Orak çekiç neyin nesidir?
1 Mayıs 2014’e damgasını vuranlardan biri de Devrimci İşçi Partililerin Beşiktaş’ta yükselttiği orak çekiçli bayraklarıydı. Daha önce Taksim meydanında DİP militanlarının elinde yükselen kızıl orak-çekiç de 2014’te de Taksim yolunda en öndeydi.
Pek çok basın yayın organı orak çekiçli direnişi sayfalarında öne çıkardı. Pek çoğu için TOMA’nın karşısında dim dik duran kızıl orak çekiç 1 Mayıs’ı ve direnişi anlatıyordu. Orak çekiçi başsayfasına çıkaran gazetelerden biri de Milli Gazete’ydi. Milli Gazete’nin orak çekiçten duyduğu korku ve nefret ise haberin başlığından ve resmin yanında aktarılan pasajdan anlaşılıyor. Milli Gazete soruyor: “Orak Çekiç de neyin nesi?” Onlara göre orak çekiç mazide kalmış bir sovyet sembolünden ibaret. SSCB’nin yıkılmasının ardından orak çekiç taşımanın nasıl izah edileceğini soran, Milli Gazete yine meseleyi alışıldık sağcı palavraya bağlıyor: “dış güçler!” Ezberden dış güçler edebiyatı yapan Milli Gazete aslında kendi kendini haberin içinde yalanlıyor. Komünizme saldırmak için Sovyetler'in yıkıldığını, Gorbaçov’un da bu yıkımda aldığı rol dolayısıyla ODTÜ’ye ziyarete geldiği dönemde protesto edildiğini hatırlatan Milli Gazete’ye şu soruyu sormak yeter. Madem komünizm yıkıldı, SSCB başta olmak üzere sosyalist devletler artık mazide kalmıştır, o halde bugün orak çekiçli bayrağı yükseltenler, şimdi var olmayan bir “dış güce” mi maşalık yapıyor?
Tabii ki hayır! SSCB yıkılmıştır. Ama komünizm bitmemiştir. Komünizm tüm dünyada işçi sınıfının öncülüğünde insanlığın kurtuluşu için tek yol olmaya devam ediyor. Orak çekicin gücü de şu ya da bu devletten değil dünyanın dört bir yanında orak çekiçli bayrak altında mücadele eden devrimci işçilerden geliyor. En büyük tanığımız kapitalistler ve onların (Milli Gazete’nin içinde olduğu) yayın organlarının her fırsatta kustukları nefret ve gösterdikleri korkudur. Özellikle korkmakta haklılar. Çünkü işçi sınıfına ne yaptıklarını, insanlığın ezici çoğunluğunu oluşturan bu büyük sınıfa ne zulümler ettiklerini en iyi kendileri biliyorlar. Belki işçi ve emekçileri milliyetçiliği ve dini kullanan ideolojilerle kendi partilerine karşı isyan etmekten alıkoyabiliyorlar ama bunun ilanihaye devam etmeyeceğini de en iyi onlar biliyor. Dünya kapitalizminin büyük depresyonu burjuvaziyi her geçen an işçi sınıfına daha fazla saldırmaya itiyor. İşçi sınıfı içinde de mücadele dinamikleri yükseliyor. 1917’de işçi sınıfının iktidara yükseldiği Ekim Devrimi ile birlikte tüm dünyada sosyalizmin-komünizmin evrensel sembolü haline gelen orak çekiç, işçi sınıfının burjuvazinin her türlü ideolojisinden kurtularak kaderini kendi ellerine almalarını simgeliyor. Ekim Devrimi ile açılan proleter devrimler çağına yön veren komünizmden korkusunu Milli Gazete şu sözlerle açık ediyor “bir zamanlar dünyayı kasıp kavuran ideoloji...” Komünizm, burjuvazi için bir cehennem demek. Bu yüzden orak çekiçten korkarlar, bu yüzden saldırırlar.
Milli Gazete yazısında farkında olmadan bize bir gerçeği daha ortaya koyma fırsatı veriyor. Kendince Gorbaçov’un protesto edilmesine gönderme yaparak bizim tutarsız olduğumuzu ima etmeye çalışıyor. Oysa Gorbaçov’u yumurtalı eylemlerle protesto edenler arasında da bugün orak çekici bayrağına kazıyan devrimci Marksistler vardı. Biz devrimci Marksistler, Stalinizmin bürokratik yozlaşmaya uğrattığı SSCB’nin yıkılışını hiç bir zaman sosyalizmin yıkılışı olarak görmedik. Bürokratik yozlaşmanın tahlilini yapan ve Ekim Devrimi’nin kazanımlarını korumak için SSCB’de de bir politik işçi devrimi savunan Lev Trotskiy’in geleneğinden geliyoruz. Bu yüzden tabii ki Ekim Devrimi’nin kazanımlarının yok olmasının yolunu açan ve Stalinist bürokrasinin çocuğu olan Gorbaçov düşmanımızdır.
Ancak Stalinistlerden farklı olarak devrimci Marksistler, SSCB’nin yıkılışının ardından büyük bir moral bozukluğu ile ricat edip liberalizmin, milliyetçiliğin ve sosyal demokrasinin denizlerine yelken açmadı. Eskiden Moskova’yı kıble bilen anlı şanlı komünist partileri liberalleşip, sosyal demokratlaşıp, milliyetçileşirken orak çekiçli bayrağı düştüğü yerden kaldıran ve bugüne taşıyan devrimci Marksistler oldu. Şimdi Trotskiy ve yoldaşlarının kurduğu IV. Enternasyonal geleneğini sürdüren devrimci Marksistler dünyanın dört bir yanında orak çekiçli bayrağı dalgalandırıyor. Devrimci İşçi Partisi de Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu Koordinasyonu (DEYK) çatısı altında Arjantin’den İtalya’ya, Uruguay’dan Yunanistan’a, Finlandiya’dan Filistin’e, Şili’den Rusya’ya ve daha birçok ülkedeki orak çekiçli bayrağı yükselten devrimci Marksistlerle omuz omuza mücadele ediyor. Biz milliyetçi değil enternasyonalistiz. Bizim için, dünyanın öbür ucundaki işçi canımızın içidir. Emperyalistlerden, onların yerli destekçisi burjuvaziden, İslamcısıyla laikiyle işçilerin kanını emen patronlardan, faizci ya da kâr paycı finansal tefecilerden başka dış güç bilmeyiz. Bunu İslamcı kapitalistlerin yayını Milli Gazete’nin anlamısını beklemiyoruz elbette. Sadece bize bu fırsatı sundukları için teşekkür ediyoruz.
Devrimci İşçi Partisi’nin tüzüğünün maddeleri açıktır: Madde 3: “DİP’in, kır ve kent emekçilerinin birliğini, sosyalizm mücadelesini ve enternasyonalizmi simgeleyen, kırmızı zemin üzerine her biri sarı renkli orak, çekiç ve içinde kırmızı renkli dört rakamının bulunduğu yıldız figürlerinden; orağın etrafında beyaz renkli DEVRİMCİ İŞÇİ PARTİSİ ve sembollerin altında yine beyaz renkli DİP yazısından oluşan bir amblemi ve bayrağı vardır."
Madde 4: “DİP’in amacı, işçi sınıfının öncüsünü örgütleyerek işçi sınıfını ve emekçileri burjuvazinin ideolojik ve politik hegemonyasından kurtarıp, onları kendi çıkarları ve devrimci bir program doğrultusunda birleştirmek; işçi ve emekçi kitlelerinin öz örgütlenmeleri olan konseylere dayanarak işçi iktidarını kurmaktır.”
Madde 5: "DİP, sürekli devrim süreci içinde kapitalizmin ilga edilmesini ve sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum düzeni olan sosyalizme geçilmesini amaçlamaktadır. Sosyalizmin inşasının tamamlanması ancak uluslararası ölçekte mümkündür. Bu doğrultuda DİP, Türkiye devrimini, dünya sosyalist devriminin bir parçası olarak görür ve bu doğrultuda hem programatik hem de pratik anlamda enternasyonalist bir faaliyet yürütür. İşçi sınıfının dünya partisi Dördüncü Enternasyonal’in Yeniden Kuruluşu için mücadele eder.”
DİP ve DEYK, Milli Gazete’nin deyimi ile 20. Yüzyılı “kasıp kavuran” ve proleter devrimler çağını açan Ekim Devrimi’nin ulusal ve uluslararası düzeyde takipçisi olan partilerdir. 20. Yüzyılda burjuvaziyi “kasıp kavurduk”! Orak çekiçli bayrak altında işçiler, işsizlik ve yoksulluk belasından pek çok ulus emperyalist boyunduruktan kurtuldu. Stalinist yozlaşmaya, emperyalist saldırganlığa rağmen halen devrimci işçilerin ellerinde göğe yükselen bu bayrak 21. Yüzyılda da işçisi sınıfının zaferinin ve kapitalizmin çöküşünün müjdecisidir.
Şimdi orak çekicin neyin nesi olduğunu anladığınıza göre korkmaya devam edebilirsiniz!