Renault'da işten çıkarmalar ve direniş: metal işçisinin baharı geliyor mu?

Renault’da asgari ücret kıdem farkı için yapılan eylemlerin ardından başta temsilciler olmak üzere 20 işçi işten atıldı. Renault işçileri 5 Mayıs’ta olduğu gibi bu saldırıya üretimi durdurarak cevap verdi. Kararlı bir mücadele ve sınıf dayanışması vardı. Ancak fiili grev bir tam gün sürdükten sonra, baskıların artmasıyla üretim tekrar başladı. Şimdi mücadele devam ediyor. Daha çetin kavgalar verilecek. Hiçbir şey bitmedi. Metal işçisi bitti demeden de bitmeyecek. Ne demişler Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır. Ama işçinin baharının gelmesini hiçbir kuvvet engelleyemez!

Geçtiğimiz yıl, Birleşik Metal'in MESS dayatmalarına karşı greviyle başlamıştı. Mayıs ayında ise metal işçisinin sarı Türk Metal sendikasını köklerinden sarsan fiili grevlerini görmüştük. 2016 yılının baharına da Renault işçilerinin mücadelesi ile asgari ücret zammının ücretlerine yansıtılmasını isteyen Bursalı işçilerin 6 Mart'ta Kent Meydanı buluşması ile giriyoruz.

Renault işçileri geçtiğimiz yıl fiili grevlerin fitilini ateşlemişti. Kırılmadan yekvücut kalmayı başararak eylemlerini sonuca erdirmiş, kazanımlar elde etmişti. En önemlisi de Renault işçileri, Türk Metal'i sarsmakla kalmayıp DİSK'e bağlı Birleşik Metal Sendikası’nda örgütlenerek bu kararlı mücadeleyi taçlandırmıştı. Başta metal işçileri olmak üzere tüm işçilerin gözü hep Renault'da oldu. Asgari ücret zammının ardından fabrikalarda kıdem farkı talepleriyle homurdanmalar artınca yine gözler Renault'ya çevrildi. Diğer fabrikalar homurdanırken Renault yürümeye başlamıştı. Vardiyalar, yürüyüşler yaparak gövde gösterisi yapıyor, mesaiye kalmıyordu.

Renault işçilerinin mücadeleyi yükseltmesi pek tabii MESS'i ciddi şekilde tedirgin etti. Renault yönetimi sosyal diyalog komitesi adı altında fabrikada işyeri temsilcisi seçimlerinin yapılmasını önce kabul etti. Sonra MESS'in de telkinleriyle sözünden caydı. Bu zaman zarfında müfettişler, devletin müfettişi gibi değil de Türk Metal'in militanları gibi fabrikada terör estirip işçilere baskı yapıyordu. İşçilerin de eylemleri devam etti. Sonra düğmeye basıldı ve başta temsilciler olmak üzere 20'nin üzerinde işçi işten atıldı.

Renault işçileri bu yeni saldırıyı daha örgütlü şekilde karşıladı. Birleşik Metal çatısı altında örgütlenmiş, sözcülerini belirlemişti, işten çıkarma olursa verilecek cevap belliydi: üretim durdurulacaktı. Renault işçileri, Birleşik Metal'de kurdukları şubelerine adını veren 5 Mayıs'ta bunu yapmış ve arkadaşlarını geri almıştı. İlk tepki sendika şubesi önünden fabrikaya yürüyüş yapılarak verildi. İşten çıkarmaları takip eden gün B vardiyası üretimi durdurdu. İçeride bantlar, dışarıda ise Bursa'yı Mudanya'ya bağlayan karayolu durdu. Ardından dışarıdaki işçilere polis saldırısı geldi. Gaza boğulan işçilerden ve sendikacılardan gözaltına alınanlar oldu. Baskılara rağmen takip eden C ve A vardiyaları da birbiri ardına iş bıraktılar. Birleşik Metal'e bağlı sayısız fabrikada Renault için eylemler yapıldı. Tofaş işçileri ilk günden destek için Renault işçisinin yanındaydı. Kararlı bir mücadele ve sınıf dayanışması vardı. Ancak fiili grev bir tam gün sürdükten sonra, baskıların artmasıyla üretim tekrar başladı.

"Metal işçisinin baharı mı geliyor" derken, Renault işçisi taleplerini kabul ettiremeden eylemine son verdi. Moraller biraz bozuldu. Ama moralleri bozmak yerine hatalardan ders çıkarmak ve geleceğe kararlılıkla yürümek lazım. Unutmayalım geçtiğimiz yıl, Birleşik Metal'in güçlü grevi de korsan bakanlar kurulu kararıyla yasaklanmış ve bir miktar buruklukla sonlanmıştı. Ama orada mücadele kaybedilmedi. Sadece 3 ay içinde metal grevinin ateşi tüm fabrikaları sarmıştı.

Şimdi de moralleri bozmak yerine hatalardan ders çıkarmak lazım. Bozgun havasına asla izin verilmemeli. Kaybedilen sadece bir muharebedir. Geleceğin zaferlerine hazırlanmak gerekli. İş bırakma kararının nasıl uygulanacağına, hangi vardiyanın ne yapacağına dair alınan kararların değiştirilmesi, B ve C vardiyası birleştiğinde değil de B vardiyası fabrikaya gelir gelmez üretimin durması bir zaaf yaratmış olabilir. UET sözcüleriyle, temsilcilerle, sendikacılarla oturup bu tip ayrıntıları konuşmak gerek. Ancak bu tartışmalardan ne sonuca varılırsa varılsın ortada yanıtlanması gereken önemli bir soru duruyor: neden geçtiğimiz yıl 5 Mayıs'taki başarı bu sefer elde edilemedi? O zaman işçiler Türk Metal'den istifa ediyordu ama yeni sendikaları yoktu. Sendikal anlamda daha örgütsüzlerdi. Yine sözcü ve temsilciler aracılığıyla bir örgütlenme vardı. Ama Renault işçisi bugünkü kadar güçlü değildi. O hâlde neden eylem başarılı olmadı; işten atılan işçiler geri alınmadığı gibi, yeni atılmalar gerçekleşti? Bu soruların net cevapları var aslında. Birincisi MESS ve Renault yönetimi işçilere saldırırken AKP iktidarının da aktif desteğini aldı bu sefer. Geçtiğimiz yıl seçim döneminde işçiyle karşı karşıya gelmemeye çalışan iktidar bu sefer önce müfettişlerini sonra polislerini insafsızca işçinin üzerine saldırttı. Dolayısıyla Renault işçisi 5 Mayıs'tan çok daha büyük bir saldırıyla karşılaştı.

Ayrıca geçen yılın 5 Mayıs'ından bu yana, diyebiliriz ki 6 Mayıs sabahından başlayarak Renault yönetimi ve MESS bu saldırının hazırlıklarını yapmaya başlamıştı. Şüphesiz ki Birleşik Metal de aynı hazırlığı yapmış olmalıydı. Renault'nun fabrika içi eylemleri çok önemliydi elbette. Ama kıdem farkı için diğer fabrikalarda yükselen hareketlenmelerle daha sıkı bir bağ kurulabilirdi. Birleşik Metal bu hareketlenmelere kuşkuyla yaklaşmak yerine öncülüğünü almaya yönelebilirdi. Hiç şüphesiz ki istese bu öncülüğü yapabilecek konumdaydı. Bunu defalarca teklif ettik. Diğer yandan MESS nasıl Renault'nun arkasında durduysa DİSK de konfederasyon olarak bu mücadeleye her türlü maddi manevi desteği sunmalıydı. İstanbul'da şirket binası önünde bir basın açıklaması yapmak yeterli olmadı, olamazdı da.

Şimdi mücadele devam ediyor. Daha çetin kavgalar verilecek. Birleşik Metal bu kavgalarda en önemli sınıf mevzisi olmaya devam edecek. İşçiler sendikaya üye olmaya, sahip çıkmaya ve denetlemeye devam etmeli. Hiçbir şey bitmedi. Metal işçisi bitti demeden de bitmeyecek. Ne demişler Mart kapıdan baktırır kazma kürek yaktırır. Ama işçinin baharının gelmesini hiçbir kuvvet engelleyemez!


Bu yazı Gerçek Gazetesi'nin Mart 2016 tarihli 77. sayısında yayınlanmıştır.