Ataması yapılmayan öğretmen gerçeği
Güvencesiz çalışma, kadro açığı ve niteliksiz eğitim
Aydın’da, ataması yapılmayan sosyal bilgiler öğretmeni Merve Çavdar, işsizliğin kendisini bunalıma sürüklemesi sebebiyle 16 Nisan günü, 25 yaşında hayatına son verdi. Çavdar ile birlikte son iki yılda ataması yapılmadığı için intihar eden öğretmen sayısı 42’ye ulaştı. Peki bu süre içinde Milli Eğitim Bakanları ne yaptı? Atanamayan öğretmenleri cami önünde yem bekleyen güvercinlere benzetti, her öğretmen atanacak diye bir şey yok dedi ve nihayet ilgi çekmek için intihar ettiklerini söylediler. Utanmazlığın bu derece cisimleşmesine aşinayız elbette. Ancak bu söylemlerin dayandırıldığı “öğretmen fazlası var, ihtiyaç yok” savlarını çürütelim öncelikle.
Ülke genelinde 65 bin ücretli öğretmen çalıştırılıyor
Sendikaların il milli eğitim müdürlüklerinden topladıkları verilere göre, ülke genelinde devlet okullarında 65 bine yakın ücretli öğretmen çalışıyor. Bu, 65 bin boş öğretmen kadrosunun, mevsimlik işçi gibi çalıştırılan, tatillerde sigortası ve ücreti yatmayan, okul müdürü tarafından her an işine bir kelimeyle son verilebilen ve en önemlisi aynı işi yapmasına rağmen kadrolu öğretmenlerin aldıklarının üçte biri kadar ücret alan öğretmenlerle geçiştirilmesi demek. Devletin boş kadroları özellikle doldurmayıp ucuza getirmesi demek, aynı insanlara kadro vermek yerine onları kölece çalıştırması demek.
Peki aynı bakanların buna cevabı ne? “Öğretmenler şehir merkezlerine gidiyor, taşra boş kalıyor.” Ancak ne tesadüf ki, en fazla ücretli öğretmenin çalıştığı il İstanbul. İstanbul’u ise Diyarbakır, İzmir, Antalya, Gaziantep, Van ve Konya gibi büyükşehirler izliyor.
Öğretmen açığı kapanmıyor
Okullardaki mevcut öğretmen açığı ücretlilerle de doldurulamıyor. Geçtiğimiz senenin norm kadro belirlemelerine göre ülke genelinde 100 bin kadro açığı var. Bu kadro belirlemeleri ise elbette öğretmenlerin kalabalık sınıflara yüksek ders saatlerinde girdiği, sene sonunda dahi öğrencilerin isimlerini öğrenemediği koşullara göre belirleniyor.
Atama müjdeleri
Bakanlık ise bulduğu her fırsatta atama müjdesi veriyor. “20 bin öğretmen atıyoruz!” “Ücretlileri kadroya geçiriyoruz!”... Bu müjdeleri o kadar sıklıkla veriyorlar ki, insan haklı olarak ortalama 3 ayda bir 20 bin öğretmeni kadroya aldıklarını zannedebilir. Bu da utanmazlığın başka bir boyutu.
Birincisi sürekli müjde verseler de 2016’da 15 bin, 2017’de ise 20 bin öğretmen atandı. 2018’de ise bu sayı yine 20 bin olacak. Görüldüğü gibi bakanlığın açığı kapatmaya pek niyeti yok. Ayrıca bu atamalar sözleşmeli olarak yapıldı. Bundan sonra da öyle olacak. 657’yi kaldıramayan hükümet, yeni atamaları sözleşmeli yaparak kamudaki iş güvencesini adım adım tasfiye ediyor.
Samuel Beckett!ın “Godot’yu Beklerken” isimli bir tiyatro eseri vardır. Yazar burada sonu gelmeyen ve anlamsızlığı daha başından belli olan bir bekleyişi anlatır. İşte ücretli öğretmenlerin kadroya alınması da Godot’yu beklemeye döndü. Hükümet belli bir süre kamuda görev yapmış ücretli öğretmenlerin mülakat yapılarak kadroya alınacağı müjdesini Kasım ayından beri, yani tam 7 aydır veriyor. Son söylentilere göre Mayıs ayında yapılması beklenen mülakatları yapmaktan vazgeçen bakanlıktan ise ses seda yok.
Yoksulların vergisi zenginlere teşvik
Eğitimdeki öğretmen açığı sorununun en önemli mağdurları ise elbette öğrenciler ve velileri. Halktan topladıkları vergileri seçim paketleriyle sadaka usulü dağıtan hükümet halkın gözünü bu şekilde boyayacağını sanıyor. Ancak memleketin vergi rekortmenleri işçiler, emekçiler, yoksullar bu paraların kendilerine dönmediğinin, en temel hakları olan sağlık ve eğitim hakkının dahi doğru dürüst karşılanmadığının, patronları krizden kurtarmak için teşvik olarak dağıtıldığının farkında. Emekçiler elbet bir gün buna dur diyecek. Krizin faturasını kendi ödemeyecek, krizi yaratanlara ödetecek.