Özsavunma haktır!
Günlerdir medyada, kendisini fuhuşa zorladığı için eşini öldüren Çilem Doğan konuşuluyor. Hakim medya tam da kendinden beklenildiği gibi erkek egemen düzenin sözcülüğünü üstlenip "koca katili Çilem" diye veriyor haberi. Sanki her şey güllük gülistanlıkmış da, Çilem durup dururken silahı eline alıp eşini vurmuş gibi.
Olayın arka planıysa kadınlar için çok tanıdık. Defalarca şiddet uygulayıp aldığı uzaklaştırma cezasına rağmen eve gelmekten çekinmeyen bir koca, çocuğu sebebiyle boşandığı eşiyle aynı evde yaşamaya mecbur kalan bir kadın. Olayın olduğu gece ise Çilem'in eşi eve geliyor. Çilem Doğan'ın ifadesine göre Çilem'e hazırlanmasını, onu Antalya'ya fuhuş yaptırmaya götüreceğini söylüyor. Çilem karşı gelince onu tartaklıyor, yatağa sıkıştırıp dövüyor. Çilem ise son çare olarak yastığın altında duran silahı çekip eşini vuruyor.
Hakim medya Çilem'i katil, olayı da cinayet gibi gösteredursun; biz buna "cinayet" demeyeceğiz. "Özsavunma" diyeceğiz. Çünkü ortada kendisini, yaşamını savunmaya çalışan bir kadın var. Asıl katillerin kimler olduğunu biliyoruz. Asıl katil "Kadın erkek eşitliği diye bir şey yoktur. Bu, fıtrata ters", "Tecavüz sonucu olan bebek neden ölsün? Annesi ölsün" deyip kadını aşağılayarak erkek egemen sistemi durmadan harlayanlardır. Asıl katil, kadını ev işleri ve çocuk bakımına hapseden; kadına her gün yeni bir "namus" kılıfı biçen, doğumundan ölümüne bir erkeğin gölgesinde, her anlamda "elinin altında" yaşamayı uygun gören, her kadına yönelik şiddet, taciz, tecavüz vakasında elinde yeni bir "tahrik" indirimiyle çıkan erkek egemenliğidir.
Mahkemeler "tahrik" aramayı bu kadar seviyorlarsa her gün televizyonlarda, gazete köşelerinde kadınlar hakkında aşağılayıcı, kadına şiddeti ve kadın cinayetlerini meşrulaştırıcı sözler söyleyenlere baksın. Eğer gerçekten suçluları cezalandırma peşinde iseler işleri kolay! Suyundan beslendikleri devlete, cezalarında indirime gitmeye doyamadıkları kadına yönelik şiddet, tecavüz ve kadın cinayeti suçlularına çevirsinler yüzlerini. Fakat asıl niyetinin bu olmadığını her defasında açık ediyor burjuvazinin erkek egemen "adaleti".
Defalarca saldırıya uğrayan, polise giden; en sonunda ise fuhuşa zorlanan kadın, kendi meşru müdafaasını gerçekleştiriyor. Ve karakoldan uzaklaştırma kararı çıkmasına rağmen eve gelmekten çekinmeyen eşi onu darp ederken, fuhuşa zorlarken; Çilem sürekli bir hakaret ve şiddet çemberi içinde kıstırılmışken onu görmeyen adalet(!), Çilem kendisini savunmaya kalktığında, eğer o silaha davranmasaydı belki de bir süre sonra kendisinin öleceği anda elinde bozuk terazisiyle belirip "İnsan öldürdün, bu yaptığın suçtur!" diyor.
Erkek egemen sistemin "adalet"ine karşı kadınlar susmuyor, susmayacak! Türkiye'de, Arjantin'de, dünyanın her köşesinde kadınların "Tek bir kadın daha eksilmeyeceğiz!" sloganları duyuluyor. Kadınların tek başına şiddetten kurtulması mümkün değil! O yüzden;
· Tecavüz zanlılarının "oruçlu" diye iyi hal indirimi almaması için,
· Mağdur konumdaki kadın açık giyinince devreye giren, kadınları aşağılamak ve baskı altında tutmaktan başka amacı olmayan haksız tahrik ve rıza indirimlerinin kaldırılması için,
· Hakaret işitmeden, tecavüze uğramadan, şiddet görmeden, ekonomik olarak bağımlı olmadan, ev, çocuk, hasta ve yaşlı bakım işlerini bir ömür boyu taşımadan yaşayabilmek için,
· Özgecan için, Cansu Kaya için, Çilem için,
· Tek bir kadının daha eksilmemesi için;
Özsavunma örgütlenmeleri kuralım!
Kadınları değil, tecavüz, kadına şiddet ve kadın cinayeti suçlusu erkekleri ağırlaştırılmış cezalarla hapse gönderelim!