“Kapitalist Modernite”ye karşı kapitalistlerle el ele! DTK nereye?
Kürt Hareketi’nin çeşitli unsurlarının Kürt sermayesi ile girmiş olduğu sıcak temas farklı biçimlerde daha da yakınlaşarak sürüyor. Kürdistan’daki belediyelerde taşeron/özel firmaların “yoğun” faaliyetleriyle yükselişe geçmiş olan “flört” şimdilerde neredeyse bir “aşk”a dönüşmüş durumda. Sterk Tv ve Nuçe Tv’de Rojava ve Şengal’e yardım için hazırlanmış olan ve bir süredir hemen her gün yayınlanan videoda, Selahattin Demirtaş’ın konuşması ile yapılan yardım çağrısının sonunda iki logo yer alıyor: solda DTK yani Demokratik Toplum Kongresi, sağda ise DTSO yani Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası. (Bu arada aynı Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra yaptığı teşekkür konuşmasında “işverenlere” de teşekkür etmiş olduğunu bir kez daha hatırlayalım ve kayda geçelim.) Kürtlerin kurtuluş mücadelesinin simgeleri haline gelmiş bu iki televizyon kanalında açıkça deklare edilmiş olan bu işbirliği keşke sadece “yardım kampanyası” ile sınırlı kalmış olsaydı!
Ama durum ne yazık ki daha da vahim. İki gündür Amed’de “Kadının Ekonomi Tanımı ve Ekonomiye Katılım Biçimleri” çalıştayı yapılıyor.
Çalıştayın düzenleyicileri şunlar: DTK, Diyarbakır, Van, Mardin Büyükşehir belediyeleri ve de DTSO. Habere göre bu çalıştay, 27-28 Eylül'de Van'da ortaklaşa düzenleyeceği Demokratik Ekonomi Konferansı’na hazırlık çalıştayları arasında yer alıyor. Haberin asıl ironisi ise çalıştayın ana temasında: “Kapitalist Modernite’ye karşı alternatifler” ve “Toplumsal ve komünal ekonominin yeniden inşası”. Fıkra gibi ama lütfen dikkat! “Toplumsal ve komünal ekonominin inşası!”. Kiminle Diyarbakır Sanayi ve Ticaret Odası ile ve yine haberdeki ifadeye göre “iş çevresinden kadınlar” ile birlikte. (Bu arada bunların arasında “Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu” başkan yardımcısı Reyhan Aktar da varmış.) Yani bildiğiniz düpedüz “Kürt” patronlar ve onların kadın olanları ile birlikte “Toplumsal ve komünal ekonominin inşası”.
Bu patronların emek-sermaye cephesinde nerede durdukları ayan beyan ortada zaten ama bir de “Kürt” meselesinde nerede durduklarını hatırlayalım. 2010 yılında yapılan ve kamuoyunda daha çok “12 Eylül Referandumu” olarak bilinen referandumda Kürt Hareketi’nin açık ve hemen hemen firesiz “boykot” kararına karşın, sadece Kürt sermaye kurumları (DOGÜNSİFED, GÜNSİAD, DİSİAD, DİGİAD MÜSİAD, DİKAD, OSİAD ve OSGİAD) ve ne acı ki Diyarbakır Barosu o dönem AKP’ye açık destek anlamına gelen “evet” oyunu vermişti. Biz o zaman bu hareketi “Kürtlerin sırtına saplanan hançer” olarak nitelemiştik. Bu desteğin sembolik ödülünü ise o dönem DTSO başkanı olan Galip Ensarioğlu, hemen 2011 seçimlerinde AKP milletvekili yapılarak kapmıştı.
DTK ile birlikte “Toplumsal vekomünal ekonominin inşası”na soyunan DTSO yukarıda aktardığımız Şengal’e ve Rojava’ya yardım kampanyasında şu ana kadar 193 bin TL toplandığını duyurmuş.
(Haber için: http://www.batmantv.com.tr/dtso-dan-sengal-ve-rojava-bilgilendirmesi_h8670.html).
Yani koskoca(!) DTSO’nun gerçekten büyük bir insanlık trajedisinin yaşandığı Şengal ve Rojava için topladığı yardım miktarı sıradan bir üyesinin ucuz model bir Mercedes ya da BMW’ye verdiği para kadar bile değil! (Örnek olsun diye aktaralım: DTSO’nun şimdiki başkanı Ahmet Sayar’ın altındaki araba Range Rover’ın değeri yaklaşık 200 bin avro, yani yaklaşık 600 bin TL) Anlayana sivrisinek saz!
Sevgili Kürt hevaller, “Toplumsal ve komünal ekonominin yeniden inşası” yolunda kiminle kol kola yürüdüğünüzün farkında mısınız? “Kapitalist Modernite’ye karşı alternatifler”i kapitalistlerle el ele mi oluşturacaksınız? Bazı soruların sorulması yeterlidir. Bunların cevabı kendi içinde mevcuttur!