AKP kaç parça (2)?
Gelen giden Tayyip Erdoğan’a bir dokunduruyor. Uslu çocuk Ali Babacan iki-üç gün içinde iki defa Erdoğan’dan ve siyasi gidişattan şikâyet etti. Erdoğan her dakika Merkez Bankası’nın faizleri yüksek tuttuğundan şikâyet ediyor ya, ekonomiden sorumlu bakan olarak Babacan sermayedarların büyük baskısı altında idi neden konuşmuyor diye. Nihayet konuştu. Söylediği açık: “Şahısların kendilerine ait tahminleri, gönlünden geçenleri olabilir (…) Normalde hiçbirinin bir şey söylememesi gerekir.” Bunu bakanlar için söylüyor, ama “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” hesabı. Neden kimsenin bir şey söylememesi gerekir dediğini de açıklıyor: “Bunlar siyasi polemik haline gelirse ülke komple zarar görüyor. O ülkede risk primi, faizler yükseliyor.” Ve noktayı koyuyor: “Kurla ilgili yetki ve sorumluluk Merkez Bankası’ndadır.” Tayyip Erdoğan’a “bir sus” demenin başka kibar yolu var mı?
Babacan bundan çok kısa süre önce de Erdoğan ve AKP’nin yargı sistemini yazboz tahtasına çevirip ele geçirmesine yönelik çok ağır şeyler söylemişti. Yargının güvenilirliğinin yara aldığını belirtti, şöyle söyledi: “Güvene dayalı yargı sistemi, demokrasi, temel haklar ve hukukun üstünlüğü gibi alanlarda Türkiye’nin yapılacaklar listesi daha uzun.” Zannetmeyin ki, Babacan AKP öncesinden kalan bir kötü durumda söz ediyor. Açıkça söylüyor: “Son birkaç yılda özellikle Türkiye’de olan olaylar yargı sistemimiz ile ilgili bir kredibilite [güvenilirlik] eksikliği doğurdu.”
Onunla aynı gün bütün özgül hafifliği içinde Bülent Arınç da AKP’nin gidişinin gidiş olmadığını açık açık söyledi. “adalette, haksızlık yapmakta veya emaneti ehline vermemekte, kısa devre ve çıkara dayalı siyaset yapmakta adım atmaya başlarsak veya birileri böyle bir tehlikeyi karşımıza getirirse o zaman sıkıntı olabilir. Böyle bir şey var Ak Parti'de?” Olabilir dedikten sonra devam ediyor: “ANAP’ı yıkan budur, DYP’yi yıkan budur. CHP'yi bu halde bırakan budur. Bir tanesi bu.” Bu büyük bir uyarıdır. Tarihsel olarak çökmüş partilere referans ve onlara benzeme riskinden söz etmek derin bir huzursuzluğun ifadesidir. İkincisi, Arınç, AKP’nin yüzde 50’nin oyunu aldığını, ama öteki yüzde 50’nin AKP’den nefret ettiğini belirttikten sonra ekliyor: “Türkiye yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkabilir.” Nihayet, Davutoğlu’na da bir uyarı: “Davutoğlu çok iyi bir kimlikle çıktı. Yüzü gülen bir insan. Sözü yumuşak olan, tarihten gelip bugünü bilen bir insana ihtiyacımız varmış. Bu insanın siyasette şiddet dilini kullanmaması lazım. Şu anda kullanmıyor. ‘Ben de modaya uyayım da bir gürleyeyim’ derse kitleler üzerinde bir kutuplaşma beni korkutuyor. İnsanlara hükmeden, dayatan bir siyaset dilini kullanmamak lazım. Hele hele hareket edici, küçültücü hiçbir davranışın içinde olmamalıyız.” Arınç tabii ince ince giydirmiş muhatabına. Davutoğlu’nun başbakan tayin edileli Tayyip Erdoğan’ın kin ve nefret solu üslubunu benimsediği herkesin malûmu!
Bu iki şahsiyetin ünvanlarını hatırlamakta yarar var. Her ikisi de başbakan yardımcısı! Peki yardımcılığını yaptıkları Ahmet Davutoğlu Tayyip Erdoğan’la nasıl geçiniyor? Cumhurbaşkanı ile başbakanın ilişkisi o kadar çetrefilli ki onu da başka bir yazıda ele alırız.
“AKP kaç parça?” sorusuna ilişkin Gerçek sitesinde yayınlanan ilk yazı için bkz. http://gercekgazetesi.net/karsi-manset/akp-kac-parca.
Ayırca bkz. http://gercekgazetesi.net/karsi-manset/dakika-bir-gol-bir.