İşçi sınıfının Ayfer Ablası, güle güle!
1990’lı ve 2000’li yıllarda gerek işçi sınıfı hareketi içerisinde, gerekse Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nde (TMMOB) her düzeyde ve her alanda yorulmaz bir faaliyet göstermiş olan Ayfer Eğilmez’i yitirdik. 1950 doğumlu Eğilmez, Maden Tetkik ve Arama kurumundan emekli olduktan sonra toplumsal mücadelenin içine boylu boyunca girdi. Bir yandan üyesi olduğu Kimya Mühendisleri Odası’nda ve TMMOB’de çeşitli yönetim kademelerinde yer aldı. Bir yandan da o dönemde işçi hareketinin sınıf mücadeleci kanadının ana odaklarından biri olan Petrol-İş sendikasına araştırma ve eğitim faaliyetleriyle hizmet verdi.
Mücadeleye girdiği dönem, Özal’la başlayan, Çiller’le derinleşen, bütün düzen partilerinin kendilerini adım adım adapte ettiği özelleştirme furyasının Türkiye’de bir fırtına gibi estiği dönemdi. Solda bile, kamu iktisadi teşebbüslerinin (KİT’lerin) aslında sermayeye hizmet için kurulmuş olduğu argümanından kamu mülkiyetinin Stalinist bürokrasinin bir aracı olduğuna kadar bir dizi teslimiyetçi gerekçeyle kamu mülkiyetinin önemini yadsıyan ve özelleştirme dalgasına direnişin anlamlı olmadığını savunan görüşler yaygınlaşmış bulunuyordu. Ayfer Eğilmez, modaların kadını olmadı. Kamu mülkiyetinin her bakımdan, gerek güncel koşullarda, gerekse işçi sınıfı iktidara yükseldiğinde, sınıf mücadelesinde önemli bir mevzi olduğu bilinciyle, özelleştirmelere karşı mücadelede hep en ön safta yer aldı.
Bütün harekette onun adı “Ayfer Abla” idi. Ortak iş yaptığı insanlardan daha genç olduğunda bile hemen herkes ona “Ayfer Abla” diye hitap eder, ardından da ondan aynı şekilde söz ederdi. Çünkü onun tarzında bir abla gibi sahip çıkma vardı. Sadece işçi sınıfının davasına ya da kamu mülkiyetini savunma davasına değil, insanlarımıza da sahip çıkmak. İşçi sınıfı hareketinin kendine özgü bir dünyası varsa, o bu dünyada içtenlikle mücadele eden herkese bir abla gibi sahip çıkardı.
Muazzam bir şevk ve heyecanla mücadele ediyor, aşırı bir yoğunlukla çalışıyordu. Son yıllarda, belki de bu yüzden sağlığı gittikçe bozuldu. İşçi sınıfı hareketine ve sosyalist harekete son döneminde katılan genç kuşak, onu bu yüzden tanıyamadı, mücadele azminden feyz, güler yüzünden yoldaşlığın neşesini alamadı.
Gerçek gazetesi, yaşamını işçi hareketine vermiş, uluslararası ve yerli sermayenin neoliberal taarruzuna karşı en ufak bir yalpalama göstermeden mücadele etmiş olan bu mert kadını selamlar, gelecek kuşakların mücadelesine ışık tutacak anısı önünde saygıyla eğilir. Ailesine baş sağlığı diler.
İşçi sınıfı bir savaşçısını yitirdi. Gelecek kuşaklar için de o her zaman “işçilerin Ayfer Ablası” olarak kalacaktır.