Dayak, taciz, tecavüze ve cinayetlere karşı emekçi kadınlar en öne!

Özgecan'ın vahşice katledilmesi kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüzlerle ilgili toplumda bir infial yarattı. Ancak Özgecan ne ilkti, ne de son oldu. Onun acısı, öfkesi geçmeden başka cinayetler ve tecavüzlerle sarsılmaya devam ettik. Etrafımız vahşi, cani, sapık erkeklerle mi dolu? İnsan aslında bilinçli ya da bilinçsiz öyle olmasını diliyor. Bu saldırıların toplumun dışına itilmiş erkekler tarafından gerçekleştirilmiş olmasını, bunların "normal" erkeklerin yapacağı şeyler olmadığını düşünmek istiyor. Ama gerçekler pek de öyle değil maalesef!

En korkunç sıfatları art arda sıralamaya hazırlanırken sabah kalkıp herkes gibi işine gücüne, okuluna giden, düzenli hayatı olan insanlar çıkıyor karşımıza. Hangi meslekten isterseniz var, hatta profesörler, sanatçılar bile! Çoğu da öldürülen kadınları "seven" erkekler! Kadın cinayetlerinde gerekçeler de hep benzer. Çalışmak istedi diye, evlenmek istedi diye, ayrılmak istedi diye, sokağa çıkmak istedi diye, beyaz pantolon giydi diye, kocasının "erkekliğine" laf etti diye öldürülüyor kadınlar. Peki erkekler bu gücü nerden alıyor? Neden şiddet sistemli bir şekilde erkeklerden kadınlara yönelen bir baskı aracı oluyor da erkeklere yönelik sistemli kadın şiddetinden hiç bahsetmiyoruz. Erkeklerin kas gücü bakımından daha avantajlı olması ile açıklanamaz herhalde bu!

Erkekler gücü kaslarından değil, erkek egemenliğinden alıyor. Ve bugün onunla kol kola giden kapitalizmden. Her şeyi metalaştırırken, kadın bedenini de seyirlik bir mal haline getiren kapitalizm, sadece erkek egemenliğine koltuk değnekliği yapmıyor, aynı zamanda kadına yönelik her türlü cinsel saldırı ve şiddeti de arttırıyor. Onun devleti de bu saldırıları gerçekleştirenleri koruyup kollayarak teşvik etmiş oluyor. Yani sorun ne eğitimsizlikten, ne psikolojik sorunlardan ne de çarpık zihniyetlerden kaynaklanıyor. Belanın kaynağı adıyla sanıyla erkek egemen kapitalist sistem!

Bu bela karşısında bugün kadınların yaşamlarını savunabilmek için koruma tedbirlerinden, ağır cezalara ve yeterli sayıda kadın sığınağına çeşitli taleplerle mücadele ediyoruz, etmeye devam edeceğiz. Ama kadınları korumaya çalışırken erkek egemenliğinin hayatına devam etmesine izin verirsek, o zaman başka kadınların bir daha ölmemesi için kalıcı bir güvence sağlayamayız. Bu beladan kurtulmak gerek! Kapitalizmi yıkmak ve sonrasında erkek egemenliğinin bütün kalıntılarıyla birlikte kökünü kazımak gerek! Bu mücadeleye tutarlı biçimde her ikisinden de çıkarı olmayan kadınlar, yani emekçi kadınlar, sonuna kadar öncülük edebilir ancak. O halde, şiddete, tacize, tecavüze ve kadın cinayetlerine karşı mücadelede de emekçi kadınlar en öne!

Bir daha Özgecan'ların ölmemesi için Devrimci İşçi Partisi diyor ki:

·       6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine dair Kanun ve bu kanun uyarınca hazırlanan yönetmelik uygulansın!

·       Kadınların korunmasının önündeki tüm bürokratik ve fiili engeller kaldırılsın!

·       Kadınların koruma başvuruları doğrultusunda görevini yapmayan, gecikmeden gerekli tedbirleri almayan idari görevliler, polisler, savcılar, hakimler ve bakanlık görevlileri görevden alınsın, cezalandırılsın!

·       Kadınlara yönelik şiddeti uluslararası platformda raporlamak, buna karşı yürütülen mücadele ve yasal düzenlemelerin değerlendirilmesi ve denetlenmesi amacıyla hazırlanarak Türkiye'nin de içinde yer aldığı 12 ülke tarafından imzalanıp 2014'te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı koruma kanunu çerçevesinde arabuluculuk suçtur. Ancak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın Diyanet ile yaptığı protokol boşanma ombudsmanlığı (danışmanlığı) gibi uygulamalarla arabuluculuk devlet eliyle fiilen gerçekleşmektedir. Kadını şiddet gördüğü yere geri dönmeye mecbur bırakan, yönlendiren hiç bir uygulama kabul edilemez. Protokol kaldırılsın, uygulamalara son verilsin! Boşanma değil, kadına yönelik şiddet engellensin!

·       Kadınlara karşı taciz, tecavüz, cinayet suçlarını işleyenlerde iyi hal ve tahrik indirimlerine son verilsin!

·       Kadınlara yönelik suçlar ayrı bir kategori olarak değerlendirilsin ve bu suçlulara ağırlaştırılmış caydırıcı cezalar uygulansın!

·       Denetimli serbestlik uygulamasından, kadına yönelik şiddetin tekrarlayan niteliği göz önünde bulundurularak, kadınlara karşı suç işlemiş olanların faydalanması engellensin!

·       Şiddet gören kadınları sığınaklara yönlendirecek, belediyelere bağlı kadın danışma merkezleri açılsın!

·       En küçük karakollar da dahil olmak üzere tüm kolluk kuvvetleri içinde, özel eğitimli ve çoğunluğu kadın memurlardan oluşan birimler kurulsun!

·       Kadın sığınaklarının sayısı, derhal yasal düzenlemelerde belirtilen zorunluluklara göre arttırılsın!

·       Sığınaklarının tamamı kadın örgütlerinin yönetimine verilsin, kamu tarafından finanse edilsin!

·       Şiddete maruz kaldığı için destek almak isteyen ve/ya sığınaklarda kalan kadınlara kendi ana dillerinde hizmet verilsin!

·       Sığınma talep eden her kadına sigortalı güvenceli iş verilsin!

·       Kadınların korunması için bütçede pay ayrılsın, şiddet gören ve şiddet tehdidi ile karşı karşıya kalan çalışamayacak durumdaki kadınlar mali olarak da güvence altına alınsın!

·       İyi aydınlatılmış sokaklarda, kamu ulaşımı yaygınlaştırılsın!

·       Fabrikalara, işyerlerine personel servisi zorunluluğu getirilsin!

 

Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mart 2015 tarihli 65. sayısında yayınlanmıştır.