Emperyalist NATO, Varşova’ya hoş gelmedi
Emperyalizmin kolektif askeri aygıtı olan NATO’nun 27. zirvesi, 8 ve 9 Temmuz tarihlerinde Polonya’nın başkenti Varşova’da gerçekleşti. Toplantının yapıldığı yer dahi aslında bu zirvenin Rusya karşıtı gündemini açıkça gözler önüne seriyordu. Emperyalizmin provokasyonları bununla da sınırlı kalmadı ve NATO’nun elebaşı olan ABD, Ukrayna’nın Temmuz ayı içerisinde Karadeniz’de gerçekleştireceği askeri tatbikata katılacağını açıkladı. Bu hamlenin kışkırtıcılığını anlamak için, ABD’nin ve NATO’nun, sürmekte olan Ukrayna iç savaşında Kiev hükümetini ve Odessa Sendikalar Evi katliamının da failleri olan faşist örgütleri açıkça desteklediğini hatırlamak gerekiyor. NATO’nun, demokrasi kahramanı diye pazarlayarak, işçi katili faşistleri desteklemesine şaşıran varsa hatırlatalım, bu örgüt “özgür dünyayı” korumak için ilk kurulduğunda da, kurucu üyeleri arasında Portekiz’deki faşist Salazar rejimi bulunuyordu.
Toplantıda, belli başlı Avrupa ülkeleri ile ABD arasında ayrılıkların baş gösterdiği söylentileri çıkarken, alınan en dikkat çekici karar Polonya’ya ve üç Baltık ülkesinin her birine, 4.000’er kişilik NATO birliklerinin yerleştirilmesi, yani Rusya’nın batı sınırının silahlandırılması oldu. İlk birliklerin 2017’de konuşlandırılması kararlaştırılırken, aynı zamanda Ukrayna hükümetine de kapsamlı yardımlar yapılacak.
Bu toprakların yaşı yeten işçileri 2004 yılında Türkiye’de gerçekleşen NATO zirvesinden hatırlayacaktır ki emperyalizmin silahlı kolu toplantı yaparken, halkın da buna mutlaka bir cevabı olur. Polonya’da da, NATO zirvesine karşı bir anti-NATO zirvesi örgütlenirken, Varşova başta olmak üzere çeşitli şehirlerde de, zirvenin son günü olan 9 Temmuz tarihinde eylemler gerçekleştirildi. Aynı gün destek amaçlı düzenlenen, ABD’den Kanada’ya, İtalya’dan Fransa’ya kadar çeşitli ülkelerde gerçekleşen eylemlere katılan binlerce kişinin yanı sıra, Varşova’da da yüzlerce gösterici, NATO’nun Polonya’dan defolmasını isteyen ve emperyalizmin Doğu Avrupa’daki savaş kışkırtıcılığına karşı çıkan slogan ve pankartlarla yürüdü. Bakmayın bu yürüyüşün on binlerle değil de yüzlerle ölçülmüş olmasına. Son iki asırlık tarihinin ana motifi ya Rus tehdidi ya da Rusya tarafından ulusal ezilmişlik olan bir ülkenin başkentinde dahi bu emperyalist aygıt çiçeklerle değil, sıkılı yumruklarla karşılanıyorsa, kendine güvenecek pek az şeyi var demektir!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Ağustos 2016 tarihli 82. sayısında yayınlanmıştır.