Devrimci İşçi Partisi 4. Kongresi'nin devrimci çağrısı: "Sınıf içinde mevzilen, emperyalizmi ve istibdadı yen!"
Devrimci İşçi Partisi 4. Kongresi'ni "Sınıf içinde mevzilen, emperyalizmi ve istibdadı yen!" şiarıyla gerçekleştirdi. Kongre geçtiğimiz yıl içinde kaybettiğimiz Merkez Komitesi üyemiz Atlen Yıldırım ve DİP üyesi öncü işçi yoldaşımız Sevda Alyakut'un anılmasıyla ve yoldaşlarımızın şahsında, işçi sınıfının ve devrimin tüm şehitleri için yapılan saygı duruşu ile başladı. Devrimci İşçi Partisi'nin 4. Kongresi'ne IV. Enternasyonal'in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu (DEYK) seksiyonları EEK (Yunanistan), Partido Obrero (Arjantin), PCL (İtalya), MTL (Finlandiya) devrimci mesajlar yolladılar. Ayrıca Rusya'dan Marksist Örgütler Birliği (AMO) ve Rusya Komünistleri Partisi (RPK) de ortak bir metinle kongremizi selamladılar.
Dünyanın ve Türkiye'nin içinden geçtiği son derece kritik bir süreçte yapılan kongrede parti üyeleri önümüzdeki dönemde mücadeleye yöne verecek önemli kararlara imza attı. Bu kararlar kongre öncesinde yapılan derinlikli tartışmaların ürünüdür. DİP, Bolşevik-Leninist geleneğe uygun olarak canlı bir parti içi demokrasinin uygulanmasında büyük titizlik göstermektedir. Parti içi haberleşme yayını olan Militan'da kongre öncesi özel sayılar yayınlanmış ve kongrede tartışılıp karara bağlanacak konular, tüm parti birim ve komitelerinde tartışılmıştır.
100. yıl kongresi: Ekim Devrimi
DİP, 4. Kongresi Ekim Devrimi'nin 100. yıldönümünde toplanmanın sorumluluğu ve coşkusuyla 2017'yi Ekim Devrimi yılı ilan etmiştir. Diğer kararlar gibi Ekim Devrimi'nin 100. yıldönümü için alınan karar da yayınlanacaktır. Ekim Devrimi yılı sadece proleter devrimler çağını açan bu en büyük devrimin işçi sınıfına ve geniş kitlelere tanıtılması açısından değil, emperyalist kapitalizme karşı tek alternatifin sosyalist devrim olduğu gerçeğinin bir an bile akıllardan çıkarılmaması açısından son derece önemlidir.
100. yıl kongresi: Siyonizme karşı mücadele
2017 yılı aynı zamanda Filistin halkının, yıllarca vergileriyle Osmanlı’yı besledikten sonra, önce emperyalist Britanya ve ardından da Siyonizm tarafından köleleştirilmeye başlanmasının 100. yıldönümüdür. Emperyalizme ve Siyonizme karşı mücadele kararlarının alındığı 4. Kongre'de Balfour Deklarasyonu'nun 100. yılı vesilesiyle "laik, demokratik, sosyalist Filistin için mücadele" başlıklı özel bir karar alınmış, DİP'in Siyonizme karşı Siyonist İsrail yıkılıncaya kadar mücadele etme kararlılığının ve Filistin halkı ile dayanışmanın güçlendirilmesinin altı çizilmiştir.
Üçüncü büyük depresyon, üçüncü dünya savaşı, üçüncü dünya devrimi
Geçtiğimiz yıl bölgede ve dünyada savaş dinamiklerinin gelişmesi, bir üçüncü dünya savaşı olasılığının somut olarak ufukta belirmesi üzerine 1. Olağanüstü Kongre'yi toplayan DİP, "savaşa ve barbarlığa karşı dünya devrimi ve sosyalizm" bayrağını yükseltmiş, "dünya savaşını devrimci sınıf savaşına dönüştürme" çağrısında bulunmuştu.
