Sınıf işbirliğine davet: İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi
Millet İttifakı ve bu ittifakın arkasına dizilmiş olan kapitalistler, patronlar, para babaları seçim sonrasında ülke ekonomisini yeniden şekillendirmenin planlarını yapıyor. Bunun bir parçası olarak “İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi” 15-21 Mart tarihleri arasında İzmir’de toplandı.
AKP’den sonra iktidara geçme hazırlığında olan CHP öncülüğündeki Millet İttifakı, 1923 yılında Türkiye’nin kapitalist temellerde kurulacağını tayin ettiği ilk İzmir İktisat Kongresi’ne nazire yaparcasına ve 100 yıl sonra bir yeniden kuruluş imasıyla bu kongreyi topladı. Kongrede Millet İttifakı’nın tüm bileşenlerinin yanı sıra, burjuvaziyi temsilen TÜSİAD başta olmak üzere birçok patron örgütü; küçük burjuvaziyi temsilen kooperatifler, küçük üretici birlikleri, esnaf ve zanaatkâr cemiyetleri; işçi sınıfını temsilen ise DİSK ve KESK hazır bulundu. Ayrıca TMMOB başta olmak üzere meslek örgütleri de kongrede yer aldı. Bazı sosyalist gazeteler, kongreden haberleri “kongrenin sonuç metnini emekçiler birlikte hazırlıyor” diyerek verdi. Ama bu gerçek durumu yansıtan bir ifade değildi.
Büyük bir iddia ile toplanan bu kongrenin dikkat çekici yanı ise sınıflar arası uzlaşı ve işbirliğini öngörüyor ve taahhüt ediyor oluşu. Kongre, amacını “insan uygarlığının geleceğini sivil bir ruh, ortak akıl, vicdan ve doğayla uyum içinde inşa etmek” olarak açıklıyor. Kongreye katılan işçi, çiftçi, sanayici, tüccar ve esnaf temsilcilerini modern şirketlerin diliyle paydaş olarak nitelendiriyor. Bunlar bile kongrenin burjuvazinin eliyle sınıflar arasında sözde bir uzlaşma ve ortaklık ilişkisiyle işçi sınıfını mücadeleden uzak tutup hareketsiz kılması için ideolojik bir aygıt işlevi olduğunu göstermeye yeter. Ama bunlarla bitmiyor. Kongre iktisadın felsefesinin değiştiğini iddia ederek “geleceğin iktisadının doğayla uyum, hukukun üstünlüğü, ifade özgürlüğü, insan hakları ve demokrasi üzerinde yükselmek zorunda olduğunu açıkça idrak ettiğini” dile getiriyor. Sanki sermaye içindeki kâr arzusunu dizginleyebilecekmiş ve daha fazla kâr için doğayı mahvetmek, hukuku çiğnemek, özgürlüğü, insan haklarını ve demokrasiyi ayaklar altına almak dahil elinden geleni yapmayacakmış ve bugün de yapmıyormuş gibi apaçık yalan söylüyor.
Türkiye burjuvazisinin bir kanadı uluslararası rekabette kendisini öne çıkarmak için ekonomiyi şekillendirme çalışmalarına şimdiden başladı. Peki, işçi sınıfının örgütleri olan sendikaların yöneticileri bu kongrede birer “paydaş” olarak ne arıyor? Peki ya sosyalistler burada ne arıyor? Sosyalistlerin işi burjuvazinin palavralarını işçi sınıfına kabul ettirmek midir? Tarih bize gösteriyor ki işçi sınıfı ne kazandıysa, mücadele ederek kazanmıştır. Türkiye’de grev hakkı dâhi Kavel’de mücadele edilerek kazanılmıştır! Gelecekte de kazanımlar sınıf işbirliği ile değil sınıf mücadelesiyle kazanılacaktır. Sendika yöneticileri patronlarla paydaş olduklarını zannederken, fabrikalarda, işyerlerinde mücadele eden işçiler “Hak verilmez alınır, zafer sokakta kazanılır!” diyerek kendi yöneticilerine gerçekleri gösteriyor!
Bu yazı Gerçek gazetesinin Nisan 2023 tarihli 163. sayısında yayınlanmıştır.