Balık başsavcıdan kokar!
Bir işyeri düşünün. Bu işyerinde resmen örgütlenmiş bir sendika var. Dolayısıyla, sendikanın işyeri temsilcileri var. Bu temsilciler, işyerinde sendikanın bir faaliyetini üyelere duyurmak için afiş asıyorlar, bildiri dağıtıyorlar. Kulağı yıllardır “teröristler”, “anarşik faaliyet” şu bu, gerici bin bir zırva ile doldurulmuş olduğu besbelli haddini bilmez birtakım güvenlik görevlileri, sendika işyeri temsilcilerini engelliyorlar. Bildiri dağıtılamıyor. Asılmış olan afişler indiriliyor.
Bu aşamada temsilciler ne yapmalı? Elbette işyerinin idari işlerinden sorumlu kişiye gidiyorlar. Sorumlu kişi, kendilerine “bildiri dağıtılmadan önce kendisinden izin alınması gerektiğini” söylüyor (Cumhuriyet, 2 Mart 2013).
Şimdi bir tahminde bulunalım, hep birlikte bu işyerinin neresi olduğunu bulmaya çalışalım. Bilecik’te 100 işçinin çalıştığı bir metal parça fabrikası mı? Adıyaman’da 75 işçinin çalıştığı bir tekstil fabrikası mı? Çorlu’da 60 işçinin çalıştığı bir deri atölyesi mi?
Bir de “idare amiri”nin mesleğini bulmaya çalışalım. Babasının işyerlerinde alaylı yetişmiş bir “sanayici” mi? Kimya okumuş ve sonra hasbelkader iş adamı olmuş bir mühendis mi? Belki teşeronluktan geçerek küçük işletmeciliğe sıçramış bir eski ustabaşı mı?
Hayır, bilemediniz. İşyeri Ankara Adliyesi! Bildiğiniz başkentin bildiğiniz adliyesi! “İdare amiri” işlevini üstlenmiş kişi de Başsavcı Vekili Şadan Sakınan! Yani öyle alaylı sanayici, mühendis veya eski taşeron olduğu için hukuk bilmezlerden değil. Başsavcı Vekili olmuş ama hukuk öğrenememiş! Bir işyerinde sendikanın işyeri temsilcilerinin çalışanlarla haberleşmesinin işyerinin “idare amiri”nin iznine tâbi olduğunu söyleyecek kadar örümcekli bir kafaya sahip. Anlayamıyor ki, böyle izinler başlarsa, ancak sarı sendika olur. Bu yüzdendir ki faşist sendika sistemleri dışında bütün sistemler yasalarla sendika işyeri temsilcilerine belirli dokunulmazlıklar, hatta faaliyetlerini iyi yürütebilmeleri için haftanın belirli gün ve saatlerinde çalışmama olanağı sağlamıştır.
Başsavcı Vekili beyefendi hızını alamamış, başka marifetler de yapıyor. Ertesi günü sendikanın merkezinden ya da ilgili şubesinden görevliler kalkıp işyerine geliyor. Geldiklerinde her örgütlü işyerinde olan sendika panosundaki afişlerin de kaldırılmış olduğu görülüyor. Bunun üzerine Büro Emekçileri Sendikası da (BES) panoya “Başsavcılık tarafından sendikamıza yönelik baskıları ve panolarımıza yapılan müdahaleleri kınıyoruz” diye bir afiş asılıyor. Başsavcı Vekili, o panonun anahtarını nerden bulmuş? Orası yasalarca işyerinde bir taraf olan sendikaya verilmiştir. İşveren oraya karışamaz! Anahtarı sizde ne arıyor? Kırdınız mı yoksa panonun kapısını?
BES kınamış, biz de kınıyoruz! Başsavcıyı da uyarıyoruz: Yarın işçi iktidarı kurulduğunda sizi yeniden eğiteceğiz! Rehabilitasyondan geçireceğiz! İşçi iktidarına silah çekmeyen hiç kimseyi yitirmek istemeyiz. Sizi de halkın dostu haline getirmek için elimizden geleni yapacağız!