Dersim Tartışmaları: Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz!

Gerek Dersim katliamı, gerekse ondan önce gerçekleşen diğer Kürt katliamları ve Ermeni katliamları konusunda bugün Gerçek Gazetesi’ni çıkaran gelenek yıllardır bilgi sunmuş ama daha da önemli bir şey yapıp bu katliamları gerçekleştirenlere karşı net tavır alarak bir politik duruş sergilemiştir. Bugün konunun ikinci kez gündeme gelmesi iyidir. Bu mesele sonuna kadar tartışılmalıdır.

CHP’li Onur Öymen’in Kürt sorununa çözümmüş gibi önerdiği “Dersim’de analar ağlamadı mı?” çıkışından sonra yaygın bir şekilde tartışılan Dersim katliamı ikinci kez gündemde.  Bu kez CHP Dersim milletvekili Hüseyin Aygün’ün eskiden beri bilinen Dersim katliamı ile ilgili görüşlerine CHP’li bir grup milletvekilinin tepki göstermesiyle gündeme geldi konu. Yani anlayacağınız CHP ikidir kendi ayağına sıkıyor. İlkinde ortada Dersim’in ‘D’ si yokken Onur Öymen sözde kaş yapayım derken göz çıkardı ve Dersim meselesini tersten de olsa gündeme getirdi. İkincisinde ise Hüseyin Aygün’ün belki de Zaman Gazetesi’nin her karışını okuyan okurları dışında kimsenin duymayacağı katliam konulu bir açıklamasını, 12 CHP’li meclis’te flash basın açıklaması yapmak suretiyle gündeme getirdi. Şimdi bu aklı evvellerin bir kısmı “Neden ikide bir Dersim meselesi gündeme geliyor, ne yapılmak isteniyor?” diye ortalığı velveleye veriyorlar. Bu durum evden bir şeyler çalıp bunu iyice sakladıktan sonra, kapıdan çıkarken hiçbir şeyden haberi olmayan hane halkına dönüp “ben bir şey çalmadım ki…” diyen çocuğun durumuna benziyor. Siz gündeme getiriyorsunuz, bir de “Niye geldi, komplo mu var?” diyorsunuz.  On binlerce Dersimli’nin kanında parmağınız var, onların ahı tutuyor işte, bu şekilde rezil rüsva olup millete kendinizi güldürüyorsunuz!

 

Mesele’nin aslına dönecek olursak Dersim katliamı konusunda Gerçek okurlarının zihni berraktır. Dersim’de anne karnındaki veya kundaktaki bebekten ölüm döşeğindeki yaşlıya kadar on binlerce insan, süngülenmekten, uçurumdan atılmaktan tutun da diri diri yakılmaya kadar en canice yöntemlerle katledilmiştir. Gerek Dersim katliamı, gerekse ondan önce gerçekleşen diğer Kürt katliamları ve Ermeni katliamları konusunda bugün Gerçek Gazetesi’ni çıkaran gelenek yıllardır bilgi sunmuş ama daha da önemli bir şey yapıp bu katliamları gerçekleştirenlere karşı net tavır alarak bir politik duruş sergilemiştir. Bugün konunun ikinci kez gündeme gelmesi iyidir. Bu mesele sonuna kadar tartışılmalıdır. Bununla birlikte bu tartışmalar bazı hesap kitap işlerine de alet edilmek istenmektedir. AKP bir sürü laf edip günahı tamamen CHP’nin üstüne atarak CHP’nin özellikle Alevi tabanını etkilemeye çalışmaktadır. Oysa CHP’den ayrılarak DP’yi kuran kanadın içinde de Dersim katilleri mevcuttur ve AKP bunlardan hiç bahsetmemektedir. Yine hükümet olmasına karşın somut hiçbir adım atmamakta, bu konuyu bir çeşit konuşarak rahatlama sürecine çekmektedir. Ama bilmelidir ki Avrupalı ağabeylerinden öğrendikleri bu terapi etkili olmamakta, hiçbir şeyi çözmemektedir.

Yine, CHP içinde Kılıçdaroğlu muhalifleri bir sürü laf edip bu meseleyi kullanarak parti içinde yönetimi ele geçirmeye çalışmaktadır. Bir sürü faşist ve faşist döküntüsü de bir sürü laf edip meseleyi tez elden kapamaya çalışmaktadır. Bir tek bu konuda BDP’nin ve onun da içinde olduğu Halkların Kongresi Girişimi’nin milletvekillerinin sesi pek duyulmamaktadır. Mecliste somut girişimde bulunmaları gerekirken sürece dair bir etkinlik gösterememektedirler. Bu istisnanın dışında bir kez daha gerçekler bir laf kalabalığı ile boğulmaya çalışılmaktadır.

Oysa gerçekler katliama tanıklık edenlerin gözlerinden okunmaktadır, tabii yüreği olanlar için… Ama olmayanlar için de en azından bu tanıklar konuşarak bir şeyler söyleyebilirler, kurulacak bir mahkemede şahitlik yapabilirler. İşte o nedenle öncelikle mecliste bir araştırma komisyonu kurulmalı, derhal katliamın canlı tanıkları dinlenmeli, daha önce yazılı veya görsel kayda alınan tanıklıklar incelenmelidir. Başta Genelkurmay arşivlerinin açılmayan kısımları olmak üzere, tüm gizli arşivler açılarak konu ile ilgili belge ve raporlar kamuoyuna sunulmalıdır. Katliamda siyasi ve askeri sorumluluğu bulunanlar derhal yargılanmalıdır. Bu yargılama zanlıların önemli bir kısmı hayatta olmasa dahi devam ettirilerek suçlular açığa çıkarılmalı ve gıyaplarında mahkûm edilip kendilerine verilen tüm unvanlar geri alınmalıdır. Bu kişilerin muhtelif yerlere verilen isimleri değiştirilmelidir.

İşte bunlar yapılmadığı sürece gerçek bir kez daha boğulacaktır. İşçi sınıfı hareketi, sosyalist  hareket ve başta Kürt hareketi olmak üzere ezilenlerin tüm hareketleri  derhal girişimlerine başlamalı ve süreci laf kalabalığından kurtararak somut adımlara dönüştürmelidir.