerini ve meydanları dolduran öğrenciler üniversitelerine sahip çıkarken aynı zamanda üniversitelerin talan edilmesine karşı halkın hakkını ve çıkarlarını savunmalıdır.
68 gençliğinin kırmızı çizgisi: ABD emperyalizmi
1968 öğrencilerinin içinde yanan devrim ateşi, sadece üniversiteyle sınırlı değildi elbette. Üniversitelerine layıkıyla sahip çıkan öğrenciler, aynı zamanda memleketlerine de sahip çıkmayı bildiler. Amerikan 6. Filosuna Gümüşsuyu yokuşunu dar ederek, binler olup NATO'ya ve emperyalizme karşı meydanları doldurdular. 6. Filoyu Dolmabahçe’den denize dökecek kadar ileri giden 68'liler, bu yılın ertesinde, 6 Ocak 1969'da Türkiye'ye büyükelçi olarak atanan Vietnam Savaşı'nın ünlü işkencecisi Robert Komer'in aracını ODTÜ'de ters çevirip ateşe verdiler. Bu eylemin ardından yedi öğrenci hakkında tutuklama kararı çıktı, fakat bu karar öğrencileri sindirmeye yetmedi. Tutuklama kararının ardından 3 binden fazla ODTÜ öğrencisi savcılığa dilekçeler ile başvurarak kendilerinin de yakma eylemine katıldıklarını bildirdi. Emperyalizme karşı bu kararlı duruş, NATO'nun kan gölüne çevirdiği Ortadoğu'da bugün hepimiz için ilham kaynağıdır.
1968 yılında öğrenci hareketinin başını çeken devrimciler, yüzlerini devrime dönerek mücadele ettiler. Deniz Gezmiş ve arkadaşları bizzat Filistin'e gidip direniş kamplarında bulundular. Siyonizm’e sözde değil, pratikte karşı durdular. Denizlerin yoldaşları Kürecik'te bulunan ABD üssünü basmaya giderlerken öldürüldüler. Denizlerin mücadele stratejilerinden çıkartılacak sayısız sonuç vardır. Bugünün devrimcileri eleştirel bir şekilde onların mücadelesini değerlendirmeli ve bugünün mücadeleleri için dersler çıkarmalıdır. Ancak Denizleri eleştirmeden önce, yüzünü devrime dönen, ezilen halkın geleceği için hayatlarını hiçe sayan, "Yankee go home" diyen ve bunun için dar ağacına dahi "Yaşasın Marksizm, Leninizm'in yüce ideolojisi, kahrolsun emperyalizm" diyerek giden bu devrimci önderlerin anısı önünde saygıyla eğilmek gerekir.
6 Mayıs anmanın değil mücadelenin günüdür
68 kuşağının devrimci atılımlarını geçmişe duyulan özlem duygularıyla ananlar, bu kuşağın bıraktığı devrimci mirası tam olarak kavrayamamışlardır. Memleketin geleceğine parlamentodan bakmamayı, Deniz Gezmiş ve arkadaşları göstermişlerdir. Bu gün de memleketin geleceğine parlamentodan bakmak, burjuva düzeninin siyasetinin sınırlarına hapsolmak işçi sınıfına sömürünün devamından başka hiçbir alternatif sunamıyor. Aynı şekilde anti-emperyalist mücadele dünün şanlı eylemlerinde yaşanıp geride kalan bir tarih değildir. Aksine emperyalistler kardeş halkları birbirine düşürüyor. Ortadoğu coğrafyasında ve Türkiye'de kapitalist sömürücülerin her türlüsü ve siyasi iktidarlar emperyalist şirketlerle iç içe geçmiştir. ABD'nin ve AB'nin yörüngesindedir ve NATO ile çalışmaktadır. Dolayısıyla bugün de anti-emperyalist mücadele yegâne çıkış yoludur. Bu yüzden 6 Mayıs bizim için bir anma günü değil, bir mücadele günüdür. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının şahsında 68 kuşağını, Mahirleri, İboları ve devrim için yaşayan, bunun için mücadele eden bütün devrimcileri hatırlama, onların mücadelelerinden güç alma günüdür.
Vakit emperyalizme karşı Deniz olma, kapitalizmin sömürdüğü milyonlarca emekçinin öfkesini devrimci Marksist bir programla buluşturma vaktidir. Denizlerin adı bu toprakların dört bir yanına olduğu gibi, devrim mücadelemize de yazılmıştır. Emperyalistler ve NATO'cu, İsrail dostu işbirlikçi burjuva partileri 6. Filoyu da, Komer'i de unutmasınlar. Devrimci İşçi Partili Öğrenciler olarak, emperyalizme ve Siyonizme karşı mücadele kararlılığımızla, 68 kuşağından aldığımız anti- emperyalist mücadele bayrağını gururla yükselteceğiz. Kardeşin kardeşi vurmadığı, emperyalizmden ve kapitalist sömürüden arınmış sosyalist bir dünya için mücadelemizi mutlaka zafere taşıyacağız!
Kahrolsun ABD emperyalizmi!
Yaşasın Halkların Kardeşliği!
Yaşasın Sosyalist Dünya Devrimi!