Ela bebek vatani görevde!
AKP hükümetinin “icraatı” trajedi ile komedi türlerini Türkiye tarihinde en çok yakınlaştıran dönemi yaratıyor. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, nâm-ı diger Sıfır Ahmet Paşa’nın dış politikası Türkiye’yi adım adım El Kaide türü bir bağnazlıkla kapı komşusu haline getiriyor. Daha önemlisi, Ortadoğu hızla bir mezhep savaşının içine itiliyor. Bu trajik gelişmeler yaşanırken, Başbakan Yardımcısı sıfatını taşıyan Bülent Arınç kalkıyor, Musul’daki başkonsolosluğun boşaltılması yolunda zamanında bir karar alınmamasını eleştirenlere pek bilmiş bir eda ile çatıyor. Söylediği şöyle:
“İlerliyorlar, asker ne yapacak, önlerine hangi engeller çıkacak takip etmemiz lazım. ‘100 km. öteden yürümeye başladılar, konsolosluğu kapatalım, bayrağı indirip sıvışıp gidelim’ olmaz. O zaman siz ne derdiniz bize arkadaşlar? İçeride kadın var, çocuk var. Çatışma olması halinde hepsinin can güvenliğinin tehlikeye düşeceğini bilmiyor musunuz?”
Arınç’a acaba kim “konsolosluğu kapatalım, bayrağı indirip sıvışıp gidelim” demiş? Bütün dünyada devletler zaman zaman konsolosluk personelleri tehdit karşısında kaldığında konsolosluğu boşaltır. Geride bir dizi görevli bırakılır. Elbette en azından bir yetkili temsilci ve konsolosluk binasının ve varlıklarının korunması için güvenlikten görevli personel. Bütün Türkiye biliyor ki, şu anda konsoloslukta memur olarak görevli bir şahsın 8 aylık bebeği Ela rehine konumunda. Ela bebek konsolosluğu korumakla mı görevli Bülent Arınç? Neden hâlâ orada bir açıklasanıza!
İşin tuhaf tarafı, bu sözler Arınç’ın televizyon kanallarının Ankara temsilcileriyle yapılan bir basın toplantısında söyleniyor. Temsilci demek, deneyimli gazeteci demektir. Anlaşılan bu deneyimli gazetecilerden biri bile çıkıp bu saçmalığa işaret etmiyor. Şimdi bu gazetecilik mi yoksa vatani görev mi? Bu bir yana, gazetelerin ve internet haber sitelerinin çoğu, Arınç’ın demecine uzun yer ayırdıkları halde bu saçmalığa değinmiyor! (Buna Ulusal Kanal internet sitesi de dâhil!)
Musul’da başkonsolosluk binasında rehine olarak tutulan insanlarımızın hayatını kurtarmak elbette önemlidir. Ama AKP hükümetinin ve özellikle onun kendini sıfırlamış dışişleri bakanının konsolosluğun saldırıya uğramayacağına ilişkin güveni aslında AKP hükümetinin şimdi Irak’ı adım adım fethetmekte olan gerici örgütle ne kadar yakın ilişkiler içinde olduğunun resmidir. Bunu ortaya sürmek ve bunun tartışmasını yapmak hiçbir şekilde Musul’da rehine olan insanlarımızın hayatını tehlikeye atmaz. Ne yani, biz AKP hükümetini eleştirdik diye örgüt bu rehinelerin üzerine mi gidecek? Safsata!
Şayet AKP hükümetinin bu traji-komik hatasını yüzüne vurmazsak, bunun ardında hükümetin Esad karşıtlığı adına bu örgüte destek sağlamış olmasının yarattığı güven olduğunu teşhir etmezsek, ileride de daha ne Ela bebekler silahlı adamların elinde günlerce risk altında kalır, rehine kalmanın travmasını hayatı boyunca taşır.