Hugo Boss işçileriyle dayanışma etkinliği
8. ayına giren Savranoğlu ve 3. ayına giren Billur Tuz direnişleriyle birlikte İzmir'in ayları deviren bir diğer mücadelesi olan Hugo Boss direnişiyle dayanışma amacıyla bir etkinlik düzenlendi.
11 Mart Pazar günü saat 13.00'te Gediz semtinde gerçekleştirilen etkinlik İzmir'deki her üç direnişi de konu alan videonun gösterimiyle başladı. Etkinlikte sunucu olarak direnişçi işçilerden biri görev aldı. Etkinliğe DİP ve EMEP katılım gösterirken, Devrimci İşçi Partisi'nin 168 günlük mücadeleyi selamlayan mesajı kürsüden okundu. Kendileri de Çiğli'de direnişte bulunan Billur Tuz işçileri de sınıf kardeşlerini yalnız bırakmadı.
Video gösterimi ardından ilk sözü işçilerin örgütlendikleri için işten atıldıkları Teksif sendikası İzmir temsilcisi Faruk Aksoy aldı. Kendilerine direnişin başından itibaren destek veren kurumlara teşekkürle başlayan Aksoy, kadın işçilerden Sevda Türk'ün 8 Mart emekçi kadınlar günü arifesinde işten çıkarıldığını ve hemen direniş önlüğünü giydiğini, bu direnişle bütün Ege Serbest Bölge işçilerine ilham verdiklerini belirtti. Uluslararası bir şirket olan Hugo Boss'un 10000 işçisinden 6500'ünün sendikalı, yalnız Türkiye'de çalışan 3500 işçinin sendikasız olduğunun altını çizdi. Patronun karalamalarına ve saldırılarına karşı geri adım atmayacaklarını ve hiçbir işçilerini küresel sermayeye ezdirmeyeceklerini vurguladı.
Ardından sözü alan direnişçi işçilerden Mustafa, direniş sürecinin ortaya çıkış ve gelişme koşullarını anlattı. Patronun sendikalaşmayı duyunca bunu engellemek için özel birim kurdurduğunu, kendilerini telefonlarını bile alıp karanlık odada sorguya çektiğini söyledi. İşyerindeki doktorların da patroncu olduğunu, bütün işçilerin depresyon hapları kullandığı ve işin zor şartları nedeniyle varis, parmak düzleşmesi gibi rahatsızlıklarla karşılaştıklarını belirtti. 27 Eylül'de Eylem Çelik'in işten çıkarılması ile sürecin başladığı, onun görüştüğü kişilerin ve onların da çevresindeki işçilerin sendikalaşma şüphesinden işine son verildiğini anlattı. Patronun işçileri, Türk-Kürt, Alevi-Sünni şeklinde birbirine düşürmeye çalıştığını, fakat 168. günlerinde ilk günkü gibi kararlı olduklarını söyledi.
TÜRK-İŞ 3. Bölge Temsilcisi Tuncay Kireçkaya konuşmasında sendikalaşmayı işçinin yasal hakkı olarak tanıyan 51. maddenin tuzak gibi olduğunu, anayasal hakkın tanındığını, fakat kullanıldığı zaman işçinin kendini kapının önünde bulduğuna değindi.
Ardından konuşan DİSK Genel-İş İzmir 2 Nolu şube yöneticisi, onbinlerce üyesi olan sendika yöneticilerinin koltuk sevdasından bu etkinliğe bir kişiyle bile katılmadığını, bu durumun tabanın aktif hale gelmesiyle aşılacağını, burada kendilerine düşen görevin işyerlerinde komiteler yardımıyla mücadeleyi ve dayanışmayı büyütmek olduğunu söyledi.
Ardından konuşan KESK dönem sözcüsü ve BES şube başkanı Ramiz Sağlam'sa Hugo Boss işçilerinin yalnız başlarına kazanamayacağına, kazanım için sendikalarda tabandan geliştirilecek mücadelelerin önemine vurgu yaptı.
Etkinlik konuşmaların sonrasında Grup Yeldeğirmeni'nin söylediği şarkılar ve çekilen halaylarla sona erdi.