Metal işçisinin grevine gayrimeşru ve gayri milli yasak!
DİSK'e bağlı Birleşik Metal İş Sendikası, EMİS (Elektromekanik Metal İşverenleri Sendikası) ile sürdürülen toplu sözleşmelerin uyuşmazlıkla sonuçlanmasının ardından greve çıktı. 2200 işçiyi kapsayan grev, Tuzla, Gebze, Kartal, Manisa ve İzmir'deki fabrikalarda güçlü ve coşkulu bir katılımla başladı. Tüm fabrikalarda grev pankartları "grev, işgal, direniş", "işçilerin birliği sermayeyi yenecek" sloganlarıyla asıldı. Grevle baş edemeyeceğini düşünen EMİS düğmeye bastı ve bir kez daha bakanlar kurulu herhangi bir toplantı yapmaksızın boş kağıda atılan imzalarla metal işçilerinin grevini yasakladı.
Bu kararın altındaki imzalar cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlara ait gözükse de bu karara mührünü vuran patron sendikası EMİS çatısı altında toplanmış emperyalist sermayedir. Kararda grev yasağına gerekçe olarak milli güvenliğin gösterilmesi gülünçtür ve utanç vericidir. Amerikan General Electric-Alstom, Fransız Schneider ve İsviçreli ABB'nin çıkar ve menfaatlerini Türkiye vatandaşı işçilerin karşısında koruyan kollayan bu kararın yerlilikle de millilikle de ilgisi olamaz. İktidar, söz konusu patronların kâr ve çıkarları olduğunda başka her şeyi teferruat olarak gördüğünü göstermiştir.
Bakanların imzası bu grev yasağını meşrulaştıramaz. Bu yasaklama yasal da değildir. Keyfiyetin başladığı yerde hukuk biter. 12 Eylül'ün darbe anayasasının en gerici maddelerini kendine dayanak kabul eden Erdoğan ve AKP iktidarı grevin neden ve hangi gerekçelerle milli güvenliğe tehdit oluşturduğunu açıklama gereği bile duymuyor. Ben yaptım oldu diyor. Birleşik Metal'in grevi milli güvenliği tehdit etmemektedir. Keyfi yasaklama hem gayri meşru hem de hukuk dışıdır. Bu temelde metal işçilerinin her ne biçimde olursa olsun, ortak karar ve iradeleriyle eylemlerini sürdürmesi haklı ve meşrudur. Arkasına haksız ve hukuksuz bir yasaklama kararını alan Amerikan, Fransız ve İsviçreli patronlar işçilerin rızası olmadan tek bir çarkın dönmesini sağlayamaz, işçilere herhangi bir dayatmada bulunamaz.
Mesele toplu sözleşme meselesini aşmıştır. Anayasal ve yasal güvence altındaki grev hakkı gasp edilmektedir. Grev hakkı grevle kazanılır. Türkiye'de de grev yasal dayanağına 1963 yılındaki Kavel işçilerinin fiili grevi sayesinde kavuşmuştur. Bugün her fabrikada kurulacak grev komiteleri ile işçinin iradesini hayata geçirmelidir. İşçi haklıdır ve ortak bir irade belirleyip, arkasında tüm gücüyle durduğu takdirde bu iradeyi kıracak bir güç de yoktur. İşçi sınıfı alınteri dökerek, büyük zenginlikleri üreten sınıftır. Grev hakkını hem dünyada hem Türkiye'de işçilerin kanı pahasına elde etmiştir. Bu hakkı savunmak bir hayat memat meselesidir. Grev hakkı, grev gözcüsü önlüğü, grev çadırı işçinin onurudur.