İstanbul'da 1 Mayıs kahvaltısı
İstanbul Okmeydanı DİP büromuzda 1 Mayıs öncesi son kahvaltımızı yaptık. 1 Mayıs öncesi, seçimler sonrası bir döneme gelen ve aynı zamanda 1 Mayıs'a bir hazırlık niteliği taşıyan etkinliğimiz bir yoldaşımızın sunumuyla başladı.
Yoldaşımız, Nisan gazetemizden hazırladığı başlık ve küpürlerle dolu dolu bir sunum yaptı. Seçimlerde, AKP'nin sayısal olarak oyları koruduğu gözükse de AKP'nin bir düşme eğrisi üzerinde olduğunu söyledi. CHP'nin ve diğer düzen güçlerinin AKP'ye bir alternatif olarak başarı olamadıklarını, sosyalistlerin ise devlet krizi karşısında "sandık, seçim ve parlamentoya" odaklandıklarını, parlamentarizm hastalığına kapıldıklarını ifade etti. HDP'nin başarısız, BDP'nin ise Kürdistan'da başarılı bir tablo ortaya koyduğunu sözlerine ekledi.
Seçimlerden sonra sol ve isyan güçleri içinde ciddi bir moral bozukluğu olduğunu, bunun nedeninin seçimlere yüklenen önemden kaynaklandığını vurguladı. Erdoğan'ın balkon konuşmasının yolsuzlukları ve rüşveti aklamadığını, aklamanın yerinin sandık olamayacağını söyledi. Greif başta olmak üzere işçi mücadelelerinin durumu üzerine aktarımlar yaptı.
Sunumdan sonra, toplantıya katılanlar söz aldılar. İlk sözü, Eğitim-Sen 6 nolu şubeden emekçi bir arkadaşımız aldı. Seçimlerde düzen partileri arasında seçim yapmanın, aslında hırsızlar arasında seçim yapmak olduğunu ifade etti. Seçimlerde beklentisi olanların seçim sonuçlarına şaşırmış olabileceğini ancak kendilerinin böyle bir beklentide olmadığı için emekçiler için değişen bir durum olmadığını ifade etti.
Üniversite emekçisi bir arkadaşımız, seçimlerdeki hilelerin üzerinde durdu. Kendisinin sandık görevlisi olduğu sandıkta oyların, ilçe seçim kuruluna götürülürken nasıl bir yol izlendiğini, oy sandıkları görevlilere teslim ederken bile insanların huzursuz ve sürece itiraz edenlerin polisler tarafından nasıl darp edildiğini ifade etti. Bu seçimlerin meşruluğunu yitirdiğini de sözlerine ekledi.
Seçim sonuçlarının aldatıcı etkisine rağmen, devlet katında krizin çözümlenmediğini, devletin krizini derinleştirmek ve işçi sınıfı mücadelesini yükseltmek için 1 Mayıs'ta Taksim'e çağrısı yapıldı.
Tartışmalarda öne çıkan diğer bir konu ise Greif işgaliydi. DİSK'i ve DİSK Tekstil sendikasının süreci baltalamak yönünde girişimleri aktarıldı. Söz alan DİP genel başkanı Sungur Savran, solun Greif'a gösterdiği ilgisizliğin bir küçük burjuva yaklaşımı olduğunu aktardı.
Savran, seçimlerde ne olursa olsun parlamentarizm batağına sapanlarla 1 Mayıs'larda beraber kavga verileceğini hatırlattı. 1 Mayıs'ın öneminin daha arttığını, seçim sonucu umutsuzluğa kapılanlara işçi sınıfının devrimci kavgasının yol göstereceğini söyledi.
Ardından sözü eğitim emekçisi başka bir arkadaşımız aldı. Greif'te polis saldırısı sonucu çatıya çıkan işçilerin kahramanca mücadelesini toplantıya katılan işçi ve emekçilere anlattı. "İşçilerin birliği sermayeyi yenecek" pankartını işçilerin sağanak yağmura karşı kullandığını bir süre sonra pankartın tekrar çatıya asarak, sağanak yağmur altında beklemeyi tercih ettiklerini söyledi. Çünkü o pankartın, direnişin simgesi olduğunu, işçilerin yağmurda aç, susuz beklemeyi tercih ettiklerini söyledi.
Ardından sözü, Çorlu'dan işçi bir arkadaşımız aldı. 27 Nisan'da Çorlu'da DİP'in ilk etkinliğini yapacağanı söyledi ve etkinliğe çağrı yaptı. Çorlu'da işçi sınıfına 1 Mayıs gündemiyle ulaştıklarını ve daha fazla işçi-emekçiye ulaşmak için hazırlıklar yaptıklarını ekledi. Çorlu'dan bir başka emekçi arkadaşımız da daha önce bağımsız bir sosyalist olduğunu, işçi sınıfı mücadelesine önem verdiğini söyledi. DİP'ten kavgaya davet geldi, ben de işçi sınıfının iktidarı için mücadele edenlerle yoldaş olduk, artık yoldaşlarım var diyorum dedi.
Son sözü ise üniversite öğrencisi bir arkadaşımız aldı. Gezi parkından önce hiçbir ideolojiye sahip olmadığını söyledi. Sabahın erken saatlerinden beri söylenenleri ilgiyle dinlediğini, eşitlik ve özgürlük kelimelerinin değerini daha fazla anladığını, bu saatten sonra kavgaya katılacağını söyledi.
1 Mayıs kahvaltımız, son yıllarda yaptığımız en kalabalık kahvaltı oldu. Coşkulu bir atmosferde geçen etkinliğimiz sonrasında da 1 Mayıs çalışmamızı ve işçi sınıfının bağımsız politikasını yükseltmeye devam edeceğiz.