10 yaşındaki çocuğa savaş açan hükümet!
Bir hayalet seçimle yetki gaspı yaparak başta kalan AKP hükümetinin başbakanı, Şırnak’ta uygulamaya hazırlandıkları Sri Lanka çözümünü kendi ağzıyla açıkladı. Şöyle dedi: “Bütün o ilçeler terör unsurlarından temizlenecek. Gerekirse mahalle mahalle, ev ev, sokak sokak.” Silvan’dan (Farqîn) Nusaybin’e (Nisebîn), Sur’dan (Sûr) Dargeçit’e (Kerboran) aylardır sokağa çıkma yasakları eşliğinde özel harekât gücü, Esedullah Timi mahalle mahalle, sokak sokak birçok Kürt ilçesini zaten yangın yerine çevirmiş durumda. Burada yeni olan tek bir şey var: “ev ev”! Şırnak (Şirnex) Cizre (Cizîre) ve Silopi (Girge Amo) ilçelerinde şimdi evlere saldırılacak!
Ahmet Davutoğlu’nun ağzından çıkanı kulakları duyuyorsa, söylediği şeyin o ilçelerin Kürt halkının tamamını, evlerinde, aile ocaklarında, yaşlısıyla bebesiyle baskınlarda tehlikeye atacak, sindirecek, yaralayacak, öldürecek bir saldırının önünü açtığını kendisi de duyar. Özel harekât gücünün nasıl bir çalışma tarzına sahip olduğunu Türkiye biliyor. “İş”e çıkmadan önce ve “iş” bittikten sonra hep birlikte “Ya Allah Bismillah!” sloganı eşliğinde, çeteler gibi havaya kurşun sıkan bir ekip olduğunu, duvarlara Kürtlere karşı kin kusan sözleri yazdığını, üç buçuk aylık bebekleri bile öldürdüğünü, içinde kendine “Esedullah Tim” adını takan, yani devlet içinde devletin varlığını ilan eden unsurları barındırdığını bilmeyen mi kaldı? Bir küçük internet turu bütün bunları öğrenmeye yeter. Ama anlaşılan Profesör Ahmet Davutoğlu bu yöntemleri onaylıyor. Devletin mühimmatının çete türü moral yükseltme törenlerinde göğe kurşun sıkarak israf edilmesinden duvarlara ırkçı sloganlar yazılmasına kadar bütün her şeye onay veriyor. Ve bu gücü evlerin içine sokmaya karar vermiş. O çete tipi faaliyetleri şimdi evlerin içinde tahribata ve katliama çağırıyor!
Davutoğlunun, bu açıklamasıyla polisin kadın-erkek, yaşlı-çocuk silahsız Kürtleri katletmesine yeşil ışık yakmış olduğunu göremiyor olamaz. İlçelerin “terör”den ya da “teröristler”den temizleneceğini söylemiş. Oysa herkes biliyor hendekler ve barikatlar bazı yalaka basının yazdığı gibi “üç-beş çapulcu” tarafından kurulmuyor. Mahallelerin kadınları, 15 yaşın bile altındaki çocukları, bütün bir halk koruyor “mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev” özgürlüklerini ve hayatlarını.
Bunu bilmek için Danimarkalı ya da Hollandalı gazetecilerin somut görüntülerle kadınların, çocukların, bütün mahallelinin barikatları nasıl ördüğünü gösteren videolarını izlemek gerekmiyor. Onlar nasıl olsa hepsi “Türk düşmanı”! Ama Türk düşmanı, en azından AKP düşmanı olmadığı kesin olan bir kaynağa kulak verecek olursak da aynı şeyi öğreniriz. İş ki kulak vermeyi bilelim. TRT Belgesel kanalında yayınlanan, Mete Yarar’ın özel harekât polis şefleriyle yaptığı bir röportajda her şey açık.
Gazeteci soruyor: “Neden bunlar şehirlerden çıkartılamıyor? Neden bu kadar yavaş davranılıyor?” Üst düzey özel harekât görevlisi cevap veriyor: “Örgüt barikatlarda dört halka kullanıyor. Birinci halka kadınlar ve çocuklardır. Bunlar silah zoruyla çıkartılıyor. İkinci halka mahalledeki aparatlarından, sözde gençlik yapılanmasından 13-14, 12, 10 yaşında çocuklar. (…) Üçüncü halka dağa götürüp eğitim verip geri getirdiği çocuklar. Dördüncü halka da örgütün kendi kadrosu.”
Burada her şey açık. Birinci halka zaten kadın ve çocuklar. Silah zoruyla çıkartıldıklarını “bilgi” olarak kabul edecek olan varsa, onun için üzülmekten başka bir şey yapamayız. Neden üzüldüğümüzü yukarıdaki resme bakarak anlayabilirsiniz. Bütün bu kadınlar silah zoruyla mı çıkmış yürüyor? İkinci halkada, polis söylüyor, 10 yaşında çocuk bile var! Yani devlet Kürt halkıyla savaşa girmiş durumda. İşte Davutoğlu’nun ev ev temizleyeceği elinde silah olmayan kadınlar ve 10 yaşında çocuklar. 10 yaşında çocuğa savaş açmış bir hükümetle karşı karşıyayız. O çocuğu korumak için ne yapmak gerekirse yapmalıyız.
Özel harekât şefi, sözünü şöyle bağlıyor: “Elinde silah olanlar için de dikkatli davranıyoruz. O çocuklar bunun bilincinde değil. O mahallenin çocukları. O çocuklardan birinin başına bir şey geldiğinde bütün mahalleyi kaybedeceğimizi biliyoruz.” Ne mahallesi? Siz Kürt halkının tamamını kaybediyorsunuz!