Soma B Termik santralinin özelleştirme ihalesi yapıldı: Hak gasplarına karşı mücadele şart!
SEAŞ'a (Soma Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş) ait Soma B Termik Santrali'nin özelleştirilmesinde ihaleyi Konya Şeker A.Ş. kazandı. Böylece özelleştirmede önemli bir eşik geçilmiş oldu. Bugüne kadar direnen işçiler defalarca bakanlar ve milletvekillerinden özelleştirilmenin ertelenmesine yönelik söz almallarına rağmen, tabii ki bu sözlerin hiçbiri yerine getirilmedi ve üstüne üstlük Soma'nın AKP'li miletvekilleri direniş çadırına gelip özelleştirmenin yararlarını anlatmaktan utanmadılar.
Oysa devletin elinde bulunan ve en çok kâr edenler arasında ilk 100 sirketin arasına giren termik santralin özelleştirme gerekçesi olarak zarar etmesi gösteriliyor. Özelleştirmeyle birlikte SEAŞ çalışanları önemli hak gasplarına uğrayacak. İşçilerin üye olduğu Tes-İş sendikası daha önce imza kampanyası, yürüyüş gibi eylemlerle süreci protesto etmiş son olarak da termik santralin giriş kapısı önünde bir direniş çadırı kurmuştu.
Direniş çadırında işçiler dönüşümlü olarak nöbet tutuyor. Ancak termik santraldeki üretimi aksatacak ya da hiç değilse direnişi duyuracak bir aktiviteden söz etmek mümkün değil. Sendika, ihale sonlanmadan önce meseleyi çoktan kabullenmiş bir görüntü veriyor. İşçiler arasında direnişi nasıl büyütürüz sorusu değil “işyerinde devam etmek mi yoksa 4-C'ye geçmek mi daha uygun” sorusu tartışılıyor. Emekliliği gelmiş olan işçiler için ise emeklilik öncelikli seçenek. Nitekim Tes-İş sendikasının internet sitesinde de SEAŞ'ta özelleştirme karşıtı direnişe ilişkin bir haber ya da yoruma rastlamak mümkün değil. Yerine Türk-İş ve Tes-İş yöneticilerinin Çalışma Bakanı Faruk Çelik'le yaptıkları görüşme sonunda 4-C'ye geçiş için 6 aylık karar verme süresini 2 yıla çıkartılacağını belirten bir habere rastlıyoruz. Haberden zaten sendikanın da çoktan sonuca razı olduğunu görüyoruz. Mücadele ve direnişin büyütülmesi gerektiği fikri de işçiler arasında mevcut.
Bu aşamadan sonra mücadele ve direniş neye yarar diye düşünmemek gerekir. Özelleştirmenin engellenmesi için geç kalındığı düşünülse bile gelecekte yaşanacak hak gasplarının asgariye indirilmesi için tabandan mücadeleci bir baskının oluşması şart. Sendikalı işçiler için “her koyun kendi bacağından asılır” mantığı bir seçenek olamaz.