TTK işçi denetimine! Özel madenler kamuya!
Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) özelleştirilmesinin gündeme gelmesiyle birlikte Zonguldak maden işçileri de haklı olarak bu duruma eylemlerle tepki göstermeye başladı. Madencilerin tarihi göz önüne alındığında, özelleştirme kararının iptali talebiyle yürütülen eylem sürecinin bir anda bütün Türkiye gündemini belirleyebilecek potansiyele sahip olduğu görülür. Zonguldak işçilerinin büyük çapta bir mücadeleye girişmesi, metal işçilerinin geçtiğimiz yıl fiili grevlerle estirdiği bahar havasını bir adım ileriye taşırsa, son yılların en sıcak yazının yaşanacağı kesin.
Zonguldak havzasında bulunan madenlerin özelleştirilmesinin işçiler açısından yaratacağı sonuçlar bellidir. Madeni alan şirket verimliliği arttırmak için işçilerin belki yarısını kapı önüne koyacaktır. Kalanlar şimdiki maaşlarının yarısına talim edeceklerdir. Çalışma süreleri uzayacak, şartlar ağırlaşacaktır. Büyük ihtimalle taşeron sistemi bu madenlere de nüfuz edecektir. Belki hepsinden önemlisi iş kazaları sıklaşacak, ölümlü kazalar artacak, madenler şimdikinden yüz kat daha tehlikeli bir yer haline gelecektir. Örgütlenme, sendika, dayanışma çabasına giren işçinin kafasına işten atma sopası inmeye başlayacaktır. Maden sayesinde ayakta duran Zonguldak ekonomisi bir darbe daha alacak, madencinin sadece kendisi değil çoluğu çocuğu da özelleştirmenin bedelini ödeyecektir. Öyleyse, TTK’nın özelleştirilmesine asla izin verilmemelidir.
Hisse değil, işçi denetimi
İşçilere sürekli olarak telkin edilen madenlerin zarar ettiği, dolayısıyla ya kapatılacakları ya da özelleştirilecekleridir. İşçiler özelleştirmeye karşı çıktığı için “Alın siz işletin o zaman” sözleri etrafta dolaşmakta. Madenin hisseler halinde işçilere ya da sendikaya satılması da bir çözüm olarak kabul edilemez. İşçiler şirketi piyasada rekabet ettirmek için çalışma saatlerini uzatıp, iş güvenliğinden taviz verip, maaşları yarıya indirmeyeceğine göre olacak bellidir. Batmaya giden şirket işçilerin elinde patlayacaktır. Papaz kaçtı oyunu gibi batan madeni işçinin avucuna bırakmak ne zamandan beri çözüm oldu? Kaldı ki bu gibi şirketlerde işçi hemen hiçbir zaman söz sahibi olamaz. İşçiden kopuk, siyasete yakın bir takım bürokratik yönetim kurulları bütün ipleri elinde toplar. Sonunda işçi kendini aynı bir özel şirkette çalışır vaziyette bulur. Çoğunlukla da hisseler satıla satıla bir takım kodamanların elinde birikir. Bu işin varacağı yer de tıpkı özelleştirmede olduğu gibi maden işçisinin maden kölesine dönüşmesidir.
Madem TTK’yı işçilere vermeye bu kadar hevesliler öyleyse hodri meydan! Bizim de önerimiz şu olsun. İşçiler olarak biz Türkiye’nin hiçbir yerinde, hiçbir zaman hisse peşinde değiliz, ekmeğimizin derdindeyiz. Hisseler devlette kalsın razıyız, ama bir şartımız var! TTK’nın tamamında işçi denetimi sistemine geçilsin. Yani vardiyaların ayarlanmasından maaşlara, iş güvenliğinin sağlanmasından rezerv takibine ve kalite kontrolüne her faaliyet işçinin denetimi altında gerçekleştirilsin.
Özel uzmanlık gerektiren konularda teknik bilgiye sahip mücadeleci insanlardan seçilen, içinde mühendisinden hesap uzmanına, hukukçusundan sağlıkçısına profesyonel bir ekip işçilere destek olacaktır. Bu destekle her şeyi baştan aşağı sımsıkı bir şekilde kontrolüne alacak işçilerden oluşan işyeri komiteleri bizzat devlet tarafından yetkilendirilsin. Bu komiteler çıkan kömürün hesabı kitabı, maliyeti, kime kaça satılacağı üzerinde söz hakkına sahip olsun. Koskoca devletin madenleri modernize edip yenileyecek bütçesi de imkânı da var. Yapılacak yatırım ve işçi denetimi ile bakalım maden zarar ediyor mu etmiyor mu, arpalık olmaktan çıkıyor mu çıkmıyor mu?
TTK’nın çalışma standartları tüm madenlere uygulansın
Zonguldak’ta üretim değil yönetim sorunu var. Amacı madeni tasfiye etmek ya da özelleştirip kârını patronlara yedirmek isteyen hükümetler yıllardır doğru dürüst yatırım yapılmasının önüne geçtiler, işçi sayılarını azalttılar, üretimi düşürdüler, kömürü birkaç şirkete hibe ettiler. TTK’da kömürün maliyeti yüksekse bu işçinin suçu değil. Özel madenlerde hiçbir tedbir olmadan karın tokluğuna işçi çalıştırılmasına göz yuman hükümetin suçu. Öteki şirketler işçiden kısa kısa, kömürü ucuza çıkarırlar tabii. TTK’nın çalışma standartları bütün madenlere uygulansın bakalım o zaman kömürü yok pahasına çıkarıp satabiliyor mu bu torpilli şirketler?
Bu da demek oluyor ki TTK işçileri, mücadele sırasında diğer maden işçilerinin koşullarına da dikkat çekmeliler, eşit haklarda çalışılmasını tüm maden işçileri için talep etmeliler. Böyle yaparlarsa hem özelde çalışan on binlerce maden işçisini yanlarına çekeceklerdir hem de şu verimsizlik ve zarar etme yalanını toprağa gömeceklerdir. Maden patronları kabul etmedi mi bu şartları, tüm madenlere devlet el koyar onları da kamulaştırır olur biter. İşçiye hep söyledikleri gibi: beğenmeyen çekip gider kardeşim! Ama bunu yapmak için her şeyden önce devleti yönetenlerin işçiden emekçiden yana olması gerekir. Bu haklı talepler uğruna verecekleri mücadele Zonguldak işçisi için devletin tepesindekileri daha yakından tanımak adına da bir turnusol kâğıdı olacaktır. Emekçilerin gözünde Erdoğan’ın da Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı damat Berat’ın da foyası işte o zaman bütünüyle ortaya çıkacaktır.