Metal işçisinin hem yetkili hem de etkili sendikaya ihtiyacı var
Metal işçileri önemli bir dönemeçten geçiyor. Nisan ayı birçok önemli fabrikada sendikal yetki tespitleri için kritik önemde. Örneğin Renault fabrikasında Türk Metal'den Birleşik Metal-İş sendikasına geçenlerin yetki tespiti sürecinde sayılabilmesi için 2 Nisan tarihi önemli. 2015 yılında sarı sendika Türk Metal'e karşı başlayan haklı isyanın fiili işgal ve grevlere dönüşmesi Türkiye işçi sınıfı açısından umut verici bir silkinmenin ifadesiydi. Geçen iki yıllık zaman zarfında metal fabrikaları hiç durulmadı. İnişli çıkışlı da olsa mücadeleler hiç bitmedi.
Sınıf mücadelesi iki taraflı: en az patronlar kadar örgütlü olmak gerek
Elbette ki sınıf mücadelesi iki taraflı. Sadece işçi mücadelesi yok, patronlar da işçilere karşı bir sınıf mücadelesi yürütüyor. Belki işçiler kadar kalabalık ve güçlü değiller ama yeri geldiğinde örgütlü davranmasını da biliyorlar. Sarı sendikaları da satın alarak yanlarında tutuyor ve en zor zamanlarda işçiyi kırmak için bu ihanet şebekelerini devreye sokuyorlar. Geçtiğimiz ay TOFAŞ fabrikası başta olmak üzere MESS, Türk Metal ve Çelik-İş'in nasıl bir olup işçilere karşı hep birlikte hareket ettiklerini gördük. Çelik-İş işçilerle imzaladığı protokolü yırtıp atarken, namusumuzdur dediği TOFAŞ şubesini gece yarısı yağmalayıp, kapısına kilit vurup toz olurken hiç utanmadı. Zaten sonunda bunu yapmak için TOFAŞ'a girmişti. Baştan uyarmıştık. Ancak bir musibet bin nasihatten iyidir. Çelik-İş vakasıyla birlikte, sendikaya üye olmanın ve sahip çıkmanın yetmediği mutlaka denetlemek gerektiği bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Mahkemede kazanmak yetmez
Şimdi gözler Renault fabrikasındadır. Birleşik Metal-İş sendikası 23 Mart'ta toplu geçişlerin startını vermiş ve işçiler gruplar halinde yuvaları olan Birleşik Metal-İş sendikasına dönmeye başlamıştır. İşçileri yuvalarından koparan, Renault yönetimi ile MESS ve Türk Metal'in işbirliği halinde gerçekleştirdiği yasadışı ve gayrimeşru baskılar olmuştur. Bugün işçiler tekrar yuvalarına dönerken sadece basit bir sendikal tercih yapmıyorlar, aynı zamanda bu kirli çarka da çomak sokuyor ve baskılara karşı isyan ediyorlar. Geçişler başladığı esnada daha önce Renault'dan atılan Birleşik Metal üyelerinin mahkemelerde kazandıkları sendikal tazminatların istinaf mahkemelerinde onaylandığı haberi geldi. Mahkemeler de sendika seçme özgürlüğünün yasal güvence altında olduğunu tasdik etmiş oldu.
Ancak mahkemede kazanmak yetmiyor. Yıllar içinde patron-sermaye devleti-sarı sendika Bermuda şeytan üçgeninin işçilerin kafasına yerleştirdiği korkuları yıkmak belki de en zoru. 2015'te bu korkular yıkıldı, işçi kendi kaderini kendi eline aldı. Ama sonra her aşamada bu korkuları yeniden yeniden yıkmak gerekti. Zira işçinin mücadelesinin ve sendikaların faaliyetlerinin atıl kaldığı her dönemde bu korkular yeniden dirildi. Şurası açık ki metal işçisinin hak ettiklerini alabilmesi, insanca koşullarda, insanca muamele görerek, geçinebilecek bir ücret alabilmesi için örgütlü olmaktan başka çaresi yok.
Metal işçisi er ya da geç MESS-Türk Metal saltanatını devirecek
Kemikleşmiş patron-sarı sendika işbirliğini e-devlet üzerinden iki tuşa basarak kırmanın mümkün olduğunu düşünen, ham hayal kuruyor demektir. Sendikaların kendi üstündeki ataleti atmaları uyuyan devi uyandıracak bir etki uyandırır. Sendika yetkiyi almadan önce etkili olmak zorundadır. Hak, hukuk, meşruiyet, her şey, işçiyle birliktedir. Metal işçisi sendikasına üye olmalı sahip çıkmalı ve denetlemelidir. Sendika da gerekli hamleleri yapmalı ve işçiye öncülük etmelidir. Metal sektöründeki MESS-Türk Metal saltanatını devirmenin yolu buradan geçiyor. Nisan'ın ilk günleri kritik. Ama mücadele uzun soluklu.
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Nisan 2017 tarihli 90. sayısında yayınlanmıştır.