ODTÜ’de yeni bir direnişin ayak sesleri
2014 yılı Aralık ayında maaş promosyon ihalesi sürecinde üç gün boyunca ODTÜ’de hayatı durduran bir grev yaşanmıştı. 12 Eylül’den bu yana üniversitelerde yaşanan en büyük emekçi eylemi olma özelliği taşıyan ODTÜ grevinin ardından Eğitim Sen’in işyeri temsilcisi önce asistan olarak çalıştığı işyerinde bir profesör tarafından darp edilmiş ardından da sudan sebeplerle işten çıkarılmıştı. Bu öğretim üyesi hakkında yapılan şikâyet hasıraltı edilirken konuyu protesto eden sendika üyelerine soruşturma açılmıştı.
Şimdi bu soruşturmalar sebebiyle yoldaşımız Araştırma Görevlisi Mert Kükrer hakkında devlet memurluğundan ihraç, üç sendika üyesi için de kınama cezası isteniyor. Bir diğer sendika üyesi için ise kademe ilerlemesini durdurma cezası verildi.
Aynı konuyla ilgili 2015 yazında da iki sendika üyesinin disiplin cezaları ile işten çıkarılması girişimi kamuoyunun tepkisi nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştı.Akademisyen, idari personel, işçi, taşeron işçi, öğrenci, mezun demeden tüm ODTÜ’lüler bu yanlış karar karşısında tepkilerini ortaya koymuşlardı. Eğitim Sen üyeleri Rektörlük önünde 18 gün sürecek bir direniş çadırı kurarken öğrenciler mezuniyet töreninde ses getiren protestolar düzenlemişlerdi. Tüm Türkiye’de ve hatta uluslararası aydınlar arasında çok geniş bir kamuoyu verilen mücadelenin arkasında durmuştu. Bu birlikteliğin sonucu olarak ODTÜ’ye geri adım attırılmış, dosyaların YÖK’ten çekilmesi sağlanmıştı.
Buna rağmen dosyaları işleme alan YÖK usul hataları ve suçlamaların ispatlanamaması sebebiyle soruşturmayı ODTÜ’ye geri yollamıştı. 12 Eylül askeri diktatörlüğünün üniversiteler üzerinde tahakküm aracı olan YÖK dahi konunun soruşturmayla çözülmeye çalışılmasını eleştirmişti. Aynı olayda ODTÜ yönetiminin uzaklaştırma cezası verdiği bir öğrenci de kararı mahkemeye götürmüş ve davada cezaya gerek olmadığı kanıtlanmıştı.
Bunlara rağmen sendikal faaliyete darbe vurmak ve son yıllarda emekçilerin hak arama eylemlerindeki kabarışı sindirmek için ODTÜ yönetimi OHAL’i fırsat bilerek bir kez daha soruşturmaları gündeme getiriyor.
ODTÜ emekçileri ve öğrencileri ise Tayyip Erdoğan tarafından seçilmediği halde ikinci sıradan atanan rektörün bu adımlarına pabuç bırakmaya niyetli değil. Önümüzdeki dönemde ODTÜ’de ülke çapında haksız ihraçlara ve iş güvencesinin yok edilmesine karşı mücadelenin sivri ucu niteliğinde bir direniş başlayacak. Bunun ilk adımı olarak 20 Ekim Perşembe günü Eğitim Sen’in çağrısıyla ODTÜ bileşenleri Rektörlük önünde bir basın açıklaması gerçekleştirerek işten atma tehditlerine ve disiplin cezalarıyla yaratılmaya çalışılan yılgınlığa karşı harekete geçtiler.
Alkış ve sloganlarla gerçekleştirilen eylemde ODTÜ emekçileri ve öğrencileri tüm kamuoyunu şu ifadelerle mücadeleye davet etti: “Tüm kamuoyunu haksızlıklar karşısında taraf olmaya, adil olmayan biçimde cezalandırılan üyelerimizle dayanışma içinde bulunmaya çağırıyoruz. Bugün soruşturma ve cezalarla üzerlerine gelinen üyelerimiz, Melih Gökçek ODTÜ ormanından yol geçiremesin diye haftalarca direnenlerdendir. Berkin Elvan’ın öldürülmesi ve Soma katliamına duyduğumuz öfkenin sokağa dökülmesi için yaptığımız eylemlerin örgütleyicisi ve parçası olmuşlardır. 10 Ekim’de Ankara Garı’nda ‘katliamlar ülkesi olmayacağız’ diyenler içindedirler. Arkadaşlarımızı savunmak için burada kuracağımız barikat şüphesiz memleketin gelecekte daha iyi bir yer olması için ülkenin dört bir yanında yapılanlara naçizane bir katkı olarak yerini alacaktır.”.