Fabrikalardan Haberler - Haziran 2023

Sınıf Saldırısına Karşı İşgal, Grev ve Direniş- Gebze’den bir kafe işçisi

Ben Gebze'de çalışan bir kafe işçisiyim. Geçtiğimiz ay gündemi ağırlıklı olarak seçim süreci kapladı. Bu sürecin ardından ortaya çıkan sonuçlarla birlikte, iktidarın yarattığı enkazı gizlemeye çalışması ve sürekli umut satan bir muhalefetin varlığıyla karşı karşıya kaldık. Ne olursa olsun, kazanan her kim olursa olsun, işçi ve emekçi kitleler kaybeden taraf oldu.

20 yıldır iktidarda olan Erdoğan yönetimi, Türkiye'yi sözde büyüme yolunda ilerletme iddiasıyla hareket etti. Ancak bugün, artan enflasyon, işsizlik ve kontrolsüz kira fiyatları gibi sorunlar acı bir şekilde belirginleşti. Bizler barınacak yer bulamaz hale geldik, geçimimizi sağlayamadık ve çalışma koşullarımız git gide zorlaştı.

Bu sorunlar yıllardır çözülememiş ve gün geçtikçe derinleşmiştir. İktidar, TÜİK'in yanıltıcı enflasyon değerleriyle gerçek durumu gizlemeye çalışarak emekçi halkı yoksullaştırmaktadır. Aynı zamanda, ucuz işgücü üzerinden sömürü yapan patronlar ve zenginler, servetlerini dövize, konuta, araziye, emtiaya ve faize yatırarak daha da zenginleşmektedir. Erdoğan yönetimi, her türlü felaketin, pandeminin, depremin, ekonomik krizin faturasını işçi ve emekçilere kesmekle kalmamış, aynı zamanda öğrenciye ve emekçiye değil, sermayeye yönelik vergi indirimleri ve teşviklerle bu sömürüyü daha da güçlendirmiştir. Bu durum, gençliğin ve emekçi kitlelerin yoksulluğuna ve umutsuzluğuna yol açmıştır.

Bütün bunları gölgelemeye çalışan iktidar, ülkenin tüm kaynaklarını seçim kampanyası maskesi altında kullanmıştır. Bir taraftan sözde yerli ve milli olan arabalar, uçaklar, tanklar, İHA'lar, SİHA'lar gibi projelerle milli duygulara oynarken, kışın rekor zamlar yapıp yazın göstermelik indirimlerle emekçi halkı manipüle etmektedir. Asla fiyatlara yansımayan petrol-gaz keşifleriyle, rekor zamlar yapıp göstermelik indirimler ve ücret zamlarıyla bugün de emekçi halk bir kez daha kandırılmakta ve gözü boyanmaktadır.

Bunlar karşısında tüm umudu üstünde toplayan muhalefet tüm bu sorunlara çözüm getireceğini söylese de sermayeye yönelik politikalarıyla, istibdadın baskısını sineye çeken yumuşak çizgisiyle bahsettiği baharı ve toplanan umudu seçim gecesinde olduğu gibi ancak sözde karşılayabilir hale gelmiştir.

Bugün bizlere gerçek çözümler sunan tek bir seçenek bile yok. Seçimimiz ne olursa olsun karşımızda yükselen bir sınıf saldırısı var. Biz emekçileri her söylemiyle birbirine düşman etmeye çalışan, mezhepçiliği körükleyerek kardeşi kardeşe kırdıran bu düzen siyaseti ve aktörleri var. Bu sebeple öfkemizi birbirimize değil bizlere her daim bu zulmü yaşatan sermaye sahiplerine yöneltelim. Umudumuzu kaybetmeyip onu en kuvvetli şekliyle sınıf siyasetinde yükseltelim. Seçimimizi ise bizi her durumda örgütsüz yakalayan sermayeye karşı örgütlenmekten yana kullanalım. Onların saldırısı enflasyon, işsizlik, sömürüyse bizim çözümümüz İşgal, grev, direniş! Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

 

Yeter bizi birbirimize düşürdükleri, işçiyiz biz! -Çerkezköy’den Plastik fabrikasından bir işçi

Merhaba işçi ve emekçi kardeşlerim. Bildiğiniz gibi ülkemizde 14 Mayıs 2023 cumhurbaşkanlık ve milletvekili seçimleri oldu, bizim de fabrikada seçimden önce de sonra da molamızda konu hep seçim. Özellikle bugün hararetli sohbetler vardı. Ben de kendimi sohbette buldum. İnsanlar nerdeyse ikiye bölünüyor. Dedim ya, sohbette buldum kendimi. Dayanamadım sonunda dedim ki; arkadaşlar hepimiz işçiyiz AKP ne yaptı 21 yıldır, yandaşlarını domuz gibi besledi, hatta yetmedi trilyonluk vergi borçlarını sildi ve silinen borçları işçilerin sırtından çıkardılar. Kıymanın kilosu 350 lira olmuş. Sizlere soruyorum en son ne zaman evinize kıyma aldınız? Deprem yaşadık, 3 gün boyunca Kızılay, AFAD ya da herhangi bir yetkili yoktu. Depremzedelerden bir kadın su istedi, görevli git yüzüklerini boz su al dedi. Ölen insanlarımıza kefen bulamadılar, battaniyelerle gömdüler, üzerine kepçelerle toprak attılar. Kızılay çadırını sattı. Öyle aciz hükümete sahibiz ki, tüm kanallarda canlı yayında yardım talebinde bulundular. Asıl komik olan devletin bazı kurumları, örnek Merkez Bankası bağışta bulundu, kendi parasıymış gibi. Bu kadar aciz hükümet görmedim, gördüğüm aciz hükümetten bir vatandaş olarak utanıyorum. Ama bir yandan da diyelim CHP seçimi kazandı, ne olacak? Millete ilk kullanacakları söz; AKP ülkeyi enkaza çevirdi. Enkaz devraldık ya da ülkeyi sattı diyecekler. Bizim için değişen bir şey olmayacak.

Demem o ki, bizim işçiler olarak hükümetin başına gelecek A partiden, B partiden beklentimiz olamaz, onlar ancak patronlara çalışırlar. Biri MÜSİAD'a çalışır, diğeri gelir TÜSİAD'a çalışır. Boşuna fabrikalarımızda takım kavgası gibi parti kavgası yapmayalım arkadaşlar. Hepimiz evimize götürecek ekmeğimiz, çocuklarımız, geleceğimiz için çalışıyor, sömürülüyoruz. Yeter siyasilerin bizi ayrıştırdığı, kapalı-açık, Sünni-Alevi, Türk-Kürt, AKP’li-CHP’li diye. Kimi seçsek diğer tarafımız mağdur olacak. Bizler işçiyiz, bizim işçi sınıfı olarak fabrikalarda örgütlenmekten, siyasette örgütlenmekten başka çaremiz yok. Hürriyet de ekmek de işçilerle yani bizimle gelecek!

 

Halkımızın gündemi seçim fakat adayların gündeminde işçiler yok! - Yalova’dan bir tersane işçisi

Merhaba arkadaşlar, Yalova Altınova bölgesinde bulunan Gürdesan Tersanesi’nde çalışıyorum. Ülkenin gündemi seçimler ve hangi partiye oy verelim. Bizim tersanede de çalışan işçilerin gündemi haliyle hangi partiye, hangi adaya oy verelim oluyor. Oy verelim ama oy vermekle yetiyor mu? Gürdesan Tersanesi gemilerin tamir, bakım işlerini yapıyor. Ne kadar çabuk gemi tamir edilirse yerine yenisi geliyor, patron kar ediyor. 14 Mayıs’ta oylarımızı verdik sonraki gün iş yerine gittik. Gidiş o gidiş ama dört gün tersaneden çıkamadık. Acil iş var denilerek ek mesaiye kaldık. Mesai dediğime bakmayın çalışma kampı gibi. Pazartesi sabahı mesaiye başlıyorsun akşama kadar. Akşam tersane içinde bulunan soyunma odasında iki saat kestirmeyle devam ediyorsun işe. Sabah ise yeni mesai başlıyor, aynı şekilde dört gün çalıştık. Dört gün üst üste çalıştığında insan bedeni artık ayakta duramıyor. Gemiye çıkarken baygınlık geçirecek duruma gelmiştik. İş yerinde bir kaza olunca işçinin dalgınlığı derler ya işte bizim iş yerinde de son gün böyle iki kaza yaşandı. Ustamız cıvatayı sıkarken çekici tutacak kuvveti kalmamıştı, elinden düşen çekiç onun altında çalışan başka bir ustanın kafasını kırdı. İş kazasında usta suçlu bulunacak ama asıl suçlu bu çalışma şartları değil midir? Biz bu koşullarda çalışırken kime oy verelim, kimi seçelim tartışmasını yürütürken Cumhurbaşkanı adaylarının ağzından çalışma koşullarının düzeltilmesi için tek kelime çıkmıyor. Ama biz biliyoruz ki bu koşulları sağlayan patronlara ne vaatler veriliyor. Onun için patronları kollayanlardan medet ummayalım, bizim gücümüz mücadelemizden geliyor. Eğer biz mücadele edersek, siyasete yumruğumuzu vurursak gündem işçi hakları olur.

 

Bu yazılar Gerçek gazetesinin Haziran 2023 tarihli 165. sayısında yayınlanmıştır.