Suriye, Ortadoğu, hatta dünya savaşı tehlikesine sınıf savaşıyla cevap verelim!

Suriye’de savaş yüz binlerin canını aldı. Milyonlarca insanı da mülteci olarak yerinden yurdundan etti. Şimdi Suriye’deki savaş bitmediği gibi tüm bölgeye ve hatta dünyaya yayılma tehlikesi gösteriyor. Bu koşullar altında Devrimci İşçi Partisi bir olağanüstü kongre toplayarak yaklaşan felaketi masaya yatırdı: “Savaşa ve barbarlığa karşı dünya devrimi ve sosyalizm” diyerek işçi sınıfı ve emekçileri savaşa karşı savaşmaya çağırdı.

Suriye’de ateşkes ilan edildi mi diyorsunuz? Ne ateşkes ama... NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Komutanı ateşkes ilan edilirken, ABD temsilciler meclisinde çıkıp NATO’nun Rusya ile savaşmaya hazır olduğunu duyurdu. Rusya askeri yığınağa devam ediyor. Türkiye, Cilvegözü’nden aldığı tekfirci mezhepçi militanları Kilis’ten Azez’e sokuyor. Ateşkes bizi bağlamaz diyor. Suudi Arabistan İncirlik’e uçak gönderiyor. Askeri tatbikatlara hız veriyor. İran, Irak’taki Şii güçleri birleştirerek “Halk Seferberliği Güçleri” adı altında ordu büyüklüğünde bir askeri güç seferber ediyor.

Halep tüm güçlerin karşı karşıya geldiği bir kördüğüm noktası adeta. Bir üçüncü dünya savaşı çıkacaksa, ki artık bu olasılık dünyanın gündemine girmiştir, Halep bu savaşın Saraybosnası olmaya adaydır. Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasını tetikleyen Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtının Saraybosna’da bir Sırp’ın suikastine uğramasına benzer bir provokasyonun, ne zaman gerçekleşeceğini ve barut fıçısına dönmüş Suriye’yi tüm dünyayı içine çekecek şekilde infilak ettireceğini bilemiyoruz.

Türkiye ise her an daha fazla Suriyeleşiyor. Erdoğan ve AKP iktidarı kendisini nasıl gösterirse göstersin çürümüş bir iç ve dış politikanın zemini üzerinde giderek zayıflıyor. Ülkeyi yönetemez hale geliyor. Tam da bu yüzden ülkeyi Suriyeleştiriyor. Cerablus’a, Halep’e giremiyor; Sur’u, Cizre’yi Halep’e çeviriyor. İktidarlarını korumak için yangına körükle gitmekten çekinmiyorlar.

Evet, barış hepimizin özlemi. Ama barış istemenin yetmediğini her gün görüyor, bedelini canlarımızla, çocuklarımızın canıyla ödüyoruz. Bu koşullarda tüm dünyanın emekçi halkları ile birlikte ve hepsinden önce belki de, Türkiye’nin emekçi halkı savaşa karşı savaş açmalıdır. Savaşa karşı nasıl mı savaşacağız? Emperyalist, sömürgeci, maddi çıkar için verilen, haksız savaşları sınıf savaşına çevirerek. Ortak düşmana, emperyalizme ve sermayeye karşı birleşerek, kardeş kavgasına son vererek. Savaşın yürütücüsü AKP iktidarını yenerek. Tüm gericiliğin merkezinde yer alan emperyalistleri kovarak.
 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mart 2016 tarihli 77. sayısında yayınlanmıştır.