Çanakkale kurultayının sonucu: CHP’nin adaletinde işçiler yoktur
CHP, adalet yürüyüşümüm ardından Çanakkale’de bir adalet kurultayı topladı. Kılıçdaroğlu başından itibaren kurultayın toplanma amacını gizlemedi, saklamadı. Açıkça söyledi: “2019'a kadar bir plan çizdik. Adım adım uygulamaya çalışıyoruz.” Kılıçdaroğlu’nun 2019 planlarının sağdan devşirilmiş bir çatı aday bulmak olduğunu, bu kapsamda AKP kurucusu ve eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bile düşünülmekte olduğunu daha önce yazdık. Solun ve sosyalistlerin bu planlara payanda olmasını eleştirdik. Çanakkale kurultayı da her yönüyle bu planın bir parçası olduğunu göstermiş durumda.
Sağ başrolde sol figüran
Panellerde Korkut Boratav gibi sosyalist aydınlar, EMEP’ten Levent Tüzel, ÖDP’den Alper Taş gibi sosyalistlere de yer verildi. Mutlaka yanlarında sayıca onlardan daha çok sayıda eski ANAP’lı, DYP’li, hatta AKP kurucusuyla birlikte. Korkut Boratav, kurultayla ilgili bir değerlendirmesinde Abdüllatif Şener ve diğer İslamcılarla aynı panelde olmaktan rahatsızlık duyduğunu belirtmiş. Haklıdır. Ancak bu eleştiride yine de sanki sol bir panele sağ kanattan fazlaca ismin davet edildiği ve bunun rahatsızlık yarattığına dair bir izlenim mevcuttur. Halbuki gerçek Korkut Boratav’ın da, Levent Tüzel ve Alper Taşı’n da sağcı panellere solcu sosu katmak üzere davet edilmesidir.
CHP’nin 2019 planları söz konusu olduğunda Korkut Boratav’ın “Geçimde Adalet” başlıklı panelinin baş konuşmacısının Abdüllatif Şener olarak düşünüldüğü açıkça görülmektedir. Cumhuriyet gazetesinin Boratav’ın katıldığı paneli aktarma tarzı sembolik olarak çok anlamlı. Birinci sayfada Boratav’ın adı ve diğerleriyle birlikte resmi var. Ama ne söylediğini okuyucu hiçbir zaman öğrenemiyor, çünkü içerideki haberde AKP kurucusu Abdüllatif Şener’in Adem ve Havva’dan falan söz ettiği konuşmaya iki sütundan fazla yer ayrılmış, diğer konuşmacılar da kendilerine yer bulmuş, ama Boratav yok!
Levent Tüzel ve Alper Taş’ın figüran değilse bile yardımcı rol oynadığı “Devlette Adalet” panelinin başrolünde adı 2019 seçimlerinde çatı aday olarak geçen İlhan Kesici’dir. Tanımayanlar için hatırlatalım. İlhan Kesici hem DYP hem ANAP’ta yer almış, ANAP’tan milletvekili seçildiği 1995-1999’da da CHP’den meclise girdiği 2007-2011 arasında da NATO parlamenterler asamblesinin kadrolu üyesi olan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ve Türkiye-AB Karma Parlamento Komisyonu üyeliği yapmış, kısacası halkın pek tanımadığı ama sermaye ve emperyalizm nezdinde pek kabul gören bir kişidir.
Emeksiz adalet! Sermayeye özgürlük!
Yine de bu gerçekler Türkiye sosyalist hareketinin Kurultay’ı “bazı eksiklerine” rağmen göklere çıkarmasına engel olmamıştır. Görünen o ki Kılıçdaroğlu sağa açıldıkça sol, oltaya takılmış balık gibi CHP’nin teknesinin arkasından sürüklenmektedir. Eleştiri neredeyse yok. Hatta tüm bu çalışmalardan çıkan sonuçların parti politikalarının bir parçası haline gelmesini savunanlar var. Hangi sonuçlarmış bunlar? Adalet kurultayının resmen açıklanan sonuç bildirgesinden bahsediliyorsa bu bildirgede ne sol var ne de emek!
Koca bildirgede işçi ve emekçi kelimesi geçmiyor. Emek kelimesi de yok. “Geçimde adalet yoktur” alt başlığı altında işçinin ve emekçinin talepleri değil patronların çıkarları savunulmaktadır. Doğru duydunuz! İşçinin emekçinin adının geçmediği yerde CHP’nin bildirgesi “belirsizlik ve keyfilik girişim özgürlüğünü yok etmektedir” diyor.
Erdoğan’ın OHAL’den istifade grevleri yasaklıyoruz, OHAL sermayenin önünü açıyor dediği yerde, CHP’nin bildirgesinde özgürlük başlığı altında patronların girişim özgürlüğü savunuluyor. Haksızlık etmeyelim. Sağa hoş gözükmek için “inanç özgürlüğü” unutulmamış.
Sefalet, rezalet, isabet!
Grevlerin yasaklandığı, sendikaların kapatıldığı ülkede adalet bahsinde grev özgürlüğünden de sendikal özgürlüklerden bahsetmeyen bir adalet kurultayı… Adalet kavramı açısından bakıldığında tam bir rezalet! Bu kurultaydan solculuk çıkarmaya çalışanlar için tam bir sefalet! Sağa, sermayeye, emperyalizme mesaj vermek isteyen Kılıçdaroğlu için ise tam isabet!