“Biz E.A.’nın ailesiyiz”
Henüz, 13 yaşındaki N.Ç.’nin 28 kamu görevlisinin tecavüzüne maruz kalması karşısında “rıza var” diyen mahkeme kararına duyduğumuz öfke tazeyken, devlet bir kez daha tecavüzcüleri koruyor, bir “utanç davası”na daha imza atmaya hazırlanıyor. Çewlîg’de (Bingöl) iki yıl önce 14 yaşındayken dört uzman çavuş tarafından tecavüz ve cinsel istismara maruz kaldığı için E.A., Bingöl Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunda uzman çavuşlar tutuklanmıştı. Ancak bir üst mahkemeye yaptıkları tutuksuz yargılanma talebi Haziran ayı içinde kabul edildi ve uzman çavuşlar ellerini kollarını sallayarak dışarı çıktılar.
Maruz kaldığı şiddet, tecavüzü ifade etmek, hele hele o yaşta bütün bunları yaşamak yeterince ağır değilmiş gibi devlet bir de tecavüzcüleriyle her an burun buruna gelme korkusu ile baş başa bırakmıştır E.A.’yı. Üstelik tutuklu yargılanmaları sadece E.A.’yı korumak için değil, uzman çavuşların delilleri karatma ihtimali başka şüphelilere göre daha kolay olduğu için de gereklidir.
E.A.’nın avukatları tekrar tutuklanma talebinde bulunup, E.A. için koruma istese de önce her iki talep de reddedilmiş, sonra koruma sağlandığı söylenmiştir. Ama tecavüzcüleri koruyan tüm kararlarının yanına mahkeme, bir de gizlilik kararını eklediği için, avukatlar şu an dava sürecini ancak sınırlı bir biçimde takip edebiliyor. Yapılan itirazlar ve başvurular sonucunda şüpheli sayısı sekize çıkarken, uzman çavuşlardan birisi de avukatların tutuklanma talebindeki ısrarı sonucu tutuklandı.
Daha önce N.Ç. davasında ve benzer diğer davalarda olduğu gibi devlet, bir kez daha tecavüz edenleri değil, tecavüze maruz kalanı cezalandırmakta, kadınları değil, tecavüz eden erkekleri korumaktadır. Fatma Şahin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın davaya müdahil olacağını, davayı takip edeceklerini söylüyor. Fatma Şahin’e soruyoruz: N.Ç. davasına da müdahil olduğunuzu unuttuğumuzu mu sandınız? O davadaki gibi mi müdahil olacaksınız bu davaya da? Siz en iyisi müdahil olduğunuzu söylediğiniz 125 davanın nerelerde görüldüğünü açıklayın da biz o davaları daha dikkatle takip edelim!
Takip edelim ki yine rıza bulmayın! Takip edelim ki bir iki günah keçisi bulup tecavüzün savaşlarda kadınları yıldırmak için uygulanan sistemli bir devlet şiddeti olduğunu bu kez gizleyemeyin! Takip edelim ki daha önceki utanç verici kararlarınıza yenilerini eklemeyin! Bir daha deliller karatılmasın, soruşturma ve tetkikler geciktirilmeksizin ve titizlikle yapılsın! Taciz ve tecavüzün sadece savaşlarda değil, genel olarak mücadele eden kadınlara yönelen bir saldırı olduğu da ortaya çıksın! Takip edelim ki Gezi parkı ile başlayan halk isyanı sırasında olduğu gibi polis, bir daha gözaltına aldığı kadınlara tecavüz tehdidi savuramasın, çırılçıplak soyup arama yapamasın! Bir daha tecavüz gibi suçlar zaman aşımına uğramasın! Takip edeceğiz, devlet eliyle kadınlara ve kız çocuklarına dönük bu sistemli tecavüzlere karşı mücadelemizi sürdürmeye, hesap sormaya devam edeceğiz!
E.A. davasının gündeme gelmesi ile birlikte Bingöl’de soyadları A harfi ile başlayan bazı aileler, “Biz E.A.’nın ailesi değiliz” diye açıklamalar yapmaya başlamışlar. Peki ya gerçekten olsaydınız? O zaman başkalarının aynı açıklamayı yaptığını duyduğunuzda ne hissederdiniz? Tecavüzün utancı kadınların değil, o suçu işleyenlerindir. Devlet zaten tecavüzcüleri koruyup sahip çıkıyor, tüm ezilenlerin de E.A.’ya sahip çıkması gerekmez mi? Soyadı tutsun tutmasın, tüm ezilenler aynı aileden sayılmaz mı?
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Temmuz 2013 tarihli 45. sayısında yayınlanmıştır.