Gidişatı kim değiştirebilir?

eylem

Türkiye'de referandum sonuçları netleşmemiştir. Netleşmesi zaman alacaktır. "Evet" sonucunun meşruiyet kazanması ise artık mümkün değildir. Bununla birlikte sonuçlar kabaca 50 milyon seçmenin yarı yarıya bölündüğünü göstermektedir. Peki, Türkiye'nin geleceğini bu bölünmüşlük mü belirleyecektir? Cevabımız net şekilde HAYIR!

Açıklanan rakamlara göre 23 milyon 777 bin HAYIR oyu veren insanlar bu oyları, "evet" tercihi yapan 25 milyon yurttaşına karşı vermemiştir. Milyonlar HAYIR oyunu, tek adam rejimine ve bu rejimden medet uman, Türkiye'nin Anonim Şirket gibi yönetilmesini isteyen ve bunu Anonim Şirketleriyle Türkiye'yi yönetmek için en uygun yol olarak gören sömürücü, asalak bir azınlığa karşı vermiştir.

“Evet” oyu verenler ise Anayasa paketinin içeriğine göre karar vermiş değildir. İşçi sınıfı ve emekçileri ezecek, temel hak ve özgürlükleri çiğneyecek, zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapacak bir Cumhurpatronluğu rejimine razı olduğundan vermiş değildir. Evet diyen milyonların içerisinde de işçi, emekçi ve yoksul insanlar yine çoğunluktadır. Bu milyonların verdiği "evet" oyunu kendine dayanak yaparak bir Cumhurpatronluğu rejimi inşa edenler, kıdem tazminatının kaldırılması, sendikal hakların kısıtlanması, kamu kaynaklarının sermaye lehine kullanılması, zenginlere vergi indirimi, kapitalistlere teşvik, emekçiye daha çok vergi gibi uygulamalarla yine bu "evet" oyu verenlerin menfaati aleyhine çalışacaktır. Emperyalistlerin taşeronu olarak girilecek maceralarda, 2017 referandumunda ne demiş olursa olsun işçi ve emekçi çoğunluğun çocukları ölecektir. Dolayısıyla bugün Cumhurpatronluğunun anlamını tüm netliğiyle fark edememiş olan kitleler belki büyük acılar yaşayarak da olsa hakikatle er ya da geç buluşacaktır.

Demek ki Türkiye'nin geleceğini belirleyecek olan 25 milyonun 25 milyonla mücadelesi değildir. Emekçi yüzde 99'un bir avuç asalak patrona, tefeciye karşı mücadelesi olacaktır. Bu mücadelenin neferleri bellidir: işçiler, kamu çalışanları, yoksul köylüler, küçük esnaf, gençlik, kadınlar ve bütün ezilenler...

Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2017 tarihli 91. sayısında yayınlanmıştır.