Şafak Öğretmen için artık bir umut var!
Yakalandığı osteosarkomaya (kemik kanserine) Türkiye'de tedavi imkanı kalmayan, ABD'deki deneysel tedavilerle yaşama ihtimaline tutunmak isteyen Şafak Bay mücadelesinde ilk devreyi kazandı.
Özellikle internet aracılığıyla ve sokaklarda Şafak'ın sesine ses katan binlerce insanın çabasıyla hükümet üzerinde oluşturulan baskı işe yaradı ve bakanlık konuyla ilgili bir açıklama yaptı. Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu'nun kurucusu olan Şafak Bay'ın bir hafta içerisinde tedavisi için ABD'ye gönderileceğini söyleyen Sağlık Bakanlığı büyük ihtimalle tedavi masraflarını da karşılayacak.Şafak'ın mücadelesi yalnızca bir hastanın devlet eliyle yurtdışında tedaviye gönderilip gönderilmemesi meselesi değildir. Başından sonuna kapitalist sistemin insan sağlığına nasıl da zararlı olduğunu açıkça gözler önüne seren bir mücadele olmuştur Şafak Bay'ın mücadelesi.
Önce mesleğini yapmasına engel olan KPSS siteminin yarattığı stres ile kansere yakalandı Şafak. Ardından sağlık hizmetlerinden yararlanmanın koşulunun para olması dolayısıyla ayrıcalıklı bir azınlığın sağlık hizmetlerinden faydalanırken milyonların hayatının hiç bir değeri olmaması gerçeğiyle yüzleşti. Sonra, daha önce KPSS sistemine karşı yaptığı gibi mücadeleye girişti. Hayatını ortaya koyarak açlık grevine başladı. 'Yaşamak direnmektir!' sözünü tam anlamıyla gerçeğe dönüştürmek üzere ilk adımı attı, hükümeti dize getirdi.
Bunu da tek başına yapmadı. Başta atanamayan öğretmenler ve eğitim emekçileri olmak üzere binlerce insanın desteğini arkasına aldı. Hayatı boyunca mücadelenin içinde bir devrimci olması, bir çok insanı sınıf mücadelesi saflarına kazanmış olması işini kolaylaştırdı. Tedavi masraflarının bir nebze olsun karşılanabilmesi için adına konserler düzenlendi. Özellikle internette kendisiyle ilgili kampanyalar çok geniş bir kesime ulaştı. Gazetecilerden sanatçılara bir çok kişi mücadelesine destek çıktı. Tüm bu süre boyunca yalnızca parasız sağlık talebinin değil atanamayan öğretmenlerin ve diğer diplomalı işsizlerin de sesinin taşıyıcısı oldu.
Bu arada geçerken belirtmek gerekiyor ki internetin, özelikle de sosyal paylaşım içerikli internet yayınlarının, günümüzde önemi son derece artmıştır. Kimileri bu iletişim şekliyle yabancılaşmanın yeni bir boyuta taşındığını, egemen sınıfın hegemonyasının bu şekilde yeniden tesis edildiğini iddia etse de gerçek bundan biraz daha farklı. Bu eleştirilerde haklılık payı var elbette. Ancak bu şekilde bakıldığında sınıf mücadelesinin kapitalist sistemin her hücresinde devam ettiği görmezden gelinmiş olur.
Üniveristeler baştan aşağı sistemin çıkarları için örgütlenmiş ve kapitalizmin yararına ideolojiden ekonomiye, teknolojiden eğitime bilgi üretimini sağlıyan kurumlardır. Ancak yine de, bilginin üretimi ve kontrolü üstündeki sınıf mücadelesi üniversiteler üzerinden yürür. Benzer şekilde, bir kitlesel iletişim aracı olarak internet elbette hakim sınıflar tarafından tepeden tırnağa denetim altına alınmaya çalışılıyor ancak sağladığı imkanlar ile onu bir mücadele aracına çevirmek mümkün. Tıpkı Şafak'ın yaptığı gibi. Tıpkı mücadelelerini internet aracılığıyla başlatıp büyüten İran'lı muhalifler, 15 yaşında bir gencin katledilmesi üzerine sokağa dökülen ve bunu büyük ölçüde interneti kullanarak gerçekleştiren Yunanistan gençliği, geçtiğimiz yazın ortasında harç zamlarına karşı tüm Türkiye'de sokağa çıkan üniversite öğrencileri gibi.
Şafak herkese mücadelenin hayatın her anında yaşanması gerektiğini hatırlatıyor.
Her yerde direniş, her an mücadele!
Parasız eğitim, parasız sağlık!
Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!