Çeyrek asırlık çınarı mı devireceksiniz? 70’lik delikanlıyı mı tutsak edeceksiniz?
Özgür Gündem gazetesine yapılan saldırı, OHAL sonrasında, darbeye karışmış olması olasılığı dahi olmayan bir kuruma yapılan en ciddi taarruzdur. Demek AKP iktidarı OHAL döneminde Kürt halkının yasal kurumlarına saldırıyı basından başlatıyor. Halkın haber alma özgürlüğünden başka bir şey olmayan basın özgürlüğünü ayaklar altına alarak daha sonra yapacağı baskıların mümkün olduğunca az duyulmasını sağlamaya çalışacak.
15 Temmuz gecesi TRT’den CNN Türk’e, basının birçok kuruluşuna baskınlar düzenlendi. Bu baskınların videoları daha sonra televizyonlarda çarşaf çarşaf gösterildi. Neden? Çünkü darbeciler basın özgürlüğünü ayaklar altına alıyor, medyayı kendi ellerine geçirme çabasına girişiyor, kendi çıkarlarına aykırı yayın yapan sesleri susturmak istiyordu. Peki, dün Özgür Gündem’e yapılan nedir? Basın özgürlüğünün ayaklar altına alınması değil midir? Medyayı iktidarın karşısında olanların kullanmasını, iktidarın çıkarlarına aykırı düşüncelerin ifade edilmesini engelleme girişimi değil midir? Polisin Özgür Gündemi nasıl zalimce bastığı, gazetecileri nasıl yerlerde sürükleyerek gözaltına aldığı ortadadır. Darbe gerçekleşseydi bundan farklı ne olabilirdi?
Özgür Gündem ilk adımdır. Bu olayda ve Özgür Gündem’in peşi sıra başka Kürt kurumları saldırıya uğradığında sessiz kalanlar, ileride kendi başlarına geleceklerin yolunu döşüyorlar demektir. AKP iktidarının darbede zayıf düşmesi dolayısıyla bugün düzen yanlısı muhalefetle kol kola girmesi kimseyi aldatmamalı. Yarın güçlendiğinde 20 Temmuz 2015 Suruç patlamasının ardından benimsediği politikaya yeniden dönecek, bütün iktidar iplerini elinde tutana kadar da muhaliflerine baskı uygulamaktan vazgeçmeyecektir. Her türlü muhalefetin ezilmesine giden yol burada açılmaktadır.
Özgür Gündem neredeyse çeyrek yüzyıllık bir geleneğin ürünüdür. Gazetecileri ve dağıtımcıları katledilmiş, binası havaya uçurulmuş, defalarca kapatılmış, adını değiştirerek küllerinden yeniden doğmuş, neredeyse 25 yıldır yaşamaya devam etmiştir. Bugüne kadar kaç iktidar onunla uğraşmıştır, ama onlar gitmiş, Özgür Gündem ayakta kalmıştır. Çünkü bir ihtiyacın ürünüdür. Kürt sorununda hakikatin öğrenilmesi için mutlaka duyulması gereken bir sestir. Ona inanmak zorunda değilsiniz, yine de ihtiyacınız var; orada ifade edilen düşüncelere katılmayabilirsiniz, ama ona ihtiyacınız var. Çünkü basının geri kalanı tarafından saklanan bir kısım olguyu ancak ondan öğrenebilirsiniz. Kısacası, OHAL mutabakatının ayaklar altına aldığı, halkın haber alma hakkıdır.
Özgür Gündem gazetecilerini gözaltına alan polis, bir de gazetenin yazarlarının evlerine vahşi baskınlar düzenliyor, kimsenin bulunmadığı evlere kapıları kırarak giriyor. 70 yaşına gelmiş, Türkiye’nin düşünce hayatının iftihar edeceği bir düşünce özgürlüğü savunucusu olan, enternasyonalizmiyle bütün dünyanın sevgisini kazanmış Ragıp Zarakolu’nun evini basıyor. Kürtlerin, kadınların, bütün ezilenlerin avukatlığını yapan, insan haklarının yılmaz savunucusu Eren Keskin’in evini basıyor. Hayatını ezilenlerin mücadelesine adamış Filiz Koçali’nin evini basıyor. Onları bulamıyor, Özgür Gündem yazarı, edebiyatçı Aslı Erdoğan’ı gözaltına alıyor. Yarın başkalarını da alacak. Bu nasıl ülkedir? İnsanlar salt yazarlık yaptıkları için evleri basılıyor, gözaltına alınıyorlar! Derhal salıverilmelidirler! Hem gazeteciler, hem yazarlar!
Emekçilerin ve ezilenlerin saflarında yer alanlar, milli mutabakat bataklığına batmış olanları kaderleriyle baş başa bırakarak bütün demokratik mevzileri savunmaya koşmalıdır. Özgür Gündem başlangıçtır. Yarın başka yerlere yapılacak saldırılara karşı direnç oluşturmak istiyorsak bugünden ayakta olmalıyız.