Ses kayıtlarını dinledikten sonra ne yapmalı?
17 Aralık'ta başlayan, AKP hükümetinin pisliklerinin bir bir açığa çıkma serisinin yenisi 24 Şubat akşamı karşımıza çıktı. Operasyonun başladığı gün olan 17 Aralık'ta Erdoğan'ın oğlunu heyecanla telefondan arayıp milyonlarca lirayı "gizlemesi" için verdiği talimatlar tüm halkın gözleri önüne serildi.
Bu videonun yayınlanmasının ardından Başbakanlık geceyarısı yaptığı açıklama ile ses kaydının montaj olduğunu iddia etti. Ertesi gün AKP grup toplantısında yaptığı konuşmasında da bu iddiayı tekrarladı ancak hiçbir aşamada kayıttaki seslerin kendisine ve oğluna ait olmadığını iddia edemedi. Onun yerine devletin kriptolu yani özel şifrelenmiş telefonlarının bile dinlendiğinden şikayet etti. Yani fiilen konuşmayı doğrulamış oldu. Ses kaydından anlaşılan ne Halkbank müdürünün ne de bakan çocuklarının evlerinden çıkanların Bilal Erdoğan’ınkilerin yanında solda kıfır kalmasıdır.
Peki, tek başına bir video neye yarayabilir? Bir başka deyişle, videoyu izledikten sonra ne yapmalı? Bize göre bunun cevabı açıktır: İsyan etmeli, işgal etmeli, başkaldırmalı! 1 ay sonra olacak seçimler ile ilgili planlar yerine yarın yapılacak isyan ile ilgili planlar yapılmalı!
Devrimci İşçi Partisi, uzun bir süredir Türkiye solunu ve Kürt hareketini seçimler ile ilgili tartışma yapmayı bırakıp isyana çıkan halka güvenmeye ve sokağı örgütlemeye çağırdı. Bugün bu görev, her şeyden daha yakıcı bir şekilde karşımıza çıkmış bulunmaktadır. Gezi ile başlayan halk isyanı süresince işçi sınıfı kendi talepleriyle sokakta değildi. Bugün ise durum bambaşka! Greif ile başlayan fabrika işgalleri dalga dalga yayılabilir. Yeter ki biz sokak ile fabrikaları birleştirelim. Bugün hükümeti düşürmeye çok daha yakınız. Seçimler ile ilgili planlar yapmayı bırakıp, dün nasıl yaptıysak bugün de aynı şekilde sokaklarda kitlesel olarak yerimizi almalıyız. Uzun zamandır olmadığı kadar anlamlı artık sloganlarımız: Şimdi sokağa çıkma zamanı! Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!