4. Kongre de dünya ekonomik krizini, savaşı ve devrimci dinamikleri bir arada analiz ederek "Üçüncü büyük depresyon, üçüncü dünya savaşı, üçüncü dünya devrimi" başlıklı bir kararla Olağanüstü Kongre'nin mücadele çağrısını tekrar yükseltti.
Devrimci İşçi Partisi, 2008'de başlayan finansal çöküntünün bir ekonomik depresyonun başlangıcı olduğunu erken bir aşamada tespit etmişti. Depresyon tespitinin sonucu, kapitalizmin kendi ekonomik dinamikleriyle bu krizin üstesinden gelemeyeceği, mutlaka derin sosyal ve siyasal çalkantılar yaşanacağı idi. Amerika, Avrupa ve dünyanın dört bir yanında yükselen ırkçılık, faşizm ve savaşlar kadar devrimci mücadeleler ve halk isyanları da kapitalizmin içine sürüklendiği depresyonun ürünü olarak görülmelidir. Bu anlamda krizin, savaşın ve her türden gericiliğin diyalektik olarak karşı kutbunda devrimci dinamikler yer almaktadır. Dünya tarihinin üçüncü büyük depresyonunun ve üçüncü dünya savaşı dinamiklerinin karşısında, Arap devrimi ile başlayan ve Akdeniz'den Latin Amerika'ya uzanan halk isyanlarıyla devam eden, Türkiye’yi de Gezi ile başlayan halk isyanı, Kobani serhildanı, fiili işgalli metal grevi biçimlerinde yoklayan dünya devriminin üçüncü dalgasının bulunması bu sebeptendir. Nitekim Devrimci İşçi Partisi aldığı kararlarla bir kez daha insanlığın geleceğinin, emperyalist dünyanın sözüm ona demokratik değerlerinde ya da milliyetçi çıkmazlarda ya da reformist ütopyalarda değil emperyalizmin yenilgisinde, devrimde ve sosyalizmde olduğunu vurgulamıştır.
4. Kongre olası bir dünya savaşının girizgâhının bir Ortadoğu savaşı olabileceğini tespit etmiş ve bu savaşa karşı sonuçsuz pasifist taleplerde bulunmak yerine emperyalizme ve mezhepçiliğe karşı mücadeleyi öne çıkarmıştır. ABD ve Avrupa Birliği emperyalizmi ile Rusya ve Çin'i eşitleyen yaklaşımların yanlışlığına işaret edilen karar, Rusya ve Çin'deki burjuva rejimlerine herhangi bir ilericilik atfetmeden bu ülkeleri kuşatma ve yalıtma gayreti içindeki emperyalizme karşı tavizsiz bir mücadelenin altını çizmiştir. 4. Kongre benzer bir yaklaşımı Suriye konusunda da ortaya koymuş ve Esad rejimine destek vermeksizin emperyalizme, Siyonizme ve mezhepçiliğe karşı savaşımın önemini vurgulamıştır.
Devrimci İşçi Partisi sadece ulusal düzeyde değil uluslararası düzeyde de aldığı kararları salt bir analiz düzeyinde bırakmamak ve pratik mücadeleye ışık tutmasını sağlamak konusunda nettir. Bu anlamda kongre, Dördüncü Enternasyonal'in bir dünya partisi olarak yeniden inşasının yakıcı önemini özellikle vurgulamış ve proletaryanın uluslararası önderlik krizinin çözümünü acil bir görev olarak önüne koymuştur.
Bu perspektifle DİP, Türkiye'nin NATO'dan çıkması ve İncirlik başta olmak üzere emperyalist üslerin kapatılması için verdiği mücadeleyi de dünya devrimi için mücadelenin bir parçası olarak benimsemektedir. Devrimci Marksistler emperyalizmi zayıflatan her hamleyi hem bölgedeki hem de dünyanın diğer ucundaki devrimci mücadelelere sunulacak birer katkı olarak görmektedir.
Umutsuzluğa yer yok: İstibdadı yeneceğiz!
Devrimci İşçi Partisi 4. Kongresi, istibdad rejiminin dinamiklerini ayrıntısıyla ele aldı. Kongre, Tayyip Erdoğan'ın kendi şahsı etrafında iktidar tekeline dayalı bir istibdad rejimi kurmaya çalıştığını, "Cumhurbaşkanlığı sistemi" kod adıyla öne çıkarılan başkanlık sistemine geçme hamlesinin bu istibdad rejiminin inşasının yakın vadedeki biçimi olduğunu vurguladı. İstibdad rejimi inşasının kaçınılmaz olarak görülemeyeceğini Erdoğan'ın ve AKP iktidarının güçlü ve güçsüz yanlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Bugün istibdad rejimine gidişi kaçınılmaz bir süreçmiş gibi gösterenler aslında bozgunculuk yapmaktadır. Halbuki Türkiye aynı zamanda bir devrim öncesi durum içerisindedir. Devrim öncesi durum tespiti DİP'in 3. Kongresi tarafından ilk defa ortaya konmuştur ve geçen zaman zarfındaki gelişmeler ışığında da doğrulanmıştır. Devrim öncesi durum demek her an devrim olacağı anlamına gelmez. Çelişkilerin keskinleştiği, iktisadi ve siyasi krizlerin her an devrimci bir duruma doğru evrilebileceğini gösterir. 2013 Gezi ile başlayan halk isyanı, 2014 Kobani Serhildanı, 2015 metal grevleri ve 15 Temmuz darbe girişimi Türkiye'nin siyasal ve sosyal yapısının ne kadar çalkantılı olduğunu ortaya koymaktadır. Devrimci İşçi Partisi 4. Kongresi'nin değerlendirmesi açıktır:
"Son dört yılın mücadeleleri her şeyden önce Türkiye toplumunun uyuşuk, vurdumduymaz, iflah olmaz derecede apolitik ve ne olursa olsun devlete kölece bir sadakat içinde olduğuna dair efsaneleri yerle bir etmiştir. Türkiye toplumu adeta devrimin filizlenmesi için sürülmüş ve gübrelenmiş bir tarla gibidir. Türkiye'de köhneleşmiş olan halk değildir. Bürokrasinin felç ettiği sendikalar, sivil toplumculuğun pençesinde yozlaşmış sözümona muhalif yapılar, halkı siyasi olarak iktidarın hegemonyasında tutan cemaat, dernek, vakıf ve benzerleri ile halka hiçbir gelecek vaad etmeyen iktidarı ve muhalefetiyle burjuva partileri, işte köhneleşmiş olanlar bunlardır. Devrimci İşçi Partisi, Türkiye'nin her milletten ve memleketten emekçi halkının mevcut koşullarda üstüne düşeni fazlasıyla yaptığını, muazzam bir mücadeleci potansiyel gösterdiğini tespit eder. Emekçi halkı küçümseyen, hor gören her türlü yaklaşımı şiddetle reddeder."
Devrimci İşçi Partisi'nin bu değerlendirmesi ve yönelişi yaklaşan referandum sürecindeki politikasını da belirleyecektir. Sadece sandığa gidip hayır oyu vermenin ötesine geçilmesi gerektiği açıktır. Devrimci İşçi Partisi bu açıdan istibdadın karşısına sınıf güçlerini seferber etmek için mücadele edecektir. Kod adı "partili Cumhurbaşkanlığı" olan istibdad rejimine hayır derken işçi sınıfının gündemini öne çıkaracaktır. Bunu yaparken burjuvazinin iç çatışmalarına bel bağlamayacak, burjuvazinin farklı kanatlarının arkasında yedeklenmeyi reddedecektir.
Enternasyonalizmi, anti-emperyalizmle birleştirmek
Devrimci İşçi Partisi 4. Kongresi'nde aldığı kararlarla Türkiye'de anti-emperyalist mücadelenin önemini bir kez daha çizmiştir. Milliyetçiliğin Kürt düşmanlığını anti-emperyalizm kılığına sokmasına karşı enternasyonalizmi ve anti-emperyalizmi birleştiren bir hat öne çıkarmıştır. Kürt düşmanlarının, izledikleri politikalarla Kürtleri emperyalizme doğru ittiğini, ABD emperyalizmine karşı tutarlı bir düşmanlık gütmek bir yana ABD ile Kürt düşmanlığında birleşmeyi hedeflediğini vurgulamıştır. Devrimci İşçi Partisi ise ulusların kendi kaderini tayin hakkını savunmaktadır, Kürt halkının taleplerini sahiplenmekte ve ABD emperyalizmine karşı Türk, Kürt, Arap, İranlı tüm hakları birleştirmeyi amaçlamaktadır. Elbette ki DİP bu enternasyonalist çizgiyi izlerken Kürt hareketinin emperyalizmle ittifak politikasına karşı çıkmayı sürdürecektir. Başka bir ezilen halkın aleyhine emperyalizmle girişilen ittifakları mahkûm etmeye devam edecektir. Emperyalizmle işbirliği temelinde güya ulusal özgürleşme politikasının Filistin halkını nasıl tam yüz yıldır köleleştirmiş olduğu ortadadır. Enternasyonalist olmadan tutarlı bir anti-emperyalist politika gütmek nasıl olanaksızsa, anti-emperyalist olmadan halkların kardeşliğini savunmak da mümkün değildir.
Sınıf içinde stratejik mevzilenme
Devrimci İşçi Partisi 4. Kongresi, sadece ne yapmalı sorusuna değil nasıl yapmalı sorusuna da devrimci yanıtlar üretmiştir. Bu bağlamda 3. Kongre'de ortaya konan işçi sınıfının merkezi çekirdeği içinde stratejik mevzilenme perspektifi 4. Kongre tarafından da benimsenmiş ve geliştirilmiştir. Kongre, partinin stratejik mevzilenmede kat ettiği mesafeyi son derece önemli bir kazanım olarak değerlendirirken eksikleri de tespit ederek kat edilmesi gereken önemli mesafeler olduğunu da ortaya koymuştur.
Kararda, yeni dönem stratejik mevzilenme perspektifinde metal sektörünün yanı sıra hem ülke ekonomisindeki yeri hem de MESS içindeki belirleyici konumu dolayısıyla Koç fabrikalarının öneminin altı çizildi. Daha önce örgütlenmede öncelik verilen bölgelere yenileri eklendi.
İşçi sınıfı içinde stratejik mevzilenme DİP için aynı zamanda devrim yolunda mevzilenmek anlamı taşıyor. DİP'in iktidar perspektifinin, programının ve politik kongre kararlarının yanı sıra stratejik mevzilenme yönelişinde de yansımasını bulduğunu görüyoruz. İşçi sınıfı DİP için halkın herhangi bir kesimi değil, bir “kimlik” hiç değildir. İşçi sınıfı sosyalist devrim için tüm ulusun önderliğini yapabilecek tek sosyal güçtür.
Devrimci kararlarla devrimci mücadeleye
Yapılan çalışmaların bilançosunun çıkarıldığı, devrimci siyasi kararların alındığı, örgütsel yönelişin belirlendiği başarılı bir kongrenin ardından DİP militanları, tüm güçleriyle emperyalizme, istibdada ve sermayeye karşı mücadele için bir kez daha kolları sıvamış durumda. Devrimci İşçi Partili olmanın bir “kimlik” olmadığı, her militanına devrimci sorumluluklar yüklediği bir kez daha bilinçlere kazınmış durumda. Mevziler işçi sınıfının saflarında kazılacak, bilinçler berrak, devrimci irade güçlü, faaliyetler planlı, örgütlülük disiplinli olacak! Asla umutsuzluğa yer yok! Emperyalizm ve istibdad mutlaka yenilecek! Tüm gücümüzle haykırdığımız marşımızda söylediğimiz gibi: "Bu kavga en sonuncu kavgamızdır artık! Enternasyonalle kurtulur insanlık!"