Gazze’de bir akbaba: Türkiye burjuvazisi
Hürriyet’in 4 Şubat’ta “Türk iş dünyası zor günler geçiren Gazze’yi 5 milyar dolara yenilemek istiyor” başlığı ile verdiği habere göre Türkiye burjuvazisi Gazze’ye yatırım yapmaya hazırlanıyor. Kimse bu duruma şaşırmamalı. Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmeye başlamasının ardında burjuvazinin dolaysız çıkarları yatıyor. O halde AKP’nin tetikçiliğini yapan kimi gazetecilerin dediği gibi İsrail ile olan ilişkilerin normalleşmesi halkın çıkarları için yapılan bir fedakârlık değil, direkt olarak burjuvazinin çıkarları ile bağlantılı olan bir ihanettir. Filistin davasına ihanettir. Bu ihanetin nedenlerini Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu şu sözlerle itiraf ediyor zaten:
“Gazze’ye İsrail izni olmadan geçilemiyor. Ama biz geçişi gerçekleştirdik. Bu da Türkiye İsrail arasındaki ilişkilerin yumuşadığının önemli bir göstergesi. Bizim buraya geçişimiz aynı zamanda ambargonun hafiflediğinin de bir göstergesi. Ben 10 yıl sonra tekrar Gazze’ye gelebildim. Tüm tarafların kabul etmesiyle böyle bir proje yürüyebilir. Ancak şu ana kadarki tüm göstergeler olumlu. Dünyanın her yerinde çalışan müteahhitlerimiz, Gazze’de de yaşanabilir kentler inşa edebilir.”
Sermaye için ablukanın kaldırılması meselesi bundan ibarettir işte! Gazze şehrinin Türkiye sermayesiyle sömürülmesi! Bu sömürü sadece inşaat yatırımlarından ibaret de değil. Hürriyet’in aynı başlıklı haberinin devamında:
“TOBB heyetinin tek gündemi, Gazze’nin yeniden yapılandırılması değildi. Filistin’de TOBB tarafından kurulacak olan Cenin Sanayi Bölgesi de heyetin gündemindeydi. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Filistin’de bir sanayi bölgesi kurma fikrinin ilk olarak 2005 yılında ortaya çıktığını belirterek, ‘İlk Ankara Forumu’nda İsrail ve Filistin tarafını bir araya getirmek istedik. Aynı otobüsle otele kadar bile gelmek istemediler. Toplantının öğlene kadar olan bölümünde içlerini boşalttılar. Sonrasında somut projelere geçildi. Dünyada ilk kez bu proje için Filistin ve İsrail Cumhurbaşkanları Amerika dışında bir ülkenin davetini kabul ettiler ve Türkiye’ye geldiler’ dedi. Bu bölgede yavaş yavaş iş yapılması gerektiğini söyleyen Hisarcıklıoğlu, ‘Üzüm tane tane yenir. Acele etmeyeceksin yani. Bizim işimizin başlangıcı 2004 başlangıç 2016 geldiğimiz yıl. Biraz ilerleme kaydedebildik. Bu bölgeyi Almanlara vermişler ama, onlar iş ilerlemeyince vazgeçmişler. Biz kamulaştırmayı bile TOBB bütçesinden yaptık. 2013 Kasım ayında Cenin’de ilk toplantıyı yaptığımız gün de dedelerimizin Filistin’den çekildiği günmüş, tesadüf 100 yıl sonra o gün biz bu topraklara tekrar geldik. Sabırla her türlü sıkıntıyı aşıyoruz’ dedi.” (Vurgu bizim.)
Filistin’de bir sanayi bölgesi kurarak Filistin halkının emeğini sömürmek, Türkiye burjuvazisin onlarca yıl süren savaştan tek beklentisi bu. Bu yüzden şartlar sermaye yatırımı için olgunlaştığında, AKP hükümeti İsrail ile ilişkileri normalleştirmek için adım atmakta bir an olsun bile tereddüt etmedi. Ne utanç! Kâr için yapabileceklerinin sınırı olmayan patron sınıfının gerçek yüzü budur işte! Geçmişte Türkiye’den giden devrimciler İsrail’e karşı Filistin halkı ile birlikte savaşırken, Türkiye burjuvazisi savaşın yıkıntılarını kendisi için kâra çevirmek için Gazze’ye gidiyor. İki farklı sınıfın, patronların ve işçilerin, nasıl farklı dünyaları temsil ettiğinin ne de güzel bir örneği!
Kaldı ki, akbabadan farkı olmayan Türkiye burjuvazisinin icraatı bunlarla sınırlı değil. TOBB başkanı Hisarcıklıoğlu’nun sözlerine kulak verelim:
“Bizim buraya geliş amaçlarımızdan biri Gazze. İnşaat şirketlerimiz dünya çapında işler gerçekleştiriyor. Şu anda dünyada müteahhitlerimiz ikinci sırada. Gazze’de büyük bir yıkıntı altında yaşam sürüyor, ancak bir yandan da ayrılmış bir kaynak var. Türk özel sektörü olarak Afganistan’dan Libya’ya her yerde biz vardık. Niye kendimize güvenmeyelim ve burayı biz yapmayalım?” (Vurgu bizim.)
Türkiye burjuvazisi, akbaba misali, NATO nerede savaşmışsa, nereyi yakıp yıkmışsa, oraya yatırım yapmış!