“Eve kadın bakar” mı?
“Eve kadın bakar.” Bu kısacık cümle 1926’dan 2001’e kadar 75 yıl boyunca kadınlara yüklenen kanuni görevi ifade ediyor. Şu an yürürlükte olmayan medeni kanununda bulunan bu düzenleme, 76 yıl boyunca kadınların görevlerinin eve bakmak olduğu fikrine bütün toplumu ikna etmeye çalıştı. Kadınlar ise ısrarla çalışma haklarını savundu. Yıllar boyu mücadele vererek irili ufaklı pek çok kazanım elde ettiler. Bu kazanımlar istibdad rejimi kurma hayaliyle ülkeyi yangın yerine çeviren Tayyip Erdoğan ve iktidarı tarafından yine yasalarla tırpanlanıyor.
8 Kasım 2016 tarihinde yürürlüğe giren Analık İzni veya Ücretsiz İzin Sonrası Yapılacak Kısmi Süreli Çalışmalar Hakkında Yönetmelik tıpkı eski kanunun mantığı gibi, kadının asıl işinin evi ve çocukları olduğu, iş hayatında yedek iş gücü olarak kalması gerektiği düşüncesiyle hazırlanmış. Şu an yürürlükte.
Yönetmelikte öncelikle kadına doğumdan sonra bir analık izni veriliyor. Analık izninin bitiminden itibaren çocuğunun bakımı ve yetiştirilmesi amacıyla kadın birinci doğumda altmış gün, ikinci doğumda yüz yirmi gün, sonraki doğumlarda ise yüz seksen gün süreyle haftalık çalışma süresinin yarısı kadar ücretsiz izin kullanabilecek. Bunun, eve kadın bakar düzenlemesinden hiçbir farkı yok. Çocuğun bakımının ve yetiştirilmesinin tamamen kadının üstüne yıkılması ve birden fazla çocuk yapılmasının teşviki, kadını iş hayatından uzaklaştırıp olabildiğince evde tutmanın yolları. Çocuğa kadın bakacak, kadın yetiştirecek. Peki, baba ne yapacak?
Yeniden üretim aracı olarak kadın
Düzenleme yalnızca erkek egemenliğini tesis etmekle kalmıyor tabii, sermayenin çıkarlarını da düşünmek şart. Kadını hepten evin içine kapatmak olmaz. Bir köşede ucuz ve yedek iş gücü olarak da kalmalı. Yönetmelik bunları da eksik bırakmamış. Çocuk ilköğretime başlayana kadar kadın herhangi bir zamanda, kısmi çalışma talebinde bulunabilecek. Kısmi çalışmadan sonra kadın isterse tam zamanlı çalışmaya başlayacak. Yani kadın, çocukları yetiştirip birer iş gücü haline getirdikten sonra lazım olursa çalışma hayatında yerini alabilir. Kriz geldi, daha da derinleşecek. Toplumun taze ve ucuz iş gücüne ihtiyacı var. Bu ihtiyacı gidermek için iş gücü yetiştirme görevi ise kadının!
Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten çok kısa bir süre sonra Yargıtay tarafından bir karar verildi. Şu an bağımsız olmadığını bildiğimiz hakimlere göre, aile birliğinin korunması ve kadının aile ile ilgili görevleri nedeniyle kadın için çalışma hayatı evlilikle aynı anda gerektiği gibi yürütülemezmiş. Bu nedenle kadın evlendikten sonra iş sözleşmesini feshederse haklı olurmuş. Yönetmeliği hazırlayanlar da uygulayanlar da AKP neferleri. Hepsi erkek egemen kapitalist sistemin hizmetinde.
Biz kadınlar evin yükünü tek başımıza sırtlamayacağız. Ucuz işgücü üreten kuluçka makineleri olmayacağız. Yasalarınız da sisteminiz de bizi yıldıramaz. DİP’li Kadınlar olarak diyoruz ki: Geçici işlerde, güvencesiz, düşük ücretlere ve esnek çalışmaya hayır! Sigortalı, sendikalı, güvenceli, tam zamanlı istihdam hakkımız! Eşit işe eşit ücret! Çocukların bakımı ve ev işleri sadece kadının omuzlarına yüklenemez! Kadınlarla eşit süreli, ücretli ve devredilmez babalık izni! Her işyerine kreş!
Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Aralık 2016 tarihli 86. sayısında yayınlanmıştır.