Akbank A.Ş. mi, T.C. A.Ş. mi?
Sabancı Holding’e bağlı Akbank Türk A.Ş. ile Banka ve Sigorta İşçileri Sendikası (BANKSİS) arasındaki toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde anlaşma sağlanamayınca BANKSİS grev kararı almıştı. İşçilerin 19 Mart’ta greve çıkmalarının hemen ertesi günü 20 Mart 2017 tarihinde grev “ekonomik ve finansal istikrarı bozucu” nitelikte görüldüğünden ertelenmiş yani yasaklanmıştı.
Akbank’ın nasıl işçi düşmanı politikalar güttüğünü ve istibdadın sopasını kendi sopası gibi rahatlıkla kullandığını daha önce Gerçek gazetesinin internet sitesinde yayınladığımız bir yazıyla ortaya koymuştuk (http://gercekgazetesi.net/karsi-manset/istibdadsa). Ayrıca grevin yasaklanma nedeni olarak gösterilen ve 678 sayılı KHK ile getirilmiş olan “ekonomik ve finansal istikrarı bozucu” gerekçesinin neden meşru olmadığını da başka bir yazıyla ifade etmiştik (http://gercekgazetesi.net/emek-dunyasi/istikrar-emekciler-hak-ettiklerini-istediklerinde-mi-bozuluyor).Grevin haksızca ertelenmesi yetmedi, bu kez de Akbank yönetiminin başvurusunun ardından grev ilan ve haberlerine ilişkin yayın yasağı getirildi.
Akbank’ın yasaklama telaşı
Grev kararı Sabah gazetesinde ilan edildiğinde, daha işçiler grev kararını dahi işyerlerine asmadan Akbank yönetimi mahkemeye başvurarak ilanın kaldırılmasını talep etmiş ancak hakimlik tarafından “ilanın içeriğinde grev kararı sürecinin devam ettiği, ilgili bankanın kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu ve itibarını olumsuz olarak etkilendiğine dair herhangi bir delil ve emare bulunmadığı” gerekçesiyle reddedilmişti.
Grev yasaklandıktan sonra Akbank’ın başvurusunu tekrarlaması üzerine bu kez hakimlik “Başkalarının şöhret ve haklarını, toplum sağlığını, milli güvenlik kamu düzeni ve kamu güvenliğini, toprak bütünlüğünün korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması amacı ile soruşturma tamamlanıncaya kadar soruşturma dosyası kapsamı hakkında yazılı, görsel ve internet medyasında, sosyal medyada her türlü haber, röportaj, eleştiri ve benzeri yapın yapılmasının yasaklanması”na karar verdi.
Yayın yasağı kararında gösterilen tüm gerekçeler bahanedir, doldurmadır. Başkaları kim? Sermaye. Şöhret ne? Emekçiyi sömürerek elde ettikleri zenginlik. Hak ne? Daha fazla para kazanma hakkı. Peki, grevleri yasaklanan emekçinin hakkı nerede?
OHAL günlerinde yaşadıklarımız, Anayasa değişikliği ile getirmek istedikleri istibdad rejiminin adeta genel provasıdır. Bu türden kararlarla “Yeni Türkiye”nin hukuk sisteminin taşları örülmektedir. Çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle emekçilerin haklarını gasp edip sermayeyle birlikte hareket edenler, referandumda evet çıkması durumunda ise Cumhurbaşkanı kararnameleriyle hak gasplarına devam edeceklerdir. Ülke anonim şirket gibi yönetilecek, Sabancı, Koç şöhretine şöhret, emekçilerse yoksulluğuna yoksulluk katmaya devam edeceklerdir.Buna karşı ise emekçilerin önünde tek bir gerçek çözüm vardır: Sermayeye, emperyalizme ve istibdada karşı şimdi HAYIR, ileriki her merhalede ise yorulmaz bir mücadele!