Fransa’da DEYK’e bağlı ROR grubu mücadeleye merhaba dedi
Son iki asırlık tarihte Avrupa ne zaman devrim dese en önemli cephelerden biri hep Fransa olmuştur. 1848’de işçi sınıfının kızıl bayrağı ilk kez Paris semalarında dalgalanmış, 1871’de tarihin ilk işçi iktidarı patronları ve onların siyasetçilerini Paris dışına kaçmaya zorlamıştı. 1936’da Fransa’da tarihin o güne dek gördüğü en güçlü grev dalgası patronları koltuklarında öyle bir sarsmıştı ki, iktidarlarını ancak bürokrasinin işçi sınıfına ihaneti ile ve 40 saatlik iş haftasından yıllık izne ve hatta işçilerin patlayan bisiklet tekerlerini ödemeye kadar bin bir taviz vererek kurtulabilmişlerdi devrilmekten. 1968’de, bir kez daha işçi sınıfı masaya yumruğunu vurmuş, bu kez öğrenci gençliği de yanına alarak, dönemin cumhurbaşkanını ülkeden kaçmak zorunda bırakmıştı. Sonuncusunu görmeye ömrü yetmese de, Nâzım’ı “Paris ışık şehri, ihtilal şehri” yazmaya iten de bunlardı.
Üçüncü Büyük Depresyon döneminde Fransa bir kez daha önemli bir cephe haline geliyor. Bir yandan ön-faşist Ulusal Cephe (FN) partisi hızla yükselip, 2015’teki son bölge seçimlerinden birinci parti olarak çıkarken bir yandan da geniş kitleler krizin bedelini patronlara ödetmek için mücadeleye giriyor. Gerçek gazetesi okurlarının hatırlayacağı üzere, 2016’nın ilk yarısını Fransa işçi sınıfı Yeni İş Yasası’na karşı büyük grevler ve yürüyüşlerle geçirirken, öğrenciler de Fransa’nın birçok şehrinde üniversiteleri ve liseleri işgal ederek işçi sınıfına destek vermişti. Gündüzler eylemlerle geçerken geceleri de Nuit Debout (Bütün Gece Ayakta) adlı meydanlar hareketi, Fransa’nın büyük meydanlarını işgal eder olmuştu.
Bu kritik dönemde, DEYK’e bağlı Renaissance Ouvrière Révolutionnaire (Devrimci Proleter Yeniden Doğuş, ROR) grubu bu topraklarda hayat bularak ilk bildirisini yayınladı. Fransa’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken, kitlelerin yüzü de büyük oranda seçimlere dönmüş vaziyette. İktidarda bulunan fakat büyük bir krizin içinden geçen burjuva sol Sosyalist Parti, büyük işçi eylemleri sonrası itibarı neredeyse sıfıra inmişken, büyük oranda da imaj yenilemek için bir ön seçime gitti. Bu ön seçimler için yayınladığı bildiride ROR, Fransa’nın ve dünyanın istisnai bir dönemden geçtiğini belirtirken, yükselen faşizme karşı mücadelede Sosyalist Parti’nin bir seçenek olamayacağını, ön seçimi kazanan kim olursa olsun bu partinin başına geçen kişinin işçi sınıfının güvenine ihanet ederek burjuvazinin çıkarlarına hizmet edeceğini belirtiyor.
Faşizmin yenilmesi için izlenmesi gereken yolun, bir Birleşik İşçi Cephesi olması gerektiğini belirten bildiri, seçimlerin de bu mücadelede bir metot olarak kullanılmasının yanlış olmadığını fakat bunun yalnızca tali bir araç olduğunu ve asıl mücadelenin sokakta, işyerinde ve okulda verileceğini vurguluyor. Bildiride altı çizilen bir başka husus ise, Ulusal Cephe’nin işçi havzalarında güçlenmesinin sorumluluğunun işçi sınıfına ihanet eden burjuva solda ve işçi sınıfına yüz çeviren solda olduğu. ROR, bu siyasi çizgiye alternatif olarak işçi sınıfının patron partilerinden bağımsız mücadele hattının örülmesi için dişini tırnağına takıp mücadele etmek gerektiğini hatırlatıyor.
Nisan ayında gerçekleşecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ulusal Cephe’nin ikinci tura çıkması da, bunun bir mücadele dinamiğini tetiklemesi de kaçınılmaz görünüyor. ROR’lu yoldaşlarımızın önündeki yol uzun ve meşakkatli, fakat ilk adım atıldı bile!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Şubat 2017 tarihli 88. sayısında yayınlanmıştır.