Direnişçi işçiler kahvaltıda buluştular
17 Şubat Pazar günü Devrimci İşçi Partisi İstanbul İl Örgütü'nde kahvaltı ve Gerçek Gazetesi'nin Şubat sayısı değerlendirme toplantısı gerçekleştirdik. Her ay gelenekselleştirdiğimiz kahvaltı ve gazete toplantımız işçi toplantısına dönüştü.
Sabahın erken saatlerinde Okmeydanı’ndaki büromuzda buluşuyoruz. İlk gelen öğrenciler. Önce hummalı bir temizlik ardından Gazi'den, Çorlu'dan, Bayrampaşa'dan, Kartal'dan işçi dostlarımız birer birer geliyorlar. Sınıf sofrasını hep beraber kurup son çaylarımızı yudumladıktan sonra Gerçek Gazetesi Şubat sayısının değerlendirme toplantısına geçiyoruz. Bir yoldaşımızın yaptığı gazete sunumundan sonra kısa bir ara veriyoruz. Sonra söz direnişçi işçilerde. İlk sözü Çorlu'daki Daiyang SK'dan gelen direnişçi Nazım arkadaşımız alıyor. Direnişle birlikte sınıfını bildiğini belirten arkadaşımız, grev hakkında kapsamlı bir konuşma yapıyor. Direnişin tüm kronolojisini sıralıyor. Çorlu'daki çalışma koşullarından bahsettikten sonra Başbakan Erdoğan'ın 2010 anayasa referandumu için Çorlu'da yaptığı bir konuşmaya göndermeler yapıyor. Erdoğan'ın sendikal özgürlüklerin referandum sayesinde geleceğini söylediğini ancak yasal bir greve bile izin verilmediğini ekliyor.
Ardından sözü 264 gündür direnen THY işçileri alıyor. THY işçisi Birol arkadaşımız, direnişle beraber solu ve emek örgütlerini tanıdığını ama ondan önce kendini tanıdığını vurguluyor. Birol arkadaşımızdan sonra sözü diğer bir THY direnişçisi olan Deniz arkadaşımız alıyor. İşten atılma sürecine değinen THY direnişçisi, 8 Mart'ın arifesinde kadın işçilerin sorunları kendi deneyimleri üzerinden anlatıyor. THY'de var olan çalışma koşullarının birçok kronik hastalığa neden olduğunu ve şirket eğitim programlarının emekçileri makineleştirdiğini tüm ayrıntısıyla paylaşıyor. Taral makinadan direnişçi dostlarımız da aramızda. DİSK'e bağlı BMİS sendikasına üye olduğu işten atılan Hakan arkadaşımız söz alıyor. Patronun fabrikaya BMİS yerine Türk Metal'i getirmek istediğini belirten Taral direnişçisi, grev esnasında birçok şey öğrendiğini vurguluyor. Son olarak İstanbul Üniversitesi'nden Barkın arkadaşımızda söz. Asistanların iş güvencesi mücadelesini bizlere aktarıyor.
Direnişçi işçilerin yanı sıra diğer sektörlerden işçiler ve yoldaşlarımız da tartışmaya dahil oluyorlar. Daha direnişe ve greve katılmış arkadaşlarımızda birer birer söz alıp deneyimlerini aktarıyorlar. Eski bir direnişçi arkadaşımız, Güney Afrika'daki madencilerin katledilmesine rağmen mücadeleye devam ettiklerini vurguluyor.
Tüm bu konuşmalar dayanışma ve mücadele içinde bilincin ve kararlılığın nasıl yükseldiğini gösterdiği gibi geleceğe dair de hepimize umut yüklüyor.
Toplantıda konuşan DİP Genel Başkanı Sungur Savran yoldaşımızın da dediği gibi: “Devlet her aşamada sermaye adına işçiyi ezen bir makine olarak karşımıza çıkıyor. Sorunların çözümü dönüp dolaşıp siyasi iktidar sorununa bağlanıyor. Bunun için de işçilerin AKP’si, CHP’si, MHP’siyle burjuva partilerinden kopup kendi devrimci işçi sınıfı partisinin inşasına omuz vermeleri gerekiyor.”