Tuzla'daki Çan Ortak Girişimi fabrikası direnişçi işçileri ile röportaj
Sendikalı oldukları için işten atılan Çelikay-Atlas-Norm (Çan) fabrikası işçileri on iki gündür direniyor. Petrol-İş sendikasında örgütlendikleri için işten atılan 12 işçi, İstanbul Tuzla’daki Birlik Organize Sanayi Bölgesi’nde (BOSB) bulunan fabrika önüne direniş çadırı kurdular; sendikalı olarak işlerine geri dönebilmek için yirmi gündür mücadele ediyorlar.
Bugün (11 Haziran), Petrol-İş sendikası genel başkanı Mustafa Öztaşkın, bazı genel merkez yetkilileri ve sendika çalışanları işçilere destek olmak için direniş çadırını ziyaret ettiler. Mustafa Öztaşkın hem örgütlenme hem de direniş sürecini değerlendiren bir konuşma yaptı. İşçilerin sonuna kadar haklı olduğunu vurgulayıp, kazanana kadar her konuda işçilere destek olmayı sürdüreceklerini belirtti. Deriteks sendikası Tuzla Şube yönetim kurulundan Hasan Uluşan da bir konuşma yaparak, direnişçi işçilere sonuna kadar destek olacaklarını söyledi.
Konuşmalar sırasında işçiler büyük bir coşkuyla; “Direne direne kazanacağız”, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz”, “Çan’a sendika girecek başka yolu yok” gibi sloganlar attılar.
Direnişçi işçilerden İbrahim Gümüşsoy ile bir röportaj gerçekleştirdik.
İşyerinde ne gibi sorunlar yaşıyordunuz?
Ben 2014 Eylül ayından beri bu fabrikada çalışıyorum. En baştan beri ücretlerimiz hep gecikmeli olarak ödeniyordu. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri çok yetersizdi. Kimyasal silahlara karşı koruyucu kıyafetler üretiyoruz burada. Kimyasal üretim yapıldığı halde sadece toz maskesi veriliyordu. Karbon kimyasalı toz şeker taneleri gibi uçuştuğu için gözlere sıçrayabiliyor ve iltihaplanma yapıyor. Ama koruyucu gözlük bile verilmiyor. Kışın ısıtma sistemleri yetersizdi. Bere, mont, eldiven giymek zorunda kalıyorduk çalışırken. Hasta olup revire gittiğimizde ya da rapor aldığımızda yöneticiler, yevmiyemizi kesmekle tehdit ediyordu. Patronlar ve müdürler tarafından ücretlerin gecikmeden ödeneceğine dair verilen sözler tutulmadı. Biz de anayasal hakkımızı kullanarak örgütlenmeye, sendikalı olmaya karar verdik.
Patron ve yöneticiler sendikal örgütlenme faaliyetinizi nasıl tepki verdiler?
Biz fabrikada örgütlenme çalışması başlayınca, bu konuda öne çıkan bazı arkadaşlarımız işten atıldı. Ama biz örgütlenmeye devam ettik ve işyerinde çoğunluğu sağladık. Petrol-İş sendikasının başvurusu sonucunda Çalışma Bakanlığı çoğunluk tescilini yaptı. Patron, itiraz hakkını kullanarak bu tescile karşı dava açtı ve benle birlikte 12 kişiyi işten attı.
İşten atma gerekçesi neydi?
Bunun için ikale (iş sözleşmesinin karşılıklı anlaşma yoluyla feshi) yolunu denediler. Biz bu ikaleyi kabul etmedik ve imzalamadık. Zaten önümüze koydukları sözleşmede de işverenin de herhangi bir kaşesi falan yoktu. Biz de 170’i arayarak Çalışma Bakanlığı’na durumu bildirdik. Ayrıca İş-Kur’a da gidip tutanak tutturduk. 3 gün devamsızlık gerekçesiyle işten atılmayı engellemek için. Çünkü daha önce birkaç arkadaşımızı “sana 3 gün izin verdik” diyip arkadaşlar 3 gün işe gelmeyince de devamsızlık bahanesiyle işten atmışlardı.
Örgütlenmenizi engellemek için başka tür baskılar da uygulanıyor muydu?
Evet. Müdürler bazı arkadaşlarımızı odalarına çağırıp “sen sendikalı mısın” diye soruyorlar, “yok” diye cevap verenin e-devlet şifresini zorla almaya çalışıyorlardı. Mesela burada çalışan yüzde 56 engelli bir arkadaşımız vardı. Patron Celal Öğütlüoğulları ve personel müdürü Süleyman Yetişkin, bu arkadaşımızın e-devlet şifresini alıp sendika üyeliğini düşürdüler, arkadaşımızın haberi olmadan. Aynı arkadaşımıza bizler hakkında yalan beyanda bulunması, yani bizim kendisini zorla sendikaya üye yaptığımızı söylemesi için baskı uyguladılar. Daha sonra boş bir kâğıda imzasını aldılar, üstüne bizim hakkımızda istediklerini yazabilmek için. Arkadaşımız bu baskılara tahammül edemedi ve işten ayrıldı. Birkaç arkadaşımızın sendika üyeliğini de hile yoluyla düşürdüler. Burada iki tane kardeş şirket var. Çan Ortak Girişimi ve Norm (Norm Technologies). Çan’dan Norm’a kaydırıp başka firmada göstererek üyeliklerini düşürdüler.
Peki, içerdeki işçi arkadaşlarınız size destek oluyor mu?
Destek oluyorlar, içeride sağlam duruyorlar ama onlara da çok fazla baskı uygulanıyor. Patron ve müdür bizim için “terörist” diyor. Bundan başka türlü hakaretler savurup siz onlara uymayın diyorlar. Özellikle ilk günlerde, mola ve yemek saatlerinde pencereleri kapattılar. Arkadaşlarımızın yanımıza gelmesini engellemeye çalıştılar. Normalde işçiler öğlen yemeği saatinde telefonlarını alıp dışarı çıkabiliyordu. Ama telefonlara bile el koyuyorlar. Çünkü bizden korkuyorlar. Sloganlarımızı duyunca içerdeki arkadaşlarımızın motive olduğunu biliyorlar.
Dışarıda da bizi taciz ediyorlar. Güvenliklere kamera verip çadırımızın ve bizlerin görüntülerini kayıt ediyorlar. İtiraz edince güvenlikler üzerimize yürüyor. Bazen sabrımız taşsa da haklı olduğumuzun bilinciyle sakin davranıyoruz. Moralimiz yüksek!
Ne olursa olsun kazanana kadar direnmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz.
.