Akademisyenden emperyaliste jest!
15-16 Kasım tarihlerinde Antalya’da emperyalizmin ve burjuvazinin temsilcileri G20 zirvesi için bir araya geldiler. Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenler, dünyanın her köşesinde katliamlara, savaş tacirliğine devam edenler, işçilerin emekçilerin sırtından geçinenler Antalya’nın emekçi halkı tarafından protesto edilmişti. Zirveden günler önce, Antalya Emek ve Demokrasi Güçleri eylemlerini planlarken, bir akademisyen ise gecesini gündüzüne katarak Obama’ya hediye edilecek bir saat tasarımı üzerinde çalışıyordu.
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi öğretim görevlisi Murat Uçar, Hürriyet gazetesine anlattığına göre, özel bir teknikle, çok hassas ve yoğun bir çalışma yaparak Obama’ya hediye edilecek saati hazırlamış. Murat Uçar’ın, kendilerine önemli işler yaptığı ama adını açıklayamayacağı daha birçok “dünya lideri” varmış. Aralarında hangi katiller, hangi hırsızlar vardır bilmiyoruz! Ama Obama’nın ellerinde dünya halklarının, ülkesinde polisin öldürdüğü onlarca siyahi gencin kanının olduğunu biliyoruz!
Gün geçtikçe sermayenin eline geçen, patronların çıkarlarına ve zevklerine göre hizmet üreten üniversitelerde sanat ve tasarım bölümlerinin bulunduğu güzel sanat fakülteleri de burjuvaziye hizmetten nasibini alıyor!
İnsanlar için nasıl daha yararlı olur diye düşünülerek değil, bize nasıl daha çok para kazandırır diye kafa yorularak tasarım yapılıyor. Sanat, işçilerden emekçilerden uzak sergi salonlarında sergileniyor, Sabancı’nın Koç’un koleksiyonlarında yer alıyor. Burjuvazi kendi arasında, “hangimiz sanatı daha çok destekliyor gözükeceğiz” diye yarışa giriyor, bazı sanatçılar da buna alet olmaktan gurur duyuyor. Bunun yanında sanatıyla ezilenlerin sesini duyurmaya çalışan sanatçılar baskılanıyor, duvar resimleri griye boyanıyor, heykeller yıktırılıyor.
Toplumun çok geniş bir kesiminin geçinebilmek için kölece çok uzun saatler çalıştığı; açlıkla, geleceksizlikle, işsizlikle mücadele ettiği bir dünyada; sanata, bilime ulaşamayan çok geniş bir kesim var demektir. Sanat alanında bir şeyler üretmek bir yana, çalışmaktan sergi gezmeye harcayacak vakti, parası, enerjisi olmayan milyonlarca insan var dünyada. Bu yüzden sanatın, tasarımın toplumun sadece çok küçük bir azınlığına ulaşılabilir olması şaşırılacak bir şey değil.
Sanata ulaşamayan, bu yönde üretim yapacak zamanı olmayan, o zamanı hayatlarını kazanmak için fabrikalarda, tersanelerde, madenlerde çalışarak geçiren işçiler, insanlığın bugüne kadarki sanatsal gelişiminden, birikiminden mahrum kalıyor. Üretimin en ağır kısmını onlar sırtladıkları, ağır koşullarda, uzun saatler çalışmaya mecbur bırakıldıkları için, buna mecbur olmayan insanlar vakitlerini sanata ayırabiliyor, bu konuda eğitim alabiliyor. Oysa tüm toplumun ihtiyaçlarına göre planlanmış, herkesin yeteneğine göre emek verebildiği bir çalışma düzeni kurabildiğimiz zaman, daha kısa çalışacağımız ve insanlığın kendini her alanda geliştirebilecek boş zamanı yarattığımızda, insanlık kim bilir daha ne ufuklar keşfedecek, ne şaheserler yaratacak!
Bugün burjuvazi için yapılan tasarımlar, burjuvazinin koleksiyonlarına hapsolan, metalaşan sanat; işçinin emekçinin de ulaşabildiği bir sanat olsun diye mücadele ediyoruz. Herkesin sanat ve bilim ile ilgilenecek, bu alanlarda üretim yapacak vakti bulabildiği yarınları bizlere işçi sınıfının mücadelesi getirecek. Bu yüzden Murat Uçar gibilere inat; selam olsun işçiler, emekçiler ve toplumun tüm ezilenleri için üreten sanat emekçilerine! Bizler için Murat Uçar’ın Obama’ya hediyesi kocaman bir tuval üzerindeki dikkat çekici bir fırça darbesidir. Okullarda emperyalistlere hediyeler tasarlayan akademisyenlere karşı mücadele edeceğiz. Ama sadece bununla kalmayacağız; sanatı ve bilimi kapitalizmin zincirlerinden kurtaracağız!