OHAL ihraçları işçi ve emekçilere saldırı programının parçasıdır: Cevabımız sınıf mücadelesini ve direnişi yükseltmek olacak!
675 ve 676 sayılı OHAL KHK'ları ile kamuda büyük bir tasfiye dalgası geldi ve buna ek olarak bir dizi haber ajansı, gazete ve dergi de kapatıldı. 10 binden fazla kamu çalışanının kamu görevinden tek kararla ihraç edildiği KHK listesinde sayısı tam olarak açıklanmamakla birlikte yüzlerce KESK üyesi de yer alıyor. Batman Eğitim-Sen gibi tüm yönetim kurulu ihraç edilen yerler, İstanbul Üniversitesi'nde olduğu gibi mücadelenin en önünde yer alan kamu çalışanlarının hedef seçilmesi, doğrudan bir sınıf saldırısına işaret ediyor.
Yeni KHK ile ihraç edilenler arasında İstanbul Üniversitesi'nin özel bir yeri olduğu da görülüyor. Listede Devrimci İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İ.Ü. İktisat Fakültesi Araştırma Görevlisi Levent Dölek de var. Levent Dölek'le birlikte ihraç edilen Hukuk Fakültesi araştırma görevlileri Barkın Asal ve Cemil Ozansü, İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Deniz Morva Kablamacı, Mühendislik Fakültesi'nden Yrd.Doç. Savaş Karabulut, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden Yrd.Doç.Dr. Erhan Keleşoğlu, 2008-2009'da İ.Ü.'de AKP'nin cemaat kadroları eliyle 50d maddesini kullanarak yapmaya çalıştığı büyük tasfiyeye karşı direnişin önde gelen ve sembol isimleri. Her biri o dönem hareketi yürüten Temsilciler Kurulu'nda temsilcilik yapan insanlar. Deniz Morva Kablamacı geçtiğimiz yıl bu mücadeleyi "50d'yi bal eyledik" ismiyle belgesel film haline getirmişti. Yine Prof. Dr. Hakan Ongan da sol ve sosyalist kimliği ve tutarlı duruşu ile öne çıkan isimlerden. Eski HDP milletvekili Sezai Temelli, tutuklu öğrencilerle dayanışma inisiyatifi ve Barış için Akademisyenlerin önde gelen ismi Zeynep Kıvılcım da ihraç edilenler içinde yer alıyor. Eğitim-Sen üyesi Taylan Eren Yenilmez ise daha önce gözaltına alınmış hakkında hiçbir delil bulunamayınca serbest bırakılmıştı. O da KHK ile ihraç edildi.
Levent Dölek, Cemil Ozansü ve Barkın Asal son 10 Ekim anmasında saldırıya uğrayan öğrencilerle omuz omuza durarak ve birlikte mücadele ederek üniversitedeki OHAL'e karşı mücadelenin de önünde olmuşlardı. Onları her türlü mücadelede en ön safta yer alırken, herkesin susup kenara çekildiği dönemlerde en önde gerçekleri haykırırken görebilirdiniz. Bu isimler üniversitedeki taşeron işçilerin mücadelesine de önemli destekler sunmuşlardı. Onlarla birlikte diğer KESK'lilerin ihraçlarının altında yatan sebebi şu ya da bu KHK maddesine değil işte bu mücadelelerine bakarak görebilirsiniz.
Herşey, AKP ne kadar biz halka karşı ilan etmedik dese de OHAL'in de KHK'ların da emekçi halkı hedef aldığını gösteriyor. Özellikle DİHA, Jinha gibi haner ajanslarının Özgür Gündem gazetesinin Evrensel Kültür dergisinin kapatılması darbe girişimiyle alakası olmadığı açık saldırılar ve halkın haber alma hakkını engellemeye, mücadele kanallarını tıkamaya yönelik somut adımlar. Rektörlük seçimlerinin kaldırılması ise Erdoğan'ın inşa etmeye çalıştığı istibdat rejimi için sembolik bir öneme sahip. KESK'e yönelik baskılar ise AKP iktidarının tüm kamu çalışanlarının 657 sayılı yasada tanımlanan iş güvencesine saldırma planlarının karşısındaki en önemli engeli kaldırmaya yönelik. Bazı kamu çalışanı sendikaları kapatıldı, KESK üyelerinden çok daha fazla sayıda başka sendikalara üye ya da sendikasız kamu çalışanı cemaat mensubiyeti sebebiyle ihraç edildi. Ancak bunlar içinde dönüp kendi başının çaresine bakmaya yönelmeyen, örgütlü bir karşı duruş potansiyeli gösteren, gerçek bir sendikal mücadele geleneği olan kişiler KESK üyeleri. Onların ihracı mücadeleyi kırmayı ve böylece tüm emekçilerin haklarının gasp edilmesini hedefliyor.
657 sayılı devlet memurları kanundaki iş güvencesi ile birlikte işçilerin elinde kalan son kazanım olan kıdem tazminatının kaldırılması da gündemde. Bu iki gündem AKP hükümetin tarafından hep birlikte anılıyor. AKP iktidarı OHAL'i fırsat bilerek DİSK'in ve Türk-İş'in kırmızı çizgi ilan ettiği kıdem tazminatı hakkına saldırmak için de kolları sıvamış vaziyette. Dolayısıyla Levent Dölek yoldaşımızın da ihraç edildikten sonra söylediği gibi "geriye dönecek bir üniversite yaşanacak bir ülke kalması için mutlaka direnmek ve mücadele etmek" gerekiyor. İhraç edilen akademisyenler, sendikacılar, öğretmenler hepsi teker teker önemli kayıplardır. Ancak tüm bunlar işçi sınıfının karşı karşıya olduğu daha büyük saldırının içerisinde bir anlam kazanıyor. Hem bu insanların haklarının iade edilmesi hem de OHAL'in kaldırılması için ise saldırının muhatabı olan büyük gücü yani kamu çalışanıyla işçisiyle işçi sınıfını seferber etmek, sınıf mücadelesini yükseltmek gerekiyor.