Ennahda ile devrimin arasına kan girdi!
Tunus devriminin önde gelen önderlerinden biri, iktidardaki liberal İslamcı Ennahda’nın silahlı milisleri veya Selefi çeteler tarafından katledildi. Kendisini Marksist olarak niteleyen Birleşik Demokrat Yurtseverler Partisi Genel Sekreteri Şükrü Belaid bir suikaste kurban gitti. Belaid aynı zamanda solcu, pan-Arap milliyetçisi ve çevreci 12 partiden ve çevreden ve ayrıca bireylerden oluşan Devrimin Hedeflerinin Gerçekleşmesi İçin Halk Cephesi adlı ittifakın da önde gelen liderlerinden biri idi.
Bu siyasi cinayetin ardında Tunus’ta 14 Ocak 2011’de Zeynel Abidin bin Ali’nin istibdadına son veren devrimin ertesinde yapılan Kurucu Meclis seçimi sonucunda iktidara geçmiş olan sözde “ılımlı İslamcı”, gerçekte piyasacı, emperyalizm yanlısı ve gerici Ennahda’nın her geçen gün devrimin esas mimarlarına daha sert biçimde saldırması yatıyor. Koalisyon ortakları Cumhuriyet İçin Kongre ve Ettakatol partileriyle de gittikçe daha gergin ilişkiler içine giren Ennahda, son dönemde Devrimin Muhafazası Birlikleri adını verdiği yarı-askeri çeteler kurmuş bulunuyor. Bunlar ve benzeri bir modelde örgütlenen bazı Selefi güçler son dönemde saldırılarını tırmandırmış bulunuyor. Bu saldırganlık, 18 Ekim 2012’de ülkenin en önemli partilerinden biri olan, başında 14 Ocak 2011’de bin Ali’nin kaçması sonrasında geçiş hükümeti başbakanı olarak görev yapmış olan yaşlı Beji Kaid Essebsi’nin bulunduğu Nidaa Tunes (Tunuslu’nun Çağrısı) partisinin bölgesel bir sorumlusu olan Lütfi Necd’in linç edilmesiyle yeni bir evreye girmişti.
Son günlerde bu çetelerin şiddeti iyice gemi azıya almıştı. Ennahda’nın 2 Şubat Cumartesi günü toplanan Şura Meclisi’nin yayınladığı sonuç bildirgesinde Lütfi Necd’in (tutuklu olan) faillerinin salıverilmesi talep ediliyordu. Aynı gün, Şükrü Belaid’in partisi Birleşik Demokrat Yurtseverler Partisi’nin Kef kentindeki bölgesel bir toplantısına Selefiler taş ve sopalarla saldırdı, fakat parti militanları tarafından püskürtüldü. Şükrü Belaid ölümünden bir gece önce, 5 Şubat gecesi Nesma TV’de konuşurken Ennahda’nın siyasi suikastlar için yeşil ışık yakmış olduğunu söylüyordu.
Belaid’in katledilmesi, Tunus’ta İslamcı hareketle devrim kampının arasına kan girmesi anlamına geliyor. Devrimin bugünkü görevi, aynen Mısır’da Müslüman Kardeşler için geçerli olduğu gibi, kendi ürünü olmayan bir devrimin üzerine oturmaya çalışan Ennahda’yı alaşağı etmektir. Yakın ya da uzun gelecekte. Ama stratejik görev İslamcılarla uzlaşmak değil, onları yumuşatmak, “demokratlaştırmak” değil, alaşağı etmektir. Bu ise ancak işçi sınıfının kentin ve kırın yoksulları ve ezilenlerinin önüne düşerek devrimi sürekli kılması anlamına geliyor. Devrimin hedefleri ancak o zaman gerçekleşecek, Muhammed Buazizi’nin ve Arap devriminin sayısız öteki şehidinin anısı ancak o zaman gerçekten onurlandırılmış olacaktır.
Aynen Mısır gibi, Tunus’un da ihtiyacı olan, işçi sınıfının öncü katmanlarını devrimci Marksist bir program temelinde örgütleyen Leninist bir partidir. Başka ülkelerin sosyalistlerinin ilk görevi bir bütün olarak Arap devrimiyle, tek tek de en azından Tunus ve Mısır devrimleriyle dayanışmayı yükseltmektir. Ama devrimci Marksistler için asıl büyük görev, Tunuslu devrimcileri ve başka Arap ülkelerinin devrimcilerini bir dünya partisi inşasına kazanmaktır.