Sosyal medya İstibdadın hedef tahtasında!
1 Temmuz’da AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz.” diyerek önümüzdeki günlerde sosyal medyayı sansürlemek için karşımıza getirilecek bir “düzenlemenin” ilk işaretini verdi. Erdoğan’ın bu çıkışına Cumhur İttifakının diğer üyesi Bahçeli’den tam destek geldi ve Bahçeli kanuni düzenleme yapılana kadar tüm sosyal medya hesaplarını askıya aldığını, yapılacak her kanuni düzenlemeye de destek olacağını duyurdu. Bu demektir ki istibdad, bütünüyle kontrol altına alamadığı sosyal medyayı susturmak için görüş birliğine varmış ve sansüre başvurmaya hazırlanıyor.
Gençlik istibdaddan bıkmış durumda
Erdoğan’ın, sosyal medyaya getirilecek sansür açıklamasının gençlerle Youtube’daki şahsi kanalı üzerinden yaptığı buluşmadan 5 gün sonra gelmesi tesadüf değil. Gençler Erdoğan’ın yaptığı yayında yoğun tepkilerini dile getirmiş, bir saatte 370 bin kişi “dislike” yani beğenmeme butonuna basmış, yorumlarda ise “Oy moy yok!” sloganları atılmış ve bunun üzerine yayın yorumlara kapatılmıştı. Koronavirüs sürecinde turizmin canlanması için sınav tarihlerini erkene alan, sonrasında milyonlarca genci tüm uyarılara rağmen adeta kelle koltukta sınavlara girmeye zorlayan istibdada ve bu durumu öğrencilerin sınav stresini azalttık diye gerekçelendiren Erdoğan’a karşı gençliğin müsamaha gösterecek sabrı kalmadı. Gençlik, istibdadın politikalarından bıkmış usanmış durumda!
Tabii ki gençlerden tepki alan Erdoğan’ın sadece bu sebepten ötürü sosyal medyayı kapatmak istediğini iddia etmiyoruz. Sosyal medyaya yapılacak düzenleme uzun yıllardır istibdadın gündeminde. “Havuz medyasının” en son Demirören’in Doğan Medya’yı satın almasıyla genişleyip, istibdadın medya üzerindeki tahakkümü perçinlenmişse de sosyal medya görece özgür haberciliğin ve yorumların yapıldığı yer olma özelliğini sürdürüyor. Sosyal medyanın bu görece bağımsızlığı, istibdad için normal şartlarda tahammül edilebilirdi. Ancak AKP-MHP ittifakı normal günler geçirmiyor. İttifakın zor günler geçirdiği gerek anketlerden gerek ekonominin halinden gerek seçim yasası değişikliği çabalarından görülüyor. İşçiler kıdem tazminatı saldırısı karşısında kırmızı çizgiyi çekmişken, avukatlar hürriyet mücadelesini yükseltmişken, son olarak gençlerin de verdiği bu tepki istibdadın suratında tokat gibi patladı. İstibdadın böyle bir dönemde muhalif hiçbir sese tahammülü yok!
Hürriyet mücadelesini yükseltmenin tam zamanı!
Eğer istibdad dediğini yapar ve sosyal medyayı sansürlerse özellikle gençlik için hürriyet çemberi bir adım daha daralmış olacak. Durumun ciddiyetinin farkına varmamız elzemdir. Yarın bu yasa karşımıza geldiğinde muhalif bütün sesleri bastırmaya yönelik bu hamleye karşı mücadele etme görevi omuzlarımızdadır. Bu mücadeleyi Erdoğan’ın açıklamalarına karşı “esprili” mesajlar yazan düzen muhalefeti yürütemez. Elimizi taşın altına koymalı, istibdada karşı hürriyet mücadelesinde, meydanlarda adliyelerde bu mücadeleye atılan avukatların yanında, kıdem tazminatını savunan işçilerin yanında, hürriyet ve ekmek isteyen emekçi halkın yanında yerimizi almalıyız! Bunu da ancak ve ancak örgütlü bir şekilde başarıya ulaştırabiliriz!