MKE halkındır satılamaz!
AKP hükümetinin kamu kaynaklarını tarumar eden, işçiyi emekçiyi düşman gören politikasının yeni hedefi Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKE). Devletin en değerli kurumlarından birini şirketleştirecek, çalışanlarını sözleşmeli çalışmaya, ya da başka şehir ve kurumlarda çalışmaya mecbur bırakan kanun teklifi TBMM Milli Savunma Komisyonunda kabul edildi.
Yıllar değişiyor, hükümetler değişiyor, yalanlar hep aynı!
Yıllardır tüm özelleştirmelerde tekrar edilen aynı nakarat da devrede. MKE hantal, personel yetersiz, şirket yönetimi özelde olsa dünyayla rekabet eder vs. Yalanlar ve çarpıtmalar bununla sınırlı değil elbette. Tıpkı Tank Palet fabrikasında olduğu gibi bunun özelleştirme olmadığı ve asla özelleştirme yapılmayacağı üzerine söylevler veriliyor, bu duruma sözde yasal bağlayıcılık sağlayacak kanun maddeleri ekleniyor.
Hantal denen MKE’nin 2020 yılı net kârı 700 milyon TL’nin üzerinde, Araştırma-Geliştirmeye (AR-Ge) ayırdığı tutar 78 milyon TL. Üstelik bu tek yıla özgü de değil 2018’den itibaren her yıl kârlılığını arttırmış olmasından bahseden yok.
Personelin yetersizliğine örnek olarak sadece 2 personelin yabancı dil bilmesi veriliyor ve bunun da yurt dışı pazarlama konusunda kurumun başarılı olmasının önünde engel olduğu belirtiliyor. Personel alımına ihtiyaç durumunda dil yeterliliği şartı koyabileceklerini, üstelik bu şartın neredeyse tüm devlet kurumlarında ihtiyaca göre uygulandığını da unutmuş görünüyorlar.
İstanbul sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerden bile bir gece yarısı imzasıyla çıkanlar teklife bir madde eklenince şirkete dönüştürülmüş MKE’nin özelleştirilmeyeceğine inanmamızı bekliyor.
Yalanın büyüğü mevcut çalışanların özlük haklarında bir kayıp olmayacağı. Bütün personel sözleşmeli çalışmak zorunda kalacak, sözleşmeli çalışmak istemeyenler başka şehirlerde çalışmayla yüz yüze kalacak, ikisini de kabul etmeyenler ihbar tazminatı ödenmiş kabul edilerek kapı önüne konulacak ama çalışanların bir kaybı olmayacak deniyor. Çalışanların iş güvencesi, yaşadığı şehirde çalışma hakkı, ihbar tazminatı gittikten sonra kaybedecek bir şeyi mi kalıyor?
Amaç ne?
Sabah akşam yerli ve milli olmaktan bahseden iktidar neden stratejik öneme sahip ve kâr etmekte olan bir kurumu şirketleştirmek amacıyla yabancı çalıştırmak için özel madde içeren bir kanun teklifi veriyor? Bu kanun teklifiyle ulaşılmak istenen en önemli amaçlar; bir hamlede tüm çalışanların iş güvencesini ortadan kaldırmak, emekçileri sözleşmeli çalıştırarak ücretlerin ve sosyal haklarının baskı altına almak, Sayıştay denetimi olmaksızın her türlü alım satım ve ihale işlerinin gönüllerinden geçtiği gibi yapabilmek ve elbette MKE’yi tam olarak özelleştirmeye hazırlamaktır.
MKE’yi savunmak neden önemli?
Özelleştirme, şirketleştirme veya yönetimini devretme, hangi ad altında olursa olsun devlet kurumlarının kamusal içeriğinin piyasacı bir yönelime girdiği her yerde emekçilerin hakları tırpanlanır ve gözle görülür şekilde geriler. Aynı işi yapan özel ve kamu kurumları arasında her zaman çalışma şartları ve iş güvenliği kamuda açık şekilde daha iyidir. Bu sebeple ne denirse densin bu kurumlara ve kurumlarının kamu kurumu olarak faaliyet göstermesine hayati önem verip sahip çıkmalı, MKE başta olmak üzere tek bir kamu kuruluşunun daha elden çıkarılmasına müsaade etmemek gerekir.
Son dönemin gündemini belirleyen Sedat Peker videoları bir defa daha gösterdi ki nerede özelleştirilen bir kamu varlığı varsa orada rüşvet, mafya, yolsuzluk ve hukuksuzluk adeta fışkırmakta ve toplumun tamamını tehdit eder hale gelmektedir. Bu yüzden değil MKE’nin özelleştirilmesinin gündeme alınması mevcut özelleştirmelerin bedelsiz, işçi denetiminde kamulaştırma yöntemiyle geri alınması her anlamda stratejik ve hayati bir önemdedir.
Özelleştirmelere son!
Kamu kurumlarının piyasalaştırılmasına son!