Erdoğan’ın yeşil propagandasının iç yüzü: Huzurlarını kaçıran beton değil inşaat sektöründeki kriz!
Erdoğan, son dönemde yaptığı konuşmalarda betona ve yüksek binalara savaş açmış bir görüntü veriyor. Ekim ayında İstanbul’da Şehir ve STK Zirvesi’nde konuştu ve "biz bu şehrin kıymetini bilmedik. Biz bu şehire ihanet ettik. Hala da ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum" dedi. Daha sonra Şehircilik Şurası’nda “Günümüz şehirleri insana huzur vermiyor. Beton beton beton orada ruh yok, huzur yok” sözleriyle tartışma yarattı.
Günah çıkartma seansları
1994’te İstanbul büyükşehir belediye başkanı seçilen Erdoğan, 1998 yılında görevi Ali Müfit Gürtuna’ya devretti ve o günden bu güne İstanbul belediyesinde hep Erdoğan’ın siyaseti hâkim oldu. Sadece İstanbul’da değil Türkiye’nin dört bir yanını betonlaştıran, çevreyi katleden HES projeleriyle gündeme gelen bizzat Erdoğan ve AKP’nin iktidarı oldu. Bu anlamda Erdoğan’ın sözleri genel olarak bir günah çıkarma seansı olarak görülebilir.
Aslında günah çıkarma seansları Erdoğan’dan önce başladı. Şu sözler AKP’li belediye başkanları ile toplantı yapan Binali Yıldırım’a ait: “İmar değişiklikleriyle şehrin ortak kullanımında olan sosyal, kültür, yeşil alanlarını yok etmeyelim. Birtakım insanların daha fazla iştahı için daha fazla kazanması için bütün şehrin nefes alanları, ortak alanlarını yok etmeyelim.” Günah çıkartma seanslarına en son katılan ise Trabzon’da Süleyman Soylu oldu: “Şehrimizin doğası bir cennet doğasıdır. Şehrimizin doğasına zarar verdik mi? Evet, verdik. Ben Trabzon milletvekiliyim. Bize bırakılan yaylalarımızı maalesef gelecek nesillere bırakamamanın hüznü ve ıstırabı içindeyiz. Çok net söylüyorum, bu bizim sorumluluğumuz.”
Ne başlarına taş düştü ne de yaptıklarından utanıp samimi bir özeleştiri yapma ihtiyacı içindeler. Olan bitenin tek bir sebebi var. O da inşaat sektörünün içine düştüğü kriz!
İnşaat balonu patladı patlayacak
Bir süredir inşaat sektöründe maliyetlerin artışı ciddi bir sıkıntı kaynağı oluşturmaktaydı. IMF 2017 Şubat ayında yayınladığı raporda Türkiye’de emlak fiyatlarının şişmiş olduğunu belirtmiş ve uyarıda bulunmuştu. İnşaat malzemesi sanayicileri derneği (İMSAD) Ekim ayı raporuna göre ise yıllık bazda maliyet artışları yüzde 22,1 gibi yüksek bir orana ulaşmış durumda. Konut satışlarında artış, stok erime hızında ise yavaşlama var. Yani satılandan çok daha fazla konut üretilmiş durumda. Yeni konutların fiyat artışı ise sadece yüzde 4,3 seviyesinde ve maliyet artışlarının çok gerisinde. A sınıfı ofislerin yüzde 31’i, B sınıfı ofislerin ise yüzde 25,4’ü boş! İnşaat sektörü güven endeksi 2,9 puan gerilemiş durumda.
15 Temmuz’un ardından iflas eden ve kayyum atanan Fi Yapı tek başına 5 binden fazla konutzede yaratmış vaziyette. Dumankaya, Kavuklar İnşaat, Uğur İnşaat, Ukra İnşaat, Bulut İnşaat, Makrom İnşaat, Osmanlı İnşaat ve Uluhan Grup gibi çok sayıda inşaat şirketi projelerini tamamlayamadı. Sadece Esenyurt bölgesinde 10 binden fazla konutzededen bahsediliyor.
Ağaoğlu’nun imaj çalışması: “Daireler elimde kalacağına ampute milli takımına hediye edeyim…”
Kötü ünlü müteahhit Ali Ağaoğlu yakın zamanda verdiği bir röportajda sektörde ciddi sıkıntıların yaşandığını söyleyerek yeni Fi Yapı olaylarının yaşanmasından endişe ettiğini söyledi. Ali Ağaoğlu, sanki kendi durumu farklı imiş gibi bir hava vermeye gayret ediyor ama yine kendisi arsa maliyetine konut satmak zorunda kaldığını itiraf ediyor. İflas tehlikesi yaşayan Ali Ağaoğlu, çarkı döndürebilmek için yoğun bir imaj çalışması içinde. Bu imaj çalışmasının içinde Avrupa şampiyonu olan ampute milli takımı oyuncularına hediye edilen daireler de var. Bir cömertlik gösterisi olarak sunulan bu “hediyeler” aslında Ağaoğlu’nun elinde kalacak daireleri ücretsiz bir reklam kampanyası için kullanmasından ibaret.
Para, para, para! Orada ruh yok, huzur yok, samimiyet yok!
İşte bu tablo iktidar cephesinde birden ortaya çıkan beton eleştirisinin nedenini açıklamaktadır. Erdoğan, “beton, beton, beton” diyor ama tek derdi para, para, para! Artık beton kârlı olmaktan çıkmış durumdadır. Daha fazla inşaat, daha fazla gökdelen artık para getirmediği gibi krizin boyutlarını büyütmektedir. Böyle olunca da inşaat sektörünün dizginlenmesi ihtiyacı doğmuştur. Erdoğan’ın ve AKP’nin yeşil propagandasının samimiyeti ampute milli takımına elde kalmış daireleri vererek reklam yapmaya çalışan Ağaoğlu’ndan bir gram fazla değildir.