İzmir’de peş peşe iş cinayetleri!
İzmir Bornova’da 30 Aralık Cuma günü büyük bir işçi katliamı yaşandı. Viven Tower adındaki 32 katlı rezidans inşaatında kurulu vincin 19. kat seviyesinden kırılarak yıkılması sonucu 6 işçi hayatını kaybetti. Bununla da kalmadı, yıkılan vinç parçaları aşağıda işçilerin kaldığı konteynerlerin üzerine düştü. O esnada şans eseri konteynerlerde kalan işçi sayısının düşük olması çok daha büyük bir felaketin gerçekleşmemesini sağladı.
DİSK’e bağlı Dev-Yapı-İş sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut verdiği demeçte katliamda çoklu ihmaller zinciri olduğunu vurguladı. İşçilerin daha önce konteynerlerin yerini değiştirmek için defalarca talepte bulunduğu halde inşaat şirketinin buna yanaşmadığı, kurulu yükseltme vincinin ise kapasitesinin iki katı yüksekliğe çıkarıldığını açıkladı. Bütün iş cinayetlerinde olduğu gibi bu olayda da kaza geliyorum demiş ve işçilerin canı hiçe sayılmıştır. Viven İnşaat ve ilgili vinç şirketi bu cinayetlerin doğrudan sorumlusudur.
Aliağa’da cinayetler bitmiyor
İzmir’in en büyük sanayi merkezlerinden Aliağa’da ise son dört günde 2 iş cinayeti yaşandı. 30 Aralık'ta Petkim’de ACN fabrikasında tıkanan eşanjörün açılması esnasında siyanür kaçağından dolayı 9 işçi zehirlendi. Faruk Atakul isimli işçi hayatını kaybederken 1’i ağır 8 işçi de yaralandı. ACN işçileri, bakım esnasında siyanür zehirlenmesi tehlikesine karşı gerekli ekipmanın sağlanmadığı, fabrika önünde hazır beklemesi gereken ambulansın orada olmadığını söylüyor. Petkim patronları bir ambulans kiralama bedelini işçinin canından değerli görüyor.
3 Ocak Salı günü ise rüzgâr türbin kulesi üreten CS Wind Power’da bir işçi kaynak yaparken meydana gelen kopma sonucu hayatını kaybetti.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri işçi denetimine!
Her geçen gün teknoloji gelişiyor, teknik ilerliyor, daha iyi malzemeler üretiliyor ancak Türkiye’de her yıl yüzlerce işçi iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Karşılaştığımız her iş cinayetinde patronların gerekli işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerini almadığını, devletin ilgili kurumlarının çalışma alanlarını nasıl denetimsiz bıraktığını görüyoruz. İşçinin emeğiyle gökdelenleri diken, fabrikalarda üretim yapan patronlar, işçi sağlığını ve iş güvenliğini bir maliyet kalemi olarak görüyor ve adeta işçinin akan kanıyla kârına kâr katıyor. Bu düzende patronlar kâr rekorları kırarken işçinin payına ya çalışırken ölmek ya da çalışarak sefalet koşullarında yaşamak düşüyor.
İş cinayetlerini önlemenin yolu örgütlülükten ve mücadeleden geçiyor. Şimdi işçi sınıfı olarak her zamankinden daha fazla örgütlü olmalı ve her işyerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin işçi denetiminde sağlanması için mücadele etmeliyiz!