“Yerli ve milli” şeker fabrikalarını satıp emperyalist Cargillere muhtaç edecekler
Kamunun elindeki şeker fabrikalarına yönelik hiçbir yatırım ve planlama yapmayan buna karşılık Cargill gibi emperyalist tekellere kol kanat geren hükümet, devletin şeker fabrikalarını bütçeye ek gelir sağlamak için satışa çıkaracak. Her söze “yerli ve milli” diyerek başlayan iktidarın icraatları ne yerli çiftçiyi kolluyor ne de milletin ezici çoğunluğunu oluşturan işçi ve emekçilerin menfaatini koruyor.
Her özelleştirmeden once, özelleştirilecek kurumların içini boşaltan AKP iktidarı, şeker üretiminde de aynısını yaptı. AB ülkeleri zararlı olan Nişasta Bazlı Şekerleri sınırlı miktarda üretirken Türkiye’de AB’den 6 ila 8 kat fazla Nişasta Bazlı Şeker üretilmekte. Mısır şurubu kullanımı Türkiye’de dünya ortalamasının 4 katı, yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar ise 10 katı hızla artıyor.
Dünya pancar şekeri üretiminde 5. sırada olan Türkiye, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi ile pancar üretiminden giderek çekilecek ve bu şeker ihtiyacının adım adım tümüyle mısırdan yapılan ve insan sağlığına zararlı nişasta bazlı şekerlerden karşılanmasını getirecek. Memleket temel ihtiyaç madddelerinin birini daha ithal eder duruma düşüp Cargill’lere muhtaç hale gelecek.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı (ÖİB) 14 şeker fabrikasının satış yöntemiyle özelleştirilmesi için ihale açtı; ihaleler Nisan ayında yapılacak. Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yer alan ilana göre Türkiye Şeker Fabrikası AŞ'ye ait 14 şeker fabrikasından Bor, Çorum, Kırşehir ve Yozgat fabrikalarının ihalesi 3 Nisan'a kadar, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu ve Turhal fabrikaları için 11 Nisan'a kadar, Afyon, Alpullu, Burdur, Elbistan ve Muş fabrikaları için 18 Nisan'a kadar teklif verilebilecek. Eskişehir ve Ankara gibi arazisi değerli fabrikalar da ikinci ihale ile elden çıkarılacak.
Mesele özelleştirmeler olunca iktidarın muhalefetten pek korkmadığı aşikar ancak işçiden ve köylüden hala korkuyorlar. Nitekim yapılan düzenlemede hem işçilerin hem de çiftçilerin ilk tepkisini yumuşatmak için bir takım düzenlemeler var. Bahsi geçen düzenlemelerin amacının ikinci bir tekel direnişini engellemek olduğu kolayca anlaşılıyor. Şeker fabrikası çalışanlarına yeniden istihdam için çeşitli seçenekler sunulmakta. Öte yandan çiftçilere de 5 dönem boyunca fabrikaların çalışmaya devam edeceği ve mevcut kotalara sadık kalınacağı sözü veriliyor. Tabii bu söze ne kadar güvenileceği ve 5 dönem sonra ne olacağı ile ilgili bir düzenleme yok.
İhale ilanları ABD'li emperyalist tekel Cargill’in şeker sektörü ile ilgili kapsamlı bir rapor hazırlayarak hükümete ve ilgili Bakanlara el altında verdiği haberlerinin ardından çıktı. Bu raporlarda özelleştirmelerin de kapsamlı bir yer tuttuğu söyleniyor. Yani mesele artık çokça alışık olduğumuz üzere, fabrikaların arsaları üzerinden rant elde etmenin dışında başka amaçlara hizmet ediyor.
Şeker işçileri bu durumu görmekteler. Hükümetin “yerli ve milli” şeker fabrikalarını haraç mezat satışa çıkarmasının çelişkisine işaret ediyorlar. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyorlar. Şeker-İş sendikası Genel Başkanı İsa Gök ise “şeker fabrikaları Misak-ı Millimizdir” diyor. İsa Gök, “Sayın Cumhurbaşkanımızdan ve hükümet üyelerimizden bugün giderek daha güçlü hale gelen Savunma Sanayimiz gibi şeker sanayinde de sözsahibi ve dünya devleriyle boy ölçüşebilecek devletimizin denetiminde, üretimde yeni atılımları hayata geçirmelerini umut ediyoruz” sözleriyle milliyetçi bir söylemle Erdoğan’a çağrı yapıyor. Ama şeker fabrikaları için Cumhurpatronundan medet ummak boşuna. Bildiğiniz Alman tankını “yerli ve milli” Altay tankı diye vatandaşa yutturmaya çalışanların, mesele şeker olduğunda halkın karşısında Cargillerin çıkarlarını korumasında şaşıracak bir şey yok. Meselenin milli olmaktan öte bir sınıf kavgası olduğunu ve iktidarın sermayenin yanında emperyalistlerle, birlikte olduğunu görmek gerekiyor. Bu açıdan özelleştirmelere kesin olarak karşı çıkmak ve işçi sınıfını bunun için seferber etmek şart.
Emperyalist Cargilllerin değil işçi ve köylü Ahmetgillerin, Ayşegillerin ülkesi için özelleştirmelere son verilmeli, özelleştirilen tüm kamu kurumları işçi denetiminde kamulaştırılmalıdır